Fizyoloji yalan söylemez. Onun dışında her şey yalan söyler. | Open Subtitles | علم وظائف الأعضاء لا يكذب، بل كل شيء آخر يكذب. |
Burada kalmam için bana yalan söyledi ama ona inandım. | Open Subtitles | هذا هو الشخص الذي يكذب فقط ليبقى عملياً، لكنني، أصدقه |
Bak, Elliott bu konuda neden yalan söylesin bilmiyorum ama ailesinin çiftliği yok. | Open Subtitles | اسمعي،لا أعلم لما قد يكذب إليوت بشأن هذا لكن عائلته لا تمتلك مزرعة. |
Tek gördüğüm kızını kurtarmak için yalan söyleyen umutsuz, acınası bir adam. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أراه.. هو رجل يائس ومثير للشفقة، يكذب لينقذ ابنته |
Ya yanılıyorsa? Ya ondan bilgi gizleniyorsa veya bilmediğimiz bir sebepten yalan söylüyorsa? | Open Subtitles | ماذا إن كان مخطئا أو أُبعد أو حتى يكذب لأسباب لا نعلم بها؟ |
O bir yalancı. Bize yalan söylüyor, dostum. O bize yalan söylüyor. | Open Subtitles | إنه كاذب ، إنه يكذب علينا ، يا رجل إنه يكذب علينا |
Herkes yalan söyler Abby. Kimse kendisi hakkındaki gerçekleri söylemez. | Open Subtitles | الجميع يكذب يا آبي لا احد يقول الحقيقه عن نفسه |
Fizyoloji yalan söylemez. Onun disinda her sey yalan söyler. | Open Subtitles | علم وظائف الأعضاء لا يكذب، بل كل شيء آخر يكذب. |
Ama öte yandan, bildiğimiz üzere, vücut dili yalan söylemez. | Open Subtitles | ولكن من ناحية ثانية الجسد لا يكذب كما نحن نعرف |
İnsanlar abartıp unutabilir. Ama kan, dedem gibidir. Asla yalan söylemez. | Open Subtitles | يبالغ الناس، أو ينسون لكن الدم مثل جدي، لا يكذب أبداً |
Son 22 yıldır bana yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد كان يكذب علىّ طيلة اثنين وعشرين عاماً |
Astsubay Thompson liseden 19'unda mezun olmak konusunda yalan söyledi. Durdu ve soluna baktı. | Open Subtitles | ثومبسون كان يكذب في تخرجه من العليا في عمر 19 |
Yolculuğu saklamadığı halde neden esrar konusunda yalan söylesin ki? | Open Subtitles | لماذا يصارحنا بأمر الرحلة لكن يكذب بشأن التدخين؟ |
Bir insan tarihin en büyük hazine filosunun parçası olmak varken neden yalan söylesin? | Open Subtitles | الآن، لماذا يكذب بشأن أن يكون جزء من أسطول الكنز الأعظم في التأريخ؟ |
Şimdi yalan söyleyen biri ile nasıl konuşmak ve bir yalanı nasıl gözlemlemek hakkında biraz konuştuk. | TED | لقد تحدثنا قليلا عن كيف تتحدث إلى شخص يكذب وكيف تكتشف الكذبة. |
Eğer yalan söylüyorsa, Stewart Paşa'ya verdiğim yüzüğü nasıl bilebilir? | Open Subtitles | اذا كان يكذب ، اذن كيف عرف عن الخاتم الذى أعطيته لستيوارت ؟ |
yalancı kim şimdi? İstiyorsun. O kadını istediğinden de fazla istiyorsun. | Open Subtitles | من الذي يكذب الآن تريد ذلك أكثر مما تريدها |
Bak, bir şey yapmadan oturuyor, ve hala yalan söylüyor. | Open Subtitles | انظر إليه يجلس دون أن يفعل شيئاً و لازال يكذب |
Bana da numara, para, her şey hakkında yalan söylüyormuş. | Open Subtitles | كان يكذب عليّ ايضاً عن عمليات الأحتيال والأموال وكل شيء |
Ama şunu kabul etmem lazım: Bana hiç yalan söylemedi. | Open Subtitles | لكني أشهد له بأمر واحد، أنه لم يكذب عليّ أبداّ |
Toz almayla kafayı bozmanın parlak bir gelecek sağlamayacağını kim söylediyse yalan söylemiş. | Open Subtitles | مهما يكن من يقول ان التفاني لن يقود الى مستقبل باهر فهو يكذب |
Deli olabilir, ama yalan söylemiyor. Onu öldürdü gerçekten de. | Open Subtitles | ربما أنه مجنون, و لكنه لا يكذب, لقد قتلها فعلاً |
- Benimle dalga geçilmesini sevmem. - Yalan söylüyor. Yerini biliyor. | Open Subtitles | انا لا احب ان يمزح احد معى انه يكذب, انه يعرف مكانها |
Bir insan yalan söylediği zaman dünyanın bir bölümünü öldürüyor demektir. | Open Subtitles | عندما يكذب شخص, فإنه يعذب جزءا من العالم |
200 hisse alacak parası olmadığını söyleyen biri yalan söylüyordur. | Open Subtitles | شخص يقول لك عنده مشاكل فى شراء 200 سهم, فهو يكذب |