"ödün" - Translation from Turkish to Arabic

    • المساومة
        
    • تنازلات
        
    • تنازل
        
    • لأّنكِ
        
    • حلاً وسط
        
    • تساومي
        
    • تضحيات
        
    • ساوم
        
    • اساوم
        
    • التنازلات
        
    Koşullar çok zor, ama AMBE'nin ise yaramış prensiplerinden ödün vermemiz söz konusu olamaz. TED الشروط صعبة و لكننا لا نستطيع المساومة على هذه المبادئ التي أنجحت آيمز
    Biliyor musun, ödün vermekten bıktım? Open Subtitles كلا ، أتعرف ماذا ؟ أنا متعبة جداً من المساومة
    Birinin hayatı için yalvarmaktansa prensiplerden ödün vermek hata olur. Open Subtitles من الخطأ أن التسول لحياة واحدة ولكن لتقديم تنازلات بشأن المبادئ
    ödün falan istemiyorum. Open Subtitles حتى تتمكن من الحصول على تنازلات من لاتحاد...
    Bu verdiğim bir ödün ve bir daha asla vermeyeceğim. Open Subtitles إنه تنازل و الذي لن أكرره مرة أخرى
    Ve farkettim ki eğer bu kadehi içersen elbisenin yatak odamın zemininde ve külodun benim, koleksiyonumda bitiverecek diye ödün bokuna karışıyor. Open Subtitles وأستطيعُ أن أعرف بأنّكِ ستكونين ... خائِفة لأّنكِ إذا تناولتِ كأس الخمر فسوف ينتهي ذلك اللّباس على أرضيّة غُرفتي. وبملابسك الدّاخليّة مع مجموعتي
    Jessica ödün istiyorsa, bir arabulucu tutsun, gladyatör değil. Open Subtitles لو أرادت (جيسيكا) حلاً وسط عليها تعيين وسيط ليس مقاتل
    Benim yaptığım gibi hayatta kendinden ödün vermezdin. Open Subtitles لم تساومي نفسك أبداً بالطريقة التي فعلتها.
    Bir kız evlat, kız kardeş yâda bir eş olarak daha fazla ödün olmayacaktı. Open Subtitles لا تضحيات أكثر في كلّ خطوة كبنت، كأخت، بينما زوجة
    Doğru olanı yapmak yerine dürüstlüğünden ödün vermeyi. Open Subtitles ساوم نزاهته عوض فعل الأمر الصحيح
    Bir Psikiyatrist olarak ödün verdiğimi hissediyorum. Open Subtitles فانا اخشى اني اساوم على نزاهتي
    Beni alttan alttan fikirlerimden ödün verdirmeye çalışıyordu. Open Subtitles لقد كانت تجبرني شيئًا فشيئًا لتقديم التنازلات.
    Artık ödün veremeyeceğim bir noktaya geliyorum. Open Subtitles كل ما في الأمر, أقصد.. انه سأصل إلى مرحلة, لا يمكنني المساومة فيها بعد ذلك
    Öyle, evet. Benim hayalim olduğu halde, neden ben ödün veriyorum, anlamadım. Open Subtitles لا أدري لمَ المساومة لو كان خيالي ، لأنه في تخيلي
    Popomun da nereye oturacağından ödün mü vermesi gerekiyor? Open Subtitles هي على مؤخرتي حقاً المساومة على ما تجلس عليه؟
    Lois bir şeylerden ödün vermem gerektiğini sanmıyorum... Open Subtitles لا اعتقد أن يجب علي تقديم تنازلات
    Dış Siyaset Komitesi'ndeki solcuların Grönland'a ödün vermeniz için sizi sıkıştırmalarına izin vermeyin. Open Subtitles بعد قليل، ستجتمع لجنة الشؤون الخارجية لاتسمح لليسار بالضغط عليك ...باعطاء تنازلات ل غرينلاند
    Başbakan her cephede ödün verdi. Open Subtitles لقد تنازل المستشار على كل شيء.
    Ve farkettim ki eğer bu kadehi içersen elbisenin yatak odamın zemininde ve külodun benim, koleksiyonumda bitiverecek diye ödün bokuna karışıyor. Open Subtitles وأستطيعُ أن أعرف بأنّكِ ستكونين ... خائِفة لأّنكِ إذا تناولتِ كأس الخمر فسوف ينتهي ذلك اللّباس على أرضيّة غُرفتي. وبملابسك الدّاخليّة مع مجموعتي
    Jessica ödün istiyorsa, bir arabulucu tutsun, gladyatör değil. Open Subtitles لو أرادت (جيسيكا) حلاً وسط عليها تعيين وسيط ليس مقاتل
    Bir şeylerden ödün vermen gerek. Kaybedecek neyin var? Open Subtitles عليك ان تساومي على شيئا ما ما الذي ستخسرينه
    Bir kız evlat, kız kardeş, ya da bir eş olarak daha fazla ödün olmayacak. Open Subtitles لا تضحيات أكثر في كلّ خطوة كبنت، كأخت، بينما زوجة
    Ama gerektiğinde de onlardan ödün verdi. Open Subtitles لكنه ساوم عندما إضطر لذلك.
    Senin için zaten kendimden ödün verdim. Open Subtitles كيف اساوم نفسي بك بالفعل
    Onu yola getirmek için biraz ödün vermem gerekti. Open Subtitles كان علي أن أتأكد من التنازلات قبل زفافي منها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more