"يمنعه" - Translation from Arabic to Turkish

    • engel
        
    • durduramaz
        
    • engelliyor
        
    • tutacak
        
    • engelleyen
        
    • engelleyecek
        
    • alıkoymuyor
        
    "Ama hastalık onun ve kolonideki yandaşlarının durumlarını düzeltme çabasına engel olamamış." Open Subtitles لكن هذا لن يمنعه من تحقيق مشاغله هو وصديقه في المستعمره
    Filorida'ya gitmeden, evlenmeden ve bir insanın hayatı boyunca kaçık bir eşek gösterisi izlemesine engel olan tüm o şeyleri yapmadan önce ona bunu vermemiz çok güzel olacak. Open Subtitles وسيكون من الرائع أن نعطيه ذلك قبل أن يسافر إلى فلوريدا ويتزوج لأن هذا سوف يمنعه من مشاهدة هذه الأشياء طول عمره
    Biri öldürmeyi aklına koymuşsa onu kimse durduramaz. Open Subtitles إن رغب شخص في المخاطرة بحياته من أجل القتل فلا يمنعه شيء.
    Ama hastalığı ne gördüğünü anlatmasını engelliyor. Open Subtitles لكنه مصاب بالخرف هو يمنعه من أن ينقل ما شاهده.
    Sihir onu sonsuza dek köpek olarak tutacak. Open Subtitles لان السحر فقط يبقيه جرو إلى الأبد ذلك لا يمنعه من يصبح مليئ
    Sadece burada onun alanın en üst noktasından gitmesini engelleyen bir urgan bulunuyor. TED إلا أن هناك حبل صغير هنا، والذى يمنعه من تخطي مجاله المغناطيسي
    Peki Amerikalılar olayı anlayıp bize misilleme yapana kadar, kitabını açıp her ismi teker teker aramasını ne engelleyecek? Open Subtitles ...ما الذي يمنعه من أخذ ذلك الكتاب ...والإتصال بكل الأسماء الواحد بعد الآخر... ...حتى يعرف الأمريكان أنه نحن وينتقم؟
    Bu durum, onu piyanosunun önüne çömelip her 6-8 ayda yeni bir tane çıkarmaktan alıkoymuyor. Open Subtitles وهذا لا يمنعه من الجلوس أمام لوح المفاتيح وكتابة كتاب جديد كل ست أو ثمانية أشهر
    Bu onun batı yakasındaki büyük kaçakçılık işini bir arada tutmasına engel olmadı. Open Subtitles ذلك لم يمنعه من بناء أكبر عمليات التهريب المشهورة في الساحل الغربي
    Al, Matt'in kendi kızını aramasına engel olamaz. Open Subtitles حتى ولو علم لن يستطيع ان يمنعه من البحث عن ابنته
    Elimi açık ettim. Artık beni öldürmesinin önünde hiçbir engel kalmadı. O hamlesini yapacak. Open Subtitles لقد بالغتُ في لعبتي، ولا يُوجد شيء يمنعه الآن من، قتلي، لذا فإنّه يقوم بخطوته التالية، وعليّ القيام بخطوتي.
    Fosfor üretmesine engel olamıyorsak, ateşlemesine engel olmamız lazım. Open Subtitles نحن لا يمكن أن يمنعه من إنتاج الفوسفور، لذلك نحن بحاجة لمنعه من ألاشعال.
    Şimdi hiçbirşey bizi aldırmasına engel olamaz. Open Subtitles -بالتاكيد لا يوجد ما يمنعه من الارسال الينا الان
    Hausner çalmaya başladığında kimse onu durduramaz. Open Subtitles عندما يبدأ هاوزنر بالعزف, لا يوجد شيء يمكنه ان يمنعه
    Onun peşinden gidersen August seni vurur. Ve kimse onu durduramaz. Open Subtitles يمكنه أن يطلق النار عليك ولا أحد يمكنه أن يمنعه
    Eğer Max'in bir fikri varsa kimse onu durduramaz. Open Subtitles وإذا خطرت لـ(ماكس) فكرة فلا شيء يمكن أن يمنعه
    Kemikle tedon arasındaki ilik hareket etmesini engelliyor. Open Subtitles لا بد و أن المشكله هي أن العظم محتجز قباله الوتر مما يمنعه من التحرك
    Oyun sonuna kadar ayağa kalkmasını engelliyor. Open Subtitles الذي يمنعه من النهوض حتى اللعبة إنتهت.
    Onu seyahatlerinden uzak tutacak şeyler buldu. Open Subtitles لقد وجد شيئاً يمنعه من أسفاره.
    Onu engelleyen sorunlar olduğunu söyleyenler var. Open Subtitles هناك من يقولون أنه يعاني من عجز يمنعه من التأليف
    Blais hırçın köpekbalığını tutamıyor ama tahta parçası balığın dalmasını engelleyecek. Open Subtitles لا يُمكن لــ بليَز البقاء مُمسِكا ً بالقرش الجلْد، ولكنَّ هذا الطوف الخشبي يمنعه من الغطس.
    Bu durum, onu piyanosunun önüne çömelip her 6-8 ayda yeni bir tane çıkarmaktan alıkoymuyor. Open Subtitles هذا لا يمنعه من الجلوس أمام لوحة مفاتيح حاسوبه وتأليف كتاباً جديداً كل ستة إلى ثمانية أشهر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more