"ölmüyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يحتضر
        
    • تحتضر
        
    • لا يموت
        
    • لا يموتون
        
    • لن يموت
        
    • يمتْ
        
    • لاتموت
        
    • التكنلوجيا لا تموت
        
    - Artık ölmüyor. Patlamış mısır diyeti yaptığını öğrendik. Open Subtitles لم يعد يحتضر بعد الآن اكتشفنا أنّه كان يتبع حمية الفيشار
    Sadece işini kaybetti. ölmüyor ki. Yeni bir iş araması lazım. Open Subtitles إنّه لا يحتضر ، لقد فقد عمله ، عليه العثور على آخر
    - Bahse varım ölüyordur. - ölmüyor. Sadece felç oldu. Open Subtitles أراهن بأنها تحتضر إنها لا تحتضر , إنها مشلولة فحسب
    Çiçek hastalığı değil, kız ölmüyor ve bu da bizim vakamız değil. Open Subtitles ليس الجُدَري وهي لا تحتضر وهي ليست حالتنا
    Bu beyin ölümüne sebep oluyor, ama vücut hemen ölmüyor. Open Subtitles قد يجعل الشخص ميتاَ دماغياَ لكن لا يموت فوراَ
    Sıkıntınızı anlıyorum ama bu insanlar boş yere ölmüyor. Open Subtitles أفهم ضيقك، لكن هؤلاء الرجال لا يموتون بشكل لا شعور
    Merak etmeyin Bu hikayede kimse ölmüyor Open Subtitles لا تقلقوا لن يموت أحد في هذه الرواية
    Üç savaş, hiç asker ölmüyor, ama savaş bitip askerler eve dödüğünde kasabadaki beş çocuğa bir şeyler oluyor. Open Subtitles في ثلاثة حروبٍ .. لمْ يمتْ جندي ولكن حينما تنتهي الحروب و يعود الجنود
    Hanımefendi, kocanız ölmüyor. Open Subtitles سيدتي، زوجك لا يحتضر
    ölmüyor değil mi? Open Subtitles إنه لا يحتضر, أليس كذلك؟
    Yani Melman ölmüyor! - Melman ölmüyor! Open Subtitles إذاً (ميلمان) لا يحتضر (ميلمان) لا يحتضر
    Hayatımdaki tek A'yı almak üzereyim ve Pierce ölmüyor bile. Open Subtitles أنا على وشك أن أحصل على درجة "أي" الوحيدة في حياتي، و (بيرس) لا يحتضر حتى.
    Amcam ölüyordu ama artık ölmüyor. Open Subtitles كان عمي يحتضر والآن لا
    Hayatını kurtaramazsın, çünkü ölmüyor. Open Subtitles لا تستطيع إنقاذ حياتها لأنها لا تحتضر
    "Hayır, annen ölmüyor." ya da "Evet, annen ölüyor.", sonra da filmi izlemeye döneriz. Open Subtitles "لا، أمك لا تحتضر" "أو "نعم، أمك تحتضر و بعد ذلك يمكننا أن نعود لمشاهدة الفلم
    Ayrıca bilinsin ki, artık ölmüyor. Open Subtitles و فقط لمعلوماتك هي لا تحتضر بعد الان
    Artık ölmüyor. Open Subtitles حسنا، إنها لا تحتضر
    Bu olduğu zaman, her şeyiniz ölmüyor. Open Subtitles عندما يحدث هذا الأمر ، لا يموت جسدكم كله
    Onu her yıl yakıyorsunuz çünkü o hiçbir şekilde ölmüyor. Open Subtitles أنتم تحرقونه كل سنه... لأنه لا يموت أبداً
    - Giles, bu adamlar ölmüyor. - Başım biraz kalabalık. Open Subtitles جايلز، هؤلاء الرجال، إنهم لا يموتون فى الحقيقة أنا مشغول قليلا
    Duvarın dışındaki hastalar ölmüyor. Sebebini bulmamız lazım. Open Subtitles إذا كان الفطريون خارج المبنى لا يموتون فعلينا أن نكتشف السبب
    Hayır. Kimse ölmüyor Noel Baba. Benim nöbetimde olmaz. Open Subtitles لا ، لن يموت أحداً كلوز ، ليس فى ورديتى
    Üç savaş, hiç asker ölmüyor, ama savaş bitip askerler eve döndüğünde, kasabadaki beş gence bir şeyler oluyor. Open Subtitles ثلاثة حروب .. لمْ يمتْ جندي و لكن حينما تنتهي الحروب ... و يعود الجنود للديار
    Görünüşe göre bazı efsaneler asla ölmüyor. Open Subtitles بعض الخرافات، لاتموت أبداً على مايبدو
    Ve görünen o ki, teknolojiler aslında ölmüyor. TED وقد وضح أنه في الحقيقة، التكنلوجيا لا تموت.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more