Ve bu süreç şüpheyle birlikte gidiyor, onunla hiç bitmeyen bir sohbet ve bazen ona karşı bilinçli bir meydan okuma içeriyor. | TED | وهو يمضي يدا بيد مع الشك، في حوار لا ينتهي معه، وأحيانا في تحد واع له. |
Evet, ama iblis istediğini elde etti. Yoluna devam edecek. | Open Subtitles | أجل ، ولكن الشيطان الآن لديه ما يريد سوف يمضي |
Sekoya zamanı, bildiğimiz insan zamanından çok daha heybetli bir hızda işliyor. | TED | يمضي عصر السكويا بخطوات أكثر تأنيا من عصر البشر. |
Eğer gerçekten istemese seninle günün geri kalanını geçirmek istemezdi, değil mi? | Open Subtitles | لما طلب أن يمضي اليوم معك لو لم يرغب في ذلك، صحيح؟ |
Bence onu unutmalısın. Bırak gitsin. | Open Subtitles | اعتقد انك يجب ان تنسيه يجب ان تدعي الامر يمضي |
Zaman ne kadar da hızlı akıyor. | Open Subtitles | يا الهي، ان العمر يمضي بسرعة، اليس كذلك؟ |
Şimdi bize onu durdurmamız için meydan okuyor ve zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | الان هو يتحدانا لنوقفه و الوقت ما زال يمضي |
Ama adam, vaktinin çoğunu uyuyarak geçiriyor. | Open Subtitles | لكنه يمضي غالبية وقته في النوم على أي حال |
Yaygara yapmıyor, sadece ilerliyor. Kötü biri değil, ona bir şans versen. | Open Subtitles | إنه فقط يمضي ذاهباً ، إنه ليس بهذا السوء ، لو منحته فرصة |
İnşaat tam istediğimiz gibi gitmesine rağmen o velet hâlâ baş belâsı olmaya devam ediyor. | Open Subtitles | البناء يمضي حسب الجدول وبشكل جميل، لكن ذلك المشاكس لا زال يسبب الازعاج |
Ve çeşitli kuvvetlerce itilerek ileriye gidiyor, sonra ruh devreye giriyor ve molekülleri öyle değiştiriyor ki birbirlerine bağlanıyorlar. | TED | وهو يمضي قدماً، مدفوعاً بشحنات مختلفة، ثم تأتي الروح وتقوم بتغيير الجزيئات بحيث تستطيع الإتحاد. |
İşte iyi bir korsan, balık satıcısı gibi mallarını satmağa gidiyor. | Open Subtitles | يمضي ذلك القرصان لبيع بضاعته الزهيدة كالبائع المتجول |
İşte sahip olduğum en iyi yönetici gidiyor. - Fred, seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | ها هو يمضي الإداري الأفضل الذي لم احصل على مثله من قبل |
Herkesin yoluna devam etmesini sağlamak için neler yapmamız gerektiğini çözelim. | Open Subtitles | حسنٌ، لنقم بمعرفة مالذي يجب علينا نفعله حتى يمضي الجميع للأمام |
Keşke bir şekilde hayatına devam edebilse. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون هنالك طريقة تجعله يمضي بحياته قُدُماً |
Şimdi aramazsın tabii ama zaman işliyor Kimmy ve ben Manhattan'daki tüm bekar zenginleri tanırım. | Open Subtitles | ليس الان على الأقل ولكن الوقت يمضي يا كيمي وأنا أعلم أن أغلى عازب يعيش في منهاتن |
Zaman işliyor kardeşim. Oyuna dahil olma vaktin geldi. | Open Subtitles | الوقت يمضي يا أخي، عليك التركيز في اللعبة. |
Çocuklar, babanızın tek amacı ailesiyle biraz vakit geçirmek. | Open Subtitles | والان يا اطفال والدكم يحاول فقط ان يمضي الوقت مع عائلته |
Bırakalım nereye gideceği varsa gitsin, anlıyor musun? | Open Subtitles | علينا أن ندع هذا يمضي حيث يريد أن يمضي تعلمين ما أعني ؟ |
Zaman giderek hızlı akıyor. Yirmimizden sonra beyin hücrelerimiz.. | Open Subtitles | الوقت يمضي بسرعة شديدة وعلى ما يبدو فإن السبب |
Zaman sürekli azalıyor. | Open Subtitles | الوقت يمضي بسرعة. |
Oyuncaklarla oynamak ya da kavga etmek gibi geleneksel şeyleri yapmak yerine, çocuklar zamanlarını giderek daha fazla oranda elektronik oyuncakların başında geçiriyor. | Open Subtitles | فبدلاً من فعل الأمور التقليدية كاللعب بالدمى أو العراك يمضي الاطفال أوقاتاً متزايدة مع الألعاب الإلكترونية |
Zaman ilerliyor. Saat 10'da mahkemede olmak zorunda. Nereye gittiğini biliyoruz. | Open Subtitles | حسناً أسمعوا إن الوقت يمضي مسرعاً نحن نعرف أنه يجب أن يكون في المحكمة في الساعة العاشرة |
Arabasının bagajında bir kurbanla durduruldu ve gitmesine izin verildi. | Open Subtitles | تم ايقافه مع وجود ضحية في صندوق سيارته و تركوه يمضي |
Süre doluyor, dalkavuk. Şu büyüyü geri çevir artık. | Open Subtitles | الوقت يمضي أيها المتحذلق، اعكس التعويذة اللعينة فحسب. |
Bu Kayada bir gün bile geçmedi ki buradan kaçmayı düşünmedim. | Open Subtitles | لم يمضي يوم علي وأنا في هذا السجن لم أفكر فيه بالهروب من هنـــا. |
Hadi başlayalım. Zaman daralıyor. | Open Subtitles | هيا بنا، الوقت يمضي ستذهب لتحضر سلاح الجريمة |
Zaman geçer ve onu unutursunuz ama aniden başka bir asmanın filizlendiğini görürsünüz. | Open Subtitles | الزمن يمضي وتنساها فجأة ترى كرمة أخرى ممتدة |
Zaman geçti gitti, değil mi? | Open Subtitles | والوقت.. فقط يمضي من بين أيدينا، أليس كذلك؟ .. |