| Biz diplomatlar, devletler arasındaki çatışmalar ve sorunları çözmek için eğitildik. | TED | نحن الدبلوماسيين تدربنا على التعامل مع الصراعات بين الدول والقضايا بين الدول. |
| Niçin bunlar farklı -- görünüşe göre farklı çatışmalar benzer modellere sahip? | TED | لماذا نرى، هذه الصراعات المختلفة ظاهريا محكومة بنفس النسق؟ |
| tarihi yazanlar sadece yaptıkları ... daimi çatışmalar aracılığıyla yaşam mücadelesinin altını çizenlerdir. | Open Subtitles | الذين يصنعون التاريخ بالتأكيد يصارعون من اجل الحياة خلال افعالهم انه الصراع الابدي |
| Devlet dışı silahlı grupları anlamak devam eden çoğu çatışmalar için önemli çünkü savaş değişti. | TED | تَفهم الجماعات المسلحة غير الحكومية هو المفتاح لحل لمعظم النزاعات الحالية، وهذا لأن الحرب قد تغيرت. |
| Ben bir süredir çatışmalar kazanıyorum, ve giderek daha çok çatışmanın içine giriyorum. | TED | و بذالك كنت أنتصر في العديد من المعارك، أشارك في معارك جديدة، أكثر فأكثر. |
| Kuzey İrlanda'daki çatışmalar nedeniyle yaklaşık 3720 kişi öldürüldü. | Open Subtitles | ما يُقارب 3720 شخصاً قد قتلوا جراء النزاع في آيرلندا الشمالية |
| Silahlı çatışmalar yüzünden kutsal amacına devam edemedi. | Open Subtitles | تأسست الآلامو مع الحمله الأسبانيه عام 1718 و لأكثر من قرن تسببت الصراعات المسلحه |
| Bazı çatışmalar o kadar anlamsızdır ki kendiliğinden çözülmesi gerekir bence. | Open Subtitles | بعض الصراعات لا هدف لها و يجب أن تعطيها الوقت لحل نفسها |
| Geçmişte politik mücadele olarak görülen çatışmalar yeniden tanımlanmıştı. | Open Subtitles | الصراعات التي كنا نراها في الماضي مجرد نزاع سياسي |
| Başarılı oldukları takdirde başka dalgalar ve çatışmalar olmayacak. | Open Subtitles | إذا نجحوا، لن تكون هناك المزيد من الموجات. لا مزيد من الصراعات. |
| Durgunluklar, çatışmalar, halk hareketleri, cinayet, hepsi korkunç. | Open Subtitles | الإكتئاب, الصراع, أعمال الشغب, القتل, كل هذه الجوازع |
| Kaynakların sınırlı olduğu yerde çatışmalar da kaçınılmazdır. | Open Subtitles | وعندماتكونالمواردمحدودة، الصراع لا يكون بعيداً أبداً. |
| çatışmalar, en ufak bir barış umudu olmadan devam ediyor. | Open Subtitles | ويتواصل الصراع من دون أي أمل في إيجاد الحل |
| 2005'te, dünyada çatışmalar yüzünden yerinden edilmiş 38 milyon insan vardı. | TED | في سنة 2005، كان لدينا ما يقارب 38 مليون نازح جراء النزاعات بالعالم. |
| Sonuçta, çatışmalar, neden arkadaş olduğunuzu hatırladığınızda, kendiliğinden çözülür. | Open Subtitles | النزاعات تحل بالتذكر لما أنتما صديقان بالأصل |
| Haklı olabilirsin. Önümüzde şiddetli çatışmalar olabilir. | Open Subtitles | ربما أنتِ على حق قد يكون هناك معارك عنيفة |
| 60'lı yıllarda birkaç defa karşılaşmıştınız. Savaşlar, çatışmalar... | Open Subtitles | ..لقد لقيته مرات عديدة في معارك وصراعات الستينيات |
| Silahlı çatışmalar patlak verirse bu Batı Almanya'nın sonu demek olur aynı zamanda da Doğu Almanya'nın. | Open Subtitles | وإذا بدأ النزاع المسلح ذلك سيعني نهاية ألمانيا الغربية لكن ذلك أيضاً يعني نهاية ألمانيا الشرقية |
| Adriana çatışmalar sırasında kucağında çocuklarıyla birlikte | TED | خلال هذا النزاع المسلح، لقد أُجبرت على مغادرة منزلها ... |
| "Sınır Tanımayan" eylemciler ve polis arasında şiddetli çatışmalar oldu. | Open Subtitles | "كما حدثت إشتباكات عنيفة بين الشرطة ونشطاء "جماعة بلا حدود" |
| Sonucun ne olacağı hakkında şüphe uyandıran dürüst çatışmalar yaratabildiniz mi? | TED | هل بنيت صراعات صريحة مع الحقيقة تقوم بإثارة الشك حول ما ستكون عليه النتيجة؟ |
| Budapeşte'de süren çatışmalar sırasında birçok insan sığınaklara saklanmıştı. | Open Subtitles | أثناء الإشتباكات في بودابست لجأ عديدون إلى السراديب |
| çatışmalar 8 Mayıs'ta askıya alındı. | Open Subtitles | علّقت الأعمال الحربية في 8 مايو |
| Büyük silahlı çatışmalar yapıyoruz biliyorsunuz ve daha ilk günde silah yapımcıları, daha önce hiç görmediğim silahlar gösteriyorlardı. | Open Subtitles | نحن نقوم بعمليات تبادل إطلاق كبيرة... ومنذ اليوم الأول، كان أخصائيو الأسلحة يرونا أسلحة لم أرها قط من قبل. |