"يمضي" - Translation from Arabic to Turkish

    • gidiyor
        
    • devam
        
    • işliyor
        
    • geçirmek
        
    • gitsin
        
    • akıyor
        
    • azalıyor
        
    • geçiriyor
        
    • ilerliyor
        
    • gitmesine
        
    • doluyor
        
    • geçmedi
        
    • daralıyor
        
    • geçer
        
    • geçti
        
    Ve bu süreç şüpheyle birlikte gidiyor, onunla hiç bitmeyen bir sohbet ve bazen ona karşı bilinçli bir meydan okuma içeriyor. TED وهو يمضي يدا بيد مع الشك، في حوار لا ينتهي معه، وأحيانا في تحد واع له.
    Evet, ama iblis istediğini elde etti. Yoluna devam edecek. Open Subtitles أجل ، ولكن الشيطان الآن لديه ما يريد سوف يمضي
    Sekoya zamanı, bildiğimiz insan zamanından çok daha heybetli bir hızda işliyor. TED يمضي عصر السكويا بخطوات أكثر تأنيا من عصر البشر.
    Eğer gerçekten istemese seninle günün geri kalanını geçirmek istemezdi, değil mi? Open Subtitles لما طلب أن يمضي اليوم معك لو لم يرغب في ذلك، صحيح؟
    Bence onu unutmalısın. Bırak gitsin. Open Subtitles اعتقد انك يجب ان تنسيه يجب ان تدعي الامر يمضي
    Zaman ne kadar da hızlı akıyor. Open Subtitles يا الهي، ان العمر يمضي بسرعة، اليس كذلك؟
    Şimdi bize onu durdurmamız için meydan okuyor ve zamanımız azalıyor. Open Subtitles الان هو يتحدانا لنوقفه و الوقت ما زال يمضي
    Ama adam, vaktinin çoğunu uyuyarak geçiriyor. Open Subtitles لكنه يمضي غالبية وقته في النوم على أي حال
    Yaygara yapmıyor, sadece ilerliyor. Kötü biri değil, ona bir şans versen. Open Subtitles إنه فقط يمضي ذاهباً ، إنه ليس بهذا السوء ، لو منحته فرصة
    İnşaat tam istediğimiz gibi gitmesine rağmen o velet hâlâ baş belâsı olmaya devam ediyor. Open Subtitles البناء يمضي حسب الجدول وبشكل جميل، لكن ذلك المشاكس لا زال يسبب الازعاج
    Ve çeşitli kuvvetlerce itilerek ileriye gidiyor, sonra ruh devreye giriyor ve molekülleri öyle değiştiriyor ki birbirlerine bağlanıyorlar. TED وهو يمضي قدماً، مدفوعاً بشحنات مختلفة، ثم تأتي الروح وتقوم بتغيير الجزيئات بحيث تستطيع الإتحاد.
    İşte iyi bir korsan, balık satıcısı gibi mallarını satmağa gidiyor. Open Subtitles يمضي ذلك القرصان لبيع بضاعته الزهيدة كالبائع المتجول
    İşte sahip olduğum en iyi yönetici gidiyor. - Fred, seninle gurur duyuyorum. Open Subtitles ها هو يمضي الإداري الأفضل الذي لم احصل على مثله من قبل
    Herkesin yoluna devam etmesini sağlamak için neler yapmamız gerektiğini çözelim. Open Subtitles حسنٌ، لنقم بمعرفة مالذي يجب علينا نفعله حتى يمضي الجميع للأمام
    Keşke bir şekilde hayatına devam edebilse. Open Subtitles أتمنى أن تكون هنالك طريقة تجعله يمضي بحياته قُدُماً
    Şimdi aramazsın tabii ama zaman işliyor Kimmy ve ben Manhattan'daki tüm bekar zenginleri tanırım. Open Subtitles ليس الان على الأقل ولكن الوقت يمضي يا كيمي وأنا أعلم أن أغلى عازب يعيش في منهاتن
    Zaman işliyor kardeşim. Oyuna dahil olma vaktin geldi. Open Subtitles الوقت يمضي يا أخي، عليك التركيز في اللعبة.
    Çocuklar, babanızın tek amacı ailesiyle biraz vakit geçirmek. Open Subtitles والان يا اطفال والدكم يحاول فقط ان يمضي الوقت مع عائلته
    Bırakalım nereye gideceği varsa gitsin, anlıyor musun? Open Subtitles علينا أن ندع هذا يمضي حيث يريد أن يمضي تعلمين ما أعني ؟
    Zaman giderek hızlı akıyor. Yirmimizden sonra beyin hücrelerimiz.. Open Subtitles الوقت يمضي بسرعة شديدة وعلى ما يبدو فإن السبب
    Zaman sürekli azalıyor. Open Subtitles الوقت يمضي بسرعة.
    Oyuncaklarla oynamak ya da kavga etmek gibi geleneksel şeyleri yapmak yerine, çocuklar zamanlarını giderek daha fazla oranda elektronik oyuncakların başında geçiriyor. Open Subtitles فبدلاً من فعل الأمور التقليدية كاللعب بالدمى أو العراك يمضي الاطفال أوقاتاً متزايدة مع الألعاب الإلكترونية
    Zaman ilerliyor. Saat 10'da mahkemede olmak zorunda. Nereye gittiğini biliyoruz. Open Subtitles حسناً أسمعوا إن الوقت يمضي مسرعاً نحن نعرف أنه يجب أن يكون في المحكمة في الساعة العاشرة
    Arabasının bagajında bir kurbanla durduruldu ve gitmesine izin verildi. Open Subtitles تم ايقافه مع وجود ضحية في صندوق سيارته و تركوه يمضي
    Süre doluyor, dalkavuk. Şu büyüyü geri çevir artık. Open Subtitles الوقت يمضي أيها المتحذلق، اعكس التعويذة اللعينة فحسب.
    Bu Kayada bir gün bile geçmedi ki buradan kaçmayı düşünmedim. Open Subtitles لم يمضي يوم علي وأنا في هذا السجن لم أفكر فيه بالهروب من هنـــا.
    Hadi başlayalım. Zaman daralıyor. Open Subtitles هيا بنا، الوقت يمضي ستذهب لتحضر سلاح الجريمة
    Zaman geçer ve onu unutursunuz ama aniden başka bir asmanın filizlendiğini görürsünüz. Open Subtitles الزمن يمضي وتنساها فجأة ترى كرمة أخرى ممتدة
    Zaman geçti gitti, değil mi? Open Subtitles والوقت.. فقط يمضي من بين أيدينا، أليس كذلك؟ ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more