| Bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama beni burada tutamazsınız. | Open Subtitles | أعرف أنك تحاول مساعدتي لكن لا يجوز لك ابقائي هنا |
| Sadece yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama kendi başımın çaresine bakabilirim. | Open Subtitles | اسمع ، أعرف أنك تحاول المساعدة فحسب لكني أستطيع الإعتناء بنفسي |
| Bu Komiserin ne söylemeğe çalıştığını nihai olarak bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد المعرفة على الفور ما يحاول هذا الملازم أن يقول |
| Lucy kusura bakmasın, senin ne üzerinde çalıştığını merak ediyorum. | Open Subtitles | مع احترامي الكامل للوسي أنا متشوق جدا لمعرفة ما تعملين |
| Eve gidemem o adamın neden beni öldürmeye çalıştığını öğrenene kadar. | Open Subtitles | لا أستطيع العوده للمنزل حتى أعرف لماذا حاول ذلك الرجل قتلى |
| Annem yine dünyayı ele geçirmeye çalıştığını öğrenince bak bakalım neler olacak? | Open Subtitles | انتظر فقط حتي تكتشف امي ذلك لقد حاولت ان تأخذ العالم ثانيا |
| Gerçekten nereden bulduğunu bilmiyorum... ya da neyi kanıtlamaya çalıştığını. | Open Subtitles | لا أعلم أين وجدتيه حقا أو ما اللذي تحاولين اثباته |
| Oturup senin ailemi elimden çalmaya çalıştığını izlediğim adım olmasın o? | Open Subtitles | أن أجلس و أشاهدك و أنت تحاول أن تسرق أسرتي مني؟ |
| Bu günlerde daha fazla sorumluluk sahibi olmaya çalıştığını sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدت أنك كنت تحاول أن تكون أكثر مسؤلية هذه الأيام. |
| Dur bir saniye, annemin ilişki kurmamı engellemeye çalıştığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | انتظري, هل تقولين أن أمي تحاول منعي من الحصول على علاقة؟ |
| Ne söylemeye çalıştığını anlıyorum. Hadi şurada bir nefes çekerken konuşalım. | Open Subtitles | افهم ما تحاول قوله، لنذهب الآن ونتحدث هناك بينما ادخن سيجارة |
| Sen, kardeşinin hastalarını ayartmaya çalıştığını düşünüyorsun sen de kardeşinin seni küçümsediğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تظنه يحاول سرقة مرضاك وأنت تقول أنه يحاول إضعاف مكانتك كطبيب نفسي |
| Biliyor musun Sydney, burada yaptığımız iş Rambaldi'nin kim olduğunu, ne üzerinde çalıştığını anlamak benim için bir saplantı oldu. | Open Subtitles | أنتى تعرفين ياسيدنى أن العمل الذى نفعله هنا لمعرفة من كان رمبالدى,ماذا كان يحاول أن يفعل لقد أصبح هوس لى |
| Çinli bir ajanın Rus teknolojisi içeren bir parçayla ülkeden çıkmaya çalıştığını ve bir askerî saldırıda halledildiğini gösteren notları yükledik. | Open Subtitles | قمنا برفع مذكرات تشير أن .. عميلاً صينياً كان يحاول تهريب قطعة من تكنولوجيا الروس خارج البلاد وقُتل في هجوم عسكري |
| Audrey, herkesi öldürmeden sorunları yok etmenin bir yolu üzerinde çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | اذا اودري تقول انك تعملين على طريقة لإنهاء الاضطرابات بدون قتل الجميع |
| Askeri giysiler içinde olan birinin evine girip ona saldırmaya çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | تدعي أن دخيل بالملابس العسكرية دخل منزلها و حاول أن يتهجم عليها |
| Ne yapmaya çalıştığını çözemeyince belki itiraf edersin diye sana biraz zaman tanıdım. | Open Subtitles | أتعلم، لم أستطع اكتشاف أنك تقوم بالخداع لذا حاولت منحك بعض الوقت للاعتراف |
| Görüntü'nün kan örneğini yok ettiğine göre onu korumaya çalıştığını düşünüyorum. | Open Subtitles | بما أنّك اخترت تدمير عيّنة دم البعقة، فأعتقد أنّك تحاولين حمايته، |
| Bir saat boyunca kanalda çalıştım ve ben bile kulaklığın nasıl çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | حقاً؟ حسناً, عملت في التلفاز لساعة واحدة وحتى أنا اعرف كيف أشغل السماعات |
| Burdaki küçük tablo bu çeşit simetrilerde cebrin nasıl çalıştığını gösteriyor. | TED | يعبر هذا الجدول عن الطريقة التي يعمل بها جبر هذه التماثلات. |
| Elder'ın ailesinin senin ailen için çalıştığını neden bana söylemedin? | Open Subtitles | لماذا لم تخبرني ان والدي ايلدر كانو يعملون لدى العائلة |
| Birçoğunuz, bunun tam olarak nasıl çalıştığını merak ediyor olabilir. | TED | الآن، قد يتساءل العديد منكم، كيف تعمل هذه التقنية بالتحديد؟ |
| Bana ne yapmaya çalıştıklarını gördüğüm an hakimin beni köleleştirmeye çalıştığını mahkeme salonuna gittim ve onu vurarak öldürdüm. | Open Subtitles | عندما رأيت ما كانوا يحاولون فعله معي وكيف أن هذا القاضي كان يحيك المؤامرة ضدي ذهبت إلى قاعة المحكمة |
| Bir tane aptal sarışın varmış... ondan kaçmaya çalıştığını söylüyordu. | Open Subtitles | إن لديه قدم عرجاء هو يقول أنه يُحاول أن يتفادى إمرأة شقراء محرومة عاطفياً في منطقة المكاتب |
| Şu an, ne istediğimi ve nereye gideceğimizi anlamaya çalıştığını bilecek kadar. | Open Subtitles | ما يكفي ليجعلك تُحاول أن تعرف ما أريده وإلى أين سنذهب. |
| - Hayır. Beni satın almaya çalıştığını ona söylemedim. | Open Subtitles | لا ، لم أشئ اخباره أنّك حاولتِ شرائي للابتعاد عنه |
| Ve serotoninin nasıl çalıştığını anlayabilmek için, serontonin mekanizmasının nerede olduğunu anlamak gerekir. | TED | ومن أجل فهم كيفية عمل السيروتونين، من المهم أن نعرف مكان آليات السيروتونين، |