| Amin! Hassas erkek istediklerini söylüyorlar ama Alison'un ne kadar çabuk gittiğini... | Open Subtitles | يقلن أنهن يردن حساسية الشعور ولكن رأيت كيف قفزت سريعا |
| Sabahları onlara yönelik TV yayını yaptığımdan beri hayatlarının değiştiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | يقلن انه منذ ان وفرت لهم التلفزيون في الصباح أيضا تغيرت حياتهم |
| Hemşireler çok güzel olduğunu ve bana benzediğini söylüyorlar. | Open Subtitles | الممرضات يقلن أنكِ غايه في الجمال و يقولون أنكِ تشبهينني |
| O senin umurunda değil. Tek umursadığın Hartford. Ona "Harvard" derler. | Open Subtitles | الصديقات لا يقلن أنهم سيقمن بشيء و ثم يخذلن الجميع |
| Dış görünüşe önem vermeyiz derler zeki ve eğlenceli bir erkek istediklerini söylerler ama sonunda güzel görünüşlü, aptal heriflerle yatıp arkandan gülerler. | Open Subtitles | يقلن ان الشكل لايهم يردن فقط رجل ذكي ومضحك لكن دائما ينتي بهن الامر يضحكن |
| Her gün daha fazla kadın sesini yükseltip "Artık yeter." diyorlar. | TED | المزيد والمزيد من النساء يتقدمن للأمام و يقلن "لقد طفح الكيل." |
| 9. bölgedeki yaşlı hanımlar, kız kardeşim Sophie'nin ruhunun bir parçasının her tabağa aktığını söylüyorlar. | Open Subtitles | المسنّات بالحيّ التاسع يقلن أنّ أختي تنزف جزءًا من روحها في كلّ طبق. |
| Şöyle şeyler söylüyorlar, "Eğer o tatmin olursa, ben de olurum." | TED | فتراهن يقلن أشياء مثل، "إذا كان هو راضيًا جنسيًا، فأنا بالتالي راضية جنسيًا." |
| Sert bir rüzgar geldiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | يظهر عليهن الاستياء- انهن يقلن بان الرياح قادمة - |
| Onlar gibi göründüğümü söylüyorlar. | Open Subtitles | إنهن يقلن بأنها تبدو مثل شعرالفتيات |
| Şeytanın onları ayartmaya çalıştığını söylüyorlar. | Open Subtitles | يقلن أن الشيطان أغراهنّ |
| Şeytanın içlerinde nerede yer aldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | يقلن أين يكمن الشيطان فيهن |
| Sence doğruyu mu söylüyorlar? | Open Subtitles | تعتقد أنهن يقلن الحقيقه؟ |
| Öyle derler bazen ama kadınlar işte. | Open Subtitles | أوقات يقلن أنهن يردن ذلك, لكنك تعرف النساء, يفضلن أن يكذبن |
| Endişelenmene gerek yok. Her zaman öyle derler. | Open Subtitles | لا يقلقنك ذلك، دائماً يقلن ذلك |
| diyorlar. Eğitimli kadınlar, birinci sorunlarının, sanki onları boğmaya hazır bir ayak, boğazlarına basmışçasına konuşma imkânlarının olmadığını söylediler. | TED | النساءُ المتعلمات يقلن أن المشكلة الأولى هي عدم قدرتهن على الكلام، وكأنه هناك قدم في حلوقهن مستعدّة لضربهن. |
| - Bebeği gevşetmek için onu battaniyede sallamamız lazım diyorlar. | Open Subtitles | يقلن إنهن يحتجن لرميها على بطانية لتسهيل إنجاب الطفل |
| Aptal pop gruplarından ve elbiselerden bahsediyorlar ve ben mutlu olduğum halde "Neden bu kadar huysuzsun?" diyorlar. | Open Subtitles | يتحدثن فن فرق البوب السخيفه و الملابس و يقلن أشياء مثل "لماذا أنتِ غاضبه ؟" عندما أكون سعيده |
| Çoğu kadın, bunun hayatlarındaki en muhteşem deneyim olduğunu söylerler. | Open Subtitles | .. أتعلمين ، معظم النساء يقلن أن هذه أعظم تجربة في حياتهنّ معظم النساء كاذبات |
| Kadınlar aslında ciddi olmadıkları bir sürü şey söylerler. | Open Subtitles | النساء يقلن أشياء كثيرة لا يعنونها |
| Kadınlar hep böyle söylerler ama hiç de öyleymiş gibi davranmazlar. Erkek kardeşim gibisin. | Open Subtitles | النساء يقلن ذلك، لكنهم لا يتصرفون هكذا. |