| Bu heyecanın, eğlenceyle değil, ödülle ilgisi var. | Open Subtitles | هذا الحماس ليس حول مرح البيسبول، انه ليس حول الجائزة. |
| Bu heyecanın, eğlenceyle değil, ödülle ilgisi var. | Open Subtitles | هذا الحماس ليس حول مرح البيسبول، انه ليس حول الجائزة. |
| Sen elinde ödülle burada dikilirken, Will bu kirli itibar için anlaşma yapıyor. | Open Subtitles | سيضرب الصفقة ومع ذلك كنت واحدة مع الجائزة |
| En iyi satışçını 1000$'lık bir ödülle mükafatlandırabilirsin. | Open Subtitles | بنهاية الشهر يمكنك مكافأة أكبر موظفيك بجائزة بقيمة ألف دولار |
| Ayrıca sadakatinizi kazanmaya çalışacağım, o yüzden niye güne bir ödülle başlamıyoruz? | Open Subtitles | أيضاً،لست معراضة على شراء المودّة لذا لماذا لا نبدأ هذا اليوم بجائزة ؟ |
| Başına senin gibi yardıma ihtiyacı olan adamlarla çalışarak aldığı bir ödülle vurdun.. | Open Subtitles | أنت حطمت رأسها بالجائزة التي فازت بها للعمل مع رجال مثلك، تحاول مساعدتهم |
| Bizimki gibi bir aile böylesine bir ödülle yaşayabilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لعائلة كعائلتنا أن تنجوا بهذه الجائزة ؟ |
| Senin cesedinle ve onun bana vereceği ödülle. | Open Subtitles | وساخذك كضحية وايا ما كانت الجائزة التى سيعطيها لى |
| Oh. Şey, muhtemelen ödülle ilgisi yoktur. | Open Subtitles | ولكنكى لم تكونى حزينة بسبب الجائزة |
| O ödülle ne yapman gerektiğini biliyorum, Jenna. | Open Subtitles | أعلم ما عليك فعله بتلك الجائزة جينا. |
| Bunu ödülle alakası yok. | Open Subtitles | هذا ليس بسبب الجائزة |
| Ben 5 bin dolarlık ödülle daha çok ilgileniyorum | Open Subtitles | أنا مهتم أكثر بجائزة 5000 دولار المالية يقال أنه بإمكانك الفوز |
| O yüzden niye güne bir ödülle başlamıyoruz? | Open Subtitles | اذا لما فقط لا ننهي اليوم بجائزة ؟ |