birçok sebep bulunuyor. Sosyal bilimciler, vücut dilimizin veya başkalarının vücut dillerinin kişinin yargı mekanizmasındaki etkilerini incelemek için çok zaman harcadılar. | TED | صحيحة للنظر الى ذلك ، لذا قضى علماء الاجتماع الكثير من الوقت يفحصون تأثير لغة جسدنا أو لغة جسد الاخرين على أحكامنا |
Yatırımcılar bulduk işi kurmak ve kadınları eğitmek için çok zaman harcadık. | TED | حصلنا على مستثمرين، وأمضينا الكثير من الوقت في بناء العمل وتدريب النساء. |
Gerçi aradan çok zaman geçti. Otobüsün icat edilmesini beklerdim. | Open Subtitles | منذ زمن طويل ومع ذلك انا أذكر انتظار اختراع الحافلة |
çok zaman önce değildi, özür dilememi istedin ama hiç dilemedim. | Open Subtitles | منذ فترة طويلة وأنت أردت أن أعتذر لك وأنا لم أفعل |
Uçmanın zevkli olacağına karar verdiğimiz çok zaman önceleriydi Onun nasıl yapıldığını öğrenmek ancak 1903 lerde gerçekleşti. | TED | فمنذ زمن بعيد جدّاً كنّا نحلم بالطّيران ولم نتمكّن من ذلك حتّى عام 1903 |
Sizin pozisyonunuzdaki bir adam için çok zaman alıyor olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن ذلك يستهلك الكثير من الوقت لرجلٍ بمنصبك |
Sen ve Adam birlikte çok zaman geçiriyorsunuz biliyorum ama.... | Open Subtitles | أعلم بأنه أنتي وأدم تقضون الكثير من الوقت معاً ولكن |
Yani, annesi ve ben, onun eğitimine çok zaman ayırdık. | Open Subtitles | أعني أمه وانا أمضينا الكثير من الوقت من أجل تعليمه |
Scranton'da çok zaman geçirdim ama tek bir kâğıt bile satamadım. | Open Subtitles | قضيتُ الكثير من الوقت في سكرانتون لكنّي لم أبع أي ورق |
Sen ve teyzem küçükken birlikte çok zaman geçirir miydiniz? | Open Subtitles | عندما كنتِ وخالتي صغاراً، هل قضيتم الكثير من الوقت سويةً؟ |
Eğer casus iseniz, insanların gizledikleri şeyleri bulmak için çok zaman harcarsınız. | Open Subtitles | عندما تكون جاسوسا فإنك تقضي الكثير من الوقت بحثا في مخابئ الآخرين |
Bir keresinde babam, şaka olarak, çok zaman önceydi bu, | Open Subtitles | قالها أبي مرة كـ طرفة، وقد كانت منذ زمن طويل. |
Ve sanırım o gece çok ağladım neyse, çok zaman oldu. | Open Subtitles | وأعتقد أنّني بكيت بشدّة حسناً، على أيّة حال، مرّ زمن طويل |
Bunu yıllar önce yazmıştım, Başkan'la tanışmadan çok zaman önce. | Open Subtitles | كتبتُ ذلك قبل سنوات قبل فترة طويلة من لقائي بالرئيس |
Pekala, üstünden çok zaman geçmiş olabilir... ama inan bana tatlım, bir zamanlar kimse annenin eline su dökemezdi. | Open Subtitles | من الممكن أن ذلك من زمن بعيد ولكن صدقيني يا عزيزتي كانت أمك تعلم ماذا يعني البريق |
Pek çok zaman geçti, belki gitmiştir. | Open Subtitles | لقد مر وقت كثير على رحيلك ربما يكون قد رحل عن الباخرة أيضاً |
Scott ile çok zaman geçirdiğim için Lisa'yı ihmal ettim sanki. | Open Subtitles | أعلم.. لكني أشعر أني أهملت ليزا لقضائي وقتا كثيرا مع سكوت |
Kyle'la burada olup olmamasını umursayamayacak kadar çok zaman geçirmiş olmak beni düşündürüyor. | Open Subtitles | إنني خائفة لأني قضيتُ وقتاً كثيراً و أنا لا أهتم لوجود كايل هنا |
Yo, gerek yok. Bunların hepsine bakmak çok zaman alır. | Open Subtitles | كلّا , ليسَ هُنالِكَ داعٍ , سيتطلّبُ وقتًا طويلاً لكي ألقي نظرة على كلّ ذلك. |
İyi görünmek için çok zaman efor ve para harcarız. | Open Subtitles | نقضى معظم الوقت, الطاقه والمال فى السعى لنبدو بأحسن أحوالنا |
Nasıl öğrenme alanına daha çok zaman ayırabiliriz? | TED | اذا كيف يمكننا امضاء وقت أكثر في التعلم؟ |
Tanrım, insan böyle zamanlarda sadece sevdiklerini ve onlarla ne kadar çok zaman geçirmek istediğini düşünüyor | Open Subtitles | يا رجل في مواقف كهذه أنت فقط .. كل يمكنك التفكر به هو الذين تحبهم و تتمنى لو قضيت وقتاً أطول معهم |
Onu son gördüğümden beri çok zaman geçti. | Open Subtitles | تعلم لقد مرَّ وقتٌ طويل منذ أخر مرة رأيتها فيها |
Ne çok zaman oldu. Sanki hep bu trendeymişiz gibi. | Open Subtitles | مر وقت طويل يبدو إننا سننتظر للأبد داخل هذا القطار |
JK: Seninle çok zaman vakit geçirmedim, ama biliyorum ki yine de beni seviyorsun, ve muhtemelen hala benim için dua ediyorsundur ve beni düşünüyorsundur. | TED | لم أقضي وقتاً طويلاً معك و لكنني أعلم أنك مازلت تحبينني و ربما مازلت تدعين لي و تفكرين بي |
Beni tedavi edişinizden bu yana çok zaman geçti. | Open Subtitles | مرّ زمنٌ طويل منذ أن عالجتني |