| Bilgileri olup olmadığına ve gelmek isteyip istemediklerine göre değişir. | Open Subtitles | هذا يعتمد على كونهم علموا بخصوص الحفل وإذا ورغبتهم بالقدوم |
| Senin adamlarından ne kadar iyi eğitim aldığıma göre değişir bu. | Open Subtitles | ذلك يعتمد على قَدر ما تلقّيته من تدريب مِن زملائك السابقين |
| Sanıyorum bu tümüyle yağmurda ne kadar iyi olduğuna bağlı. | Open Subtitles | أفترض أن كل هذا يعتمد على مدى براعتك تحت المطر. |
| Yani, kanınızda ve vücut sıvılarınızda ne kadar virüs olduğuna bağlıdır. | TED | لانه يعتمد على مقدار وجود الفيرس في دمك وفي دم شريكك |
| - Bu sorun olabilir. - Duruma göre değişir. | Open Subtitles | سوف توجد مشكلة ليست بالضرورة , كل هذا يعتمد على |
| Soruna cevaben, evet işim bitince seni öldürebilirim. Hayatın birkaç şeye bağlı. | Open Subtitles | ونعم، للإجابة على سؤالك، عندما ينتهي هذا، قد أقتلك، ذلك يعتمد على بضعة أشياء. |
| Cevap, "Evet ama hangi ülkede olduğunuza göre değişir" olacak. | TED | نعم ولكنه يعتمد على البلد التي أنت فيها |
| Aslında bu tür yargılarda bulunmak, dayanmak zorunda olduğun değerlerin türüne göre değişir. | TED | حسنا، هذا بالأساس يعتمد على نوع القيم التي تقوم بتطبيقها لاتخاذ هذا النوع من الأحكام؟ |
| Bu soruya cevap şu: Genetik değişiklik tanımınıza göre değişir. | TED | و الجواب على هذا السؤال هو: يعتمد على مفهومكم للتحسين الجيني. |
| Bu filmde nasıl kullanıldığına göre değişir. | TED | ذلك يعتمد على طريقة استخدامه في كلّ فيلم على حدى. |
| Aslında hastalığın ne kadar yaygın veya ender olduğuna bağlı. | TED | في الواقع إنه يعتمد على كم هو شائع أو نادر هذا المرض. |
| Bu, nehrin ne kadar kıvrımlı olduğuna bağlı. | Open Subtitles | انه يعتمد على كم مرة سنلتف حول هذا النهر العجوز |
| Ve filtle boloncuğunuzdaki ne olduğu sizin kim olduğunuza, ve sizin ne yaptığına bağlıdır. | TED | والموجود في فقاعتك المرشحة يعتمد على من تكون، يعتمد على ما تقوم به. |
| Çevreye bağlı olduğumuzu anladığımızda ise göreceğiz ki türümüzün hayatta kalması gezegenin hayatta kalmasına bağlıdır. | TED | وبمجرد فهمنا إننا نرتبط بالبيئة، نرى بأن بقاء جنسنا يعتمد على بقاء كوكب الأرض. |
| Yani, Duruma göre. Sen golf oynuyor musun? | Open Subtitles | .حسناً، هذا يعتمد على إجابتك أأنت لاعب غولف؟ |
| İnsanın geleceği küçük bir şeye bağlı olamaz. | Open Subtitles | إن مستقبل شخص ما لا يعتمد على شيء ما |
| Bunu aşırı zeki ve gerçeklere dayalı birinin söylemesi utanç verici. | Open Subtitles | وذلك محرج كونه صادر من شخص .ذكي جدّاً يعتمد على الحقائق |
| Ancak bu çalışmalar aynı zamanda göstermiştir ki, iletişim ortak bir zemine dayanır. | TED | ولكن تكشف هذه الدراسات أيضاً على أن التواصل يعتمد على أسس ومفاهيم مشتركة. |
| Bu insanların hepsinin geleceği bu birlikteliğe bağlıydı. Bu durumda... | Open Subtitles | كُلّ أسهم مستقبل هؤلاء الناسِ كَان يعتمد على هذا التحالفِ. |
| Ne kadar kıllı olduğuna bağIı. Genelde 2-4 seans. | Open Subtitles | هذا بالطبع يعتمد على إلى درجة أنت مشعر فالمسألة دوماً تستغرق من جلستين إلى أربعة جلسات |
| Bu Gracie'ye bağlı. | Open Subtitles | إنه يعتمد على جريسي |
| Moleküller ısındığında ışık salınımı yapıyor ve ışığın rengi de moleküllerin ısısına göre değişiyor. | TED | تشع الجزيئات ضوءاً عندما تسخن، ولون الضوء يعتمد على درجة حرارة الجزيئات |
| Sadece ne kadar ileri gitmek isteyeceğimizle alakalı. | Open Subtitles | كل ذلك يعتمد على أي مدى نحن مستعدين في المضي |
| Sorumluluk bunun nefret suçu olup olmamasına bağlı olarak değişir. | Open Subtitles | إلزام الجامعة يعتمد على ما إذا كانت الجريمة جريمة كراهية |
| Zamanlamaya, uzaklıklara, konumlara dayanıyor ve zorlaştıran da bunlar zaten. | TED | و هو حقا على يعتمد على الوقت الدقيق و المسافات و المواقع و هذا ما يجعله صعب. |
| Başlangıçta harcadığımız paraya bağlı. | Open Subtitles | يعتمد على إعدادنا للعملية. مهما كلّف الأمر. |