Vahşi bir hayvanın içeriye bir yol bulduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك حيوان متوحش وجد طريقه الى الداخل |
- Bence nedeni çok açık! "Angarya iş mi var? | Open Subtitles | حسنا، أود أن أقول هو لعنة جميلة من الواضح لماذا. |
Bu zavallı yaratığın nerede olduğu konusunda bir fikrin olmadığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه ليس لديك أدني فكرة عن مكان هذا المخلوق المسكين |
Burada manevi belirsizliklere yer yok İncil bu konuda çok açık. | Open Subtitles | ليس هنا مجال للانحراف الأخلاقي إنّ الانجيل واضح جدا حول هذا. |
O ne istediğini çok açık şekilde söyledi, ve çok...heyecanlı. | Open Subtitles | لقد كانت واضحة جدا فيما تريده ومتحمسة جدا |
Sen benim kocamsın. Seni seviyorum. Ziyaretine geleceğim çok açık. | Open Subtitles | أنت زوجي ، وانا أحبك من الواضح أن ءأتي لزيارتك |
Bak, beni sevdiğini düşünüyorsun, fakat çok açık ki sevmiyorsun. | Open Subtitles | أعلم انك تظني أنك تحبيني لكن من الواضح انك لا |
"Ünlü TV sunucusunun elinden geleni ardına koymayacağı çok açık." | Open Subtitles | من الواضح أن مجري المقابلات المشهور لن يتهاون على الإطلاق |
Sana aşık olduğu çok açık ya da hâlâ âşık. | Open Subtitles | من الواضح أنها كانت واقعة في غرامك أو لا تزال |
Onu reddettiğim için benden intikam almaya çalıştığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه يحاول العودة من أجلي لأنني قمت برفضه |
Ona görüşlerimi sunuyorum zira şehri yuvamız yapmak istediği çok açık. | Open Subtitles | عرضت عليه مشورتي، لأنّه من الواضح يريد جعل هذه المدينة وطننا. |
Tamam, eşini aldatan bir uzaylı sorunu yaşadığınız çok açık. | Open Subtitles | حسناً ، من الواضح انكم جميعاً لديكم تعلق بزائركم الفضائي |
Kendi sebepleri dolayısıyla Green Arrow'u korumaya kendini adadığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه عاقد العزم على حماية السهم الأخضر لأغراضه الخاصة |
çok açık bir duyguyla bu yüzden gelecekte bilgisayarlarımızdan yada dışardan alış-veriş yapmak yerine ihtiyacımız olan herşeyi evimizde kendi kişisel üreticilerimizde üreteceğiz | Open Subtitles | بإدراك واضح جدا لذا بالمستقبل، بدلا من التسوق عبر الإنترنت أو في الشارع يمكننا أن ننتج كل شيء نريده أو نحتاجه في المنزل |
Müvekkilinin oğlu için üzgünüm ama mahkeme kararı çok açık yapabileceğim başka bir şey yok. | Open Subtitles | لدي عمل أقوم به. الآن, أنا آسفة لابن موكلتك, ولكن المحكمة كانت واضحة جدا, |
Benim ülkem güvenliğini askeri işbirlik yoluyla koruyor, bu çok açık. | TED | ودولتنا تعتمد على امنها من خلال التحالفات العسكرية ,هذا واضح |
Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? | Open Subtitles | روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟ |
Bu metafor çok açık. Kendi topluluğunuzdan haçları bu muhteşem hiristiyanlık ve kolombiya öncesi fikirlerin birleşimine getirirsiniz. | TED | المجاز واضح جداً. تأتي بالصلبان من مجتمعك في هذا المزيج الرائع من المسيحية وأفكار ما قبل كولومبوس |
Eğer onunla yattığımı soruyorsan cevabın "evet" olduğu çok açık. | Open Subtitles | إذا كنتِ تسألين إذا نمنا سويةً فالإجابة نعم بكل وضوح |
Dünya'nin tayfına bakarsanız, bu çok açık bir işaret. | TED | بإمكانك رؤية طيف الأرض, هاهو الطيف المشع للأرض, وهو مؤشر واضح للغاية. |
Evet. biliyorsun temizlikçi kılığında Bir casus olduğum çok açık. | Open Subtitles | حسناً، من الواضح أنني متنكر في شخصية بواب |
Kanımca bu devasa problemin çözümlerinde başlarda olduğumuz çok açık. | TED | اذا اعتقد انه من الواضح انه يوجد لدينا بداية حل لهذه المشكلة الهائلة |
Buradaki varlıkların bizi istemedikleri çok açık. | Open Subtitles | إنه من الواضح جدا أن هذه الأحياء لا تريد أن نعيش هنا |
İşte şimdi duygularını çok açık bir şekilde ifade ettin. | Open Subtitles | حسناً، لقد جعلت مشاعرك الحقيقية واضحة تماماً |
Bugün buradayım, çünkü bunun bedeli çok açık. | TED | لذلك أنا هنا اليوم لأن التكاليف واضحة للغاية. |
Tutanaklarda hayatınızı erkeklerin dokunmasıyla kazandığınız çok açık bir şekilde kaydedilmiş. | Open Subtitles | في السجلات يذكر تماما بوضوح بأنك جعلت معيشتك من لمس الرجال |