"ödüller" - Translation from Turkish to Arabic

    • جوائز
        
    • المكافآت
        
    • الجائزة
        
    • الجوائز
        
    • مكافآت
        
    • وجوائز
        
    • المكافأت
        
    • المكافاَت
        
    • بالجوائز
        
    • والجوائز
        
    En çok kilo kaybeden gruba ödüller veriyoruz. TED المجموعة التي تخسر أكثر وزن، نعطيها جوائز
    Pedometre kayıtlarına göre en çok yürüyen gruplara ödüller veriyoruz. Bunu sürekli olarak yapıyoruz. TED المجموعة التي تسجل المسافة الممشاة الأكثر بواسطة عداد الخطى، نعطيها جوائز. نفعل ذلك باستمرار
    Demek istediğim, bu kapaklar tüm dünyada görüldü, ödüller kazanmaya başladı ve insanlar onları tanıyordu. TED وأعني بأن هذه الأغلفة ظهرت في جميع أرجاء العالم وبدأت تحصل على جوائز وعرفها الناس
    ödüller, tam da doğaları gereği, dikkatimizi odaklamamızı ve zihnimizi yoğunlaştırmamızı sağlar. Bu yüzden pek çok durumda işe yararlar. TED المكافآت بطبيعتها تركز التفكير وتحدد مجال التركيز ولذلك فهي تنجح في الكثير من الحالات.
    Indio'nun başına konan ödülü sen al, çetenin geri kalanına verilen ödüller benim olsun. Open Subtitles تستطيع الحصول على الجائزة عن اينديو و سآخذ الجائزة عن باقي العصابة
    20 yaşındayken bazı ödüller kazandın ve bir roman yayınladın. Open Subtitles عندما كنتِ في العشـرين، حصلتِ على بعض الجوائز ونشرتِ رواية.
    Fazla savunmacı olmadıklarından ve büyük ödüller için kumar oynamadıklarından risk almada iyi olabilirlerdi. TED استطاعوا أن يكونوا مجازفين جيدين، لأنهم لم يكونوا مدافعين أيضًا ولم يُقامروا للحصول على مكافآت كبيرة.
    Bir takım oluştur, aç dünyaya, ödüller ver vb. TED بناء فريق، بدأ العمل، تقديم جوائز وما إلى ذلك.
    Bir tarafta aldıkları ödüller, diğer tarafta paralı askerler. Open Subtitles يحصلون على جوائز القبض على المطلوبين من جهة ويعينون عمالاً من جهة أخرى
    Batının seçkin üniversitelerinden ödüller kazandı ve profesörlük teklifleri aldı ama hepsini geri çevirdi. Open Subtitles فقد تلقى جوائز وعروضاً ليكون أستاذاً جامعياً من جامعات عريقة في الغرب لكنه ردّهم خائبين جميعاً.
    Biliyorum, riskleri alırsam, büyük ödüller elde edeceğimi söyledin. Open Subtitles أعلم أنكِ أخبرتني بأن الأخطار تجلب جوائز مغريه ها أنا أواجه مشكلة صغيره
    Kadife yastıklarda oturuyor olursun, gökten yağmışçasına servet ve ödüller. Open Subtitles ، سوف تجلسون على الوسائد المخملية وابلٌ من الثروات ، و جوائز
    Aslına bakarsan o kadar kusursuzdu ki ödüller, büyük ödüller kazanabilirdi. Open Subtitles .. بلفي الواقع,منالتجاربالتيتحصدالجوائز . جوائز كبيرة
    Ve onlara gösterecekleri performans için üç seviyede ödüller teklif ettiler. Küçük ödül, orta ödül ve büyük ödül. TED وقدموا لهم مقابل اشتراكهم ثلاث درجات من المكافآت. مكافأة صغيرة، مكافأة متوسطة، مكافأة كبيرة.
    Ve bence tüm bunların nasıl olduğu hakkında fikir yürütmenin en ilginç yolu, ödüller açısından bakmaktır. TED و أعتقد أن الطريقة الأكثر للإهتمام للتفكير حول الكيفية التي تجري بها الأمور هي عبر لغة المكافآت.
    Çok zorlu mücadeleler ve güçlükle kazanılan ödüller. Open Subtitles التحديات الشديدة. والحصول على المكافآت بشق الأنفس.
    Sıradaki ödüller Olağanüstü Bilimsel Başarı Ödülleri. Open Subtitles الجائزة القادمة الوسام الأستثنائى للإنجــاز العلمـــى
    Evet, kutudaki küçük plastik ödüller. Evet. Open Subtitles صحيح، بسبب الجائزة البلاستيكية الصغيرة التي يربحونها في العبوة
    Sırf ben kendimi kötü hissetmeyeyim diye saklanmış ömürlük ödüller. Open Subtitles عمر من الجوائز موضوعه بعيدآ فقط حتى لا أشعرُ بالسوء
    Risk almaya istekli, senin yeteneklerine sahip bir adam için sonsuz ödüller var. Open Subtitles أمثالك ممن يقومون بالمخاطر تنتظرهم مكافآت ضخمه
    Ve doğru yanıt verirsen bu nefis armağan ve ödüller senin olabilir. Open Subtitles وكل هذه الهدايا الرائعة وجوائز يمكن أن تكون لك إذا تعرف الجواب الصحيح على هذا السؤال:
    Müziği belli kalitede dikkat gerektirir. Ama ödüller, de çaba gerektirir. Open Subtitles موسيقاه تتطلب نوعية معينة من التطبيق، لكن المكافأت تؤيد الجهد المبذول.
    Dağdaki beş elementi bulmak için ödüller balıkçıları durdurmayı deniyor. Open Subtitles صائدوا المكافاَت يحاولون إيقافك من بلوغ جبل العناصر الخمسة
    ödüller kazanıyordum. Kendi dairemde yaşıyordum. TED كنت أفوز بالجوائز. كنت أعيش في شقتي التي أملكها.
    Çekici mallarla doldurulmuş, inanılmaz ve heyacan verici ödüller... Open Subtitles المليء بالسلع المدهشة والجوائز المثيرة والشيقة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more