"يَعْني" - Translation from Arabic to Turkish

• demek
• anlamına
• anlamı
• ifade
• anlama geliyor
• yani
• gösterir
• göstermez

Bu da demek oluyor ki Raynor da dahil ona yakın herkesi öldürebilirlerdi.
الذي يَعْني بأنّهم يَقْتلونَ بين كلّ شيطان في دائرتِه الداخليةِ، بضمن ذلك راينر.

Bu da, testerenin tepesi ona doğru dönük olurdu demek!
الذي يَعْني الذي قمةَ السلسلة كَانَ لِزاماً عليها أَنْ تُواجهَه.

Bu şu demek, eğer tek bir komisyon üyesi bile rapordaki herhangi bir şeye itiraz ederse, o konu rapordan çıkarılıyordu.
ذلك يَعْني أنّه لو كان هناك حتى مفوّض واحد لديه أيّ إعتراض حول أيّ شئِ تلك الحقيقة سوف تسقط من التقرير

Sadece sen polissin, ben mahkumum diye işbirliği yapamayacağımız anlamına gelmez.
فقط لأنك شرطي وأَنا مخادع لا يَعْني بأنّنا لا نَستطيعُ التَعَاوُن.

Evet öyle ama bunun benim için bir anlamı yok.
أوه، نعم، هو , لكن الذي يَعْني لا شيءَ لي.

Birşey ifade eder mi bilmiyorum, ama bir hafta önce buradaydı, başka bir hücre arkadaşı ile konuştuklarını duydum.
أنا لا أَعْرفُ إذا يَعْني أيّ شئَ، لَكنَّه كَانَ هنا قَبْلَ إسبوع، وأنا سَمعتُ بأنّ يَتكلّمُ مع النزيلِ الآخرِ.

Bu demek değildir ki, seni seven birinin önünde kendini asla bir yabancıya vermeyeceksin.
لا يَعْني بأنّك لَنْ تَعطي نفسك إلى غريب أمام الذي يَحبُّك

demek oluyor ki adanın yanından geçeceğiz adaya gidemiyoruz.
يَعْني بأنّنا نَذْهبُ إلى الجوانب نحن سنَذْهبُ بذلك الطريقِ

Televizyonun olmaması ne demek biliyor musun?
أتعْرفُ ماذا يَعْني هذا طالما ليس هناك تلفزيون؟

Bu da demek oluyor ki, Drake'i öldüren o.
الذي يَعْني ذلك هو الواحد الذي قَتلَ درايك.

Sana lazım olan şey onda var, yani o bir kadın demek istiyorsun.
هي تمتلك ما انت تريده يَعْني بأنّها إمراة

Son damlaydı dedin demek oluyor ki, başka damlalar da vardı.
أنت فقط قُلتَ قشّة أخيرةَ، الذي يَعْني هناك الكثير مِنْ القشِّ الآخرِ.

Bu da nöbetçi kulübesinde kimse olmayabilir demek.
ذلك يَعْني انها فرصة ضئيلة ان يتبقي أحد في بيتِ الحراسَ

Bu serçenin uçup gittiğini görmeniz yakınlarda bir kasaba olduğu anlamına gelir.
يظهر ان العصفور يطير في تشكيلات يَعْني ان هناك قرية قريبة هناك

Bu onları meze yapacağız anlamına gelmez.
هذا لا يَعْني بأنّنا نَخْدمُهم وهم علي مائدة الطلبات.

Bu evimin yanından geçmeyeceğim anlamına gelmez.
ذلك لا يَعْني أنه لا أَستطيعُ المُرور للبيت

Bunun anlamı, Pascoli'nin şiirinde ölüm asla korkutucu değil, gerçek varlıklar zalim, bunlar sadece varlıkların konumları şair bir ilişkide olabilir, ağlar ve teselli olur.
هذا يَعْني ان المَوت في قصيدةِ باسكولي أَبَداً لا يهيب إضطِهاد الحضورِ، في الحقيقة هم الوحيدون الحضور مَع من

Bunun anlamı iki, büyük ihtimalle üç destroyer... savaşçılar ve destek gemileri.
ذلك يَعْني إثنان , من المحتمل ثلاث مدمراتِ... مقاتلون , وسفن إسناد.

-Memleketime davet edilmem benim için çok şey ifade ediyor.
بريكير أنه يَعْني الكثيرَ لي،بأَن أكون مدعو في بلدة ولادتي

O iyi bir avukat, fakat onun oyunlarını bilirim. Hmm. Bu ne anlama geliyor?
انه محامي جيد، لكن أَنا أعلم بلعبتِه. ماذا يَعْني ذلك؟

50 dolarlık park cezanı ödedim yani bana 10 dolar borcun var.
دَفعتُ ثمن تلك بطاقة مخالفة الوقوفِ. خمسون دولار، كما أَتذكّرُ. ذلك يَعْني بأنّك تَدِينُني 10.

Bağlanmaktan korktuğunu ya da onun şanslı olduğunu gösterir.
lt يُمْكِنُ أَنْ يَعْني بأنّه عِنْدَهُ a خوف إلتزامِ أَو هو يُمْكِنُ أَنْ يَعْني بأنّه فقط محظوظَ.

Bilinen hiçbir askeri veya sivil silah yapımcısının böyle bir mermi üretmediğini bilmek bunun var olmadığını göstermez, 007.
الحقيقة بأنةّ لا توجد ذخيرةَ انتجت عسكريا أَو مدنيا، انتاج مثل هذه الرصاصةِ لا يَعْني بأنّها لا توجِدُ، 007.