Onu bağlayıp kamyona atmalıyız. Burada kalamaz. | Open Subtitles | إما أن نقوم بربطه و نلقيه في الشاحنة أو شئ كهذا ، لا يمكنه البقاء هنا |
Onu bağlayıp kamyona atmalıyız. Burada kalamaz. | Open Subtitles | إما أن نقوم بربطه و نلقيه في الشاحنة أو شئ كهذا ، لا يمكنه البقاء هنا |
Ona son bir kez daha düşünme şansı verelim. Aşağıda daha fazla kalamaz. | Open Subtitles | دعه يهضم هذا للمره الأخيره لا يمكنه البقاء فى الأسفل مده أطول |
Marni, ondan gitmesini istemek zorunda değilsin. Yani, Tim kalabilir. | Open Subtitles | مارني, لايجب عليك ان تقولي له ان يرحل يمكنه البقاء |
Eğer benden daha endişeli değilse beyefendi olduğu yerde kalabilir. | Open Subtitles | إن لم تكن قلقه مثلنا يمكنه البقاء حيثما يكون |
Deveyi, koyunu ve fil ve Kuzey Afrikalı kral kalabilir. | Open Subtitles | الخروف،الفيل و الملك من شمال إفريقيا يمكنه البقاء |
Burada kalamaz. Hipiler pistir ve hırsızlık yaparlar. | Open Subtitles | لا يمكنه البقاء هنا فالخنافس قذرون كما أنهم لصوص |
Benimle kalamaz. Ben onun ihtiyacı olan baba değilim. | Open Subtitles | لا يمكنه البقاء معي أنا لست الوالد الذي يحتاج اليه |
Üzgünüm, ama burda hiç kimse hayatta kalamaz. | Open Subtitles | أنا آسف، ولكن لا أحد على متنها يمكنه البقاء على قيد الحياة |
Zayıf düşmüş. Burada kalamaz. Hayatı tehlikede. | Open Subtitles | إنه واهن، لا يمكنه البقاء هنا في ذلك استنزاف لحياته |
Bir yazar gerçek hayatta böyle bir dramın içinde kalamaz. | Open Subtitles | المؤلف لا يمكنه البقاء منعزلا والحياة الحقيقية مليئة بالأحداث الدرامية هكذا |
Hadi ama, bu kadar büyük bir evde... - kalamaz. | Open Subtitles | -في مثل هذا البيت الكبير ألا يمكنه البقاء |
Neyse, kalamaz. Herkesi mutsuz ediyor. | Open Subtitles | لا يمكنه البقاء فهو يجعل الجميع بائسين |
-Burada kalamaz. -Gidecek yeri yok... | Open Subtitles | لا يمكنه البقاء هنا لا يمكنه البقاء هنا |
Eugene istediği kadar kalabilir, ama birinin ailesine haber vermesi lazım. | Open Subtitles | يوجين يمكنه البقاء طالما يرغب لكن يجب على شخص ما ان يتصل على والديه |
Ayrıca, kim şu yüze kızgın kalabilir ki? | Open Subtitles | وعلاوة على ذلك، من يمكنه البقاء غاضباً على ذلك الوجه؟ |
Ayrıca, kim şu yüze kızgın kalabilir ki? | Open Subtitles | وعلاوة على ذلك، من يمكنه البقاء غاضباً على ذلك الوجه؟ |
Burası benim servisim değil ama hastaneye yattığında seninle beraber kalabilir. | Open Subtitles | هذا ليس أختصاصي ولكن عندما توضعين هنا يمكنه البقاء معك |
Dünyanın en yüksek dağlarının vahşi güzelliğinde yalnızca en dayanıklı olanlar hayatta kalabilir. | Open Subtitles | فقط الاشرس يمكنه البقاء على قيد الحياة بين الجمال الوحشي لأعلى الجبال في العالم. |
Burada kalabilir. Rahat etmesini sağlarım. | Open Subtitles | يمكنه البقاء هنا وانا سأسهر على راحته |
Guttan tut ödeme kadar. - Ama sonsuza kadar yaşayamaz. | Open Subtitles | من النقرس إلى الاستسقاء، ولكن لا يمكنه البقاء حياً للأبد |