"يمد" - Translation from Arabic to Turkish

• uzatıp
• uzatıyor
• sağlıyor
• Yaklaşmasına
• uzanıp
• uzatan

Ronald Reagan'ın Sovyetler'e elini uzatıp yardım etmelerine izin vermesi çok cesur bir hareket.
انه تصرف شجاع من قبل الرئيس ان يمد اليد للسوفيات ويسمح لهم بالمساعدة

Gondor'un genç komutanı sadece elini uzatıp Yüzük'ü kendine alacak ve dünya yok olacak.
فقط على قائد "جوندور" الشاب أن يمد يده لكييأخذالخاتملنفسه، وبعدها يسقط العالم

Sonra bir ağaçta biri diğerine elini uzatıyor.
وانتهى بهما الأمر في شجرة، وأحدهم يمد يده للآخر.

Bu Terry. Ve görüyorsunuz ki sağ kolunu kafasının altından iyice öne doğru uzatıyor.
كما ترون، إنه يمد يده اليمنى تحت رأسه وبعيداً أمامه.

Pika'nın bitmeyen bu kazı çalışmaları toprağı havalandırarak bitkilerin büyümesini sağlıyor.
اثناء حفره يمد التربه بالتهويه الذي يساعد النباتات للنمو.

Yaklaşmasına izin verdim.
تركته يمد يديه

Şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, ...yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."
والآن لعله يمد يده ويأخذ من شجرة الحياة أيضا ويأكل ويحيا إلى الأبد

Ancak yardım elini uzatan bir dost sayesinde bazı beyaz cüceler son bir gösteri yapabilir.
لكن بعض الأقزام البيضاء قد يكون لديها أمل فى مغامرة أخيرة بفضل صديق يمد يد العون

Kral, size merhamet elini uzatıyor.
الملك يمد يده بالرحمة

Bakın, hanımefendi, Oscar kolunu uzatıyor.
انظري سيدتي (أوسكار) يمد ذراعه

Patronun sana elini uzatıyor. Schmidt, dur.
- رئيسك يمد يده

Daha sulu bir yemek sağlıyor ve yemeğe teatrallik katıyor.
إنه يمد الطبق بعصارة أكثر ويضيف لمسة مسرحية للعشاء

Sadece hücreye değil Eli'a da güç sağlıyor.
إنه الإثنان، هو يمد الخلية و (إيلاي) بالطاقة

Kimse uzanıp seni ısırmayacak.
لن يمد الجميع أيديهم إليك ويعضونك

Sana bin dolar uzatan adamı kışkışlıyor musun?
رجل يمد لك 1000 دولار وتصده بقلة أدب؟