Ben bu posteri yılbaşında aldım ve ona hergün bakmak istiyorum. | Open Subtitles | جاءتني هذه اللوحة بعيد الميلاد و أشعر أنني أريد رؤيتها يومياً |
Biz peder olduğumuz halde, hergün tükürüyoruz. Anlatacağın başka birşey var mı? | Open Subtitles | فنحن القساوسة نبصق يومياً في بيت الرب ، هل من شئ اخر ؟ |
hergün akvaryumunuza işemeyi deneyin... anlayacaksınız. | Open Subtitles | حاول فقط أن تتبول في حوض اﻷسماك يومياً وستفهم ما أعنيه |
Aldığınızı biliyorum, çünkü Amerikalı'ların yarısı bunu her gün yapıyor. | TED | أنا أعرفكم أنكم فعلتم لأن نصف الأمريكيين يفعلون ذلك يومياً. |
Bu Başkan'ın her gün imza atarken kullandığı kalem, değil mi? | Open Subtitles | هذا هو القلم الذي يستخدمة الرئيس يومياً ليوقع الاوراق اليس كذلك؟ |
İnsanlar, günde bir dolar gibi bir ücrete, bizim atıklarımızı ayırmaktadırlar. | TED | حيث يقوم الناس بالنبش في أشياءنا مقابل أقل من دولار يومياً |
günün on saati arabadayım bayan bir ortağa ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا محبوس في سيارة لعشر ساعات يومياً أحتاج إلى شريكة |
İnsanlar onu hergün satıyor. Bedavaya veriyorlar. | Open Subtitles | الناس يرتكبون الذنوب يومياً و يكفرون عنها |
Nişanlını asla göremediğini söylemiştin. Bu şekilde,onu hergün görebilirsin. Sadece yardımcı olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | دائما تخبريني بأنك لاترين خطيبك كثيراً هكذا سترينه يومياً , إني فقط أريد المساعدة |
Aslına bakarsanız hergün sinemalarda, TV'de de kim bilir kaç kişi öldürülüyor? | Open Subtitles | ولكن كم من شخص يموت بصورة واقعية في الأفلام وعلى التلفاز يومياً ؟ |
Gölümüzü havanin izin verdigi hergün kürek çekmis olarak, bundan önceki yedi rektörlük yönetimi dönemi boyunca, | Open Subtitles | بعد التجذيف في بحيرتنا يومياً إن سمح الطقس خلال الإدارات الـ7 الأخيرة أشعر بأنني أكثر |
Belki de kötümserlik, hergün kullanmamız gereken nemlendirici krem gibidir. | Open Subtitles | ربما علينا أن نطبّق التشاؤم يومياً مثل المرطب |
Tüm cephelerden hergün rapor alıyorum. | Open Subtitles | أنا أستلم التقارير يومياً من سائر الجبهة |
Sebebiyse bir çocuğun her gün ona gelip şeker getirmesiymiş. | Open Subtitles | لأن ناك فتى كان يزوها يومياً ويحظر لها اشياء جميلة |
her gün yangınla savaşan... en az 500 itfaiyeci var burada. | Open Subtitles | لا بد أنه يوجد 500 إطفائى هنا ويقومون بنفس البطولات يومياً |
Milyonlarca kişi her gün jambon yiyor. Bundan çıkarak solucan düşünmek baya zor. | Open Subtitles | ملايين الناس تأكل لحم الخنزير يومياً إنه استنتاج ضخم أن تفكر بالدودة الشريطية |
25 kiloluk bir insansı maymun, beynindeki 53 milyar nöronu tutabilmek için günde 8 saat yemek yemek zorundadır. | TED | على القرد الذي يزن 25 كيلوجراماً أن يأكل لمدة 8 ساعات يومياً ليدعم دماغاً يحوي 53 مليار خلية عصبية. |
Pratikte bunu yapabilmek için birkaç yıla daha ihtiyacımız var ama hâlen günde 1000 çocuk sıtmadan hayatını kaybediyor. | TED | في الواقع، لا يزال أمامنا بضع سنوات قبل تحقيق ذلك لكن حتي الآن، يموت 1,000 طفل يومياً بسبب الملاريا. |
Yaptığı elbise ve ayrıca süs takılarını satışını yaparken düşündüm. Şimdi Jane günde 4 dolardan daha fazla kazanıyor. | TED | ولقد تأملت، بينما كنت أشاهدها تبيع الثياب، وأيضاً الحلية التي تصنعها. أن جين دخلها أكثر من أربعة دولارات يومياً. |
Aynen. O delikten günün 24 saati parfümlü hava üflenmesi lazım. | Open Subtitles | بالطبع,معطر الهواء من المفترض أن يُضخ من هذه الفتحة 24ساعة يومياً |
Veznedarlar her gece aranıyor ve her yerde güvenlik kameraları var. | Open Subtitles | لأن أمناء الصندوق يفتشون يومياً وهناك كاميرات مراقبة في كل مكان. |
her gün iki saatim yolda geçiyor. Haftanın beş günü. | Open Subtitles | و أنا أقطع من أجل العمل ، قرابة الساعتين يومياً |
Her sabah kendini tekerlekli sandalyeye tasimak nasil bir sey biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك اية فكرة عن شعور ان تكون في كرسي متحرك يومياً |
Her geçen gün, durumu daha da kötüleştiren şeyler yapıyoruz. | Open Subtitles | لهذا نحن نقوم يومياً بفعل أشياء تجعل الوضع يزتاد سوءً |
İzin veriyorlar ve bizim de günlük 40-50 konsere gitme şansımız oluyor. | TED | هم يمنحون السماحية و نحصل يومياً على 40 أو 50 حفلة باليوم |