| Öyle demek istemedim. Yani, genel olarak diyorum. | Open Subtitles | لم أعني ذلك بتلك الطريقه أعني الكذب بشكل عام |
| Öyle demek istemediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف بأنني لم أكن أعني ذلك |
| - Öyle demek isteme... - Ne demek istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا لم أكن أقصد ذلك أعلم ما الذي كنت تقصده |
| İkramiyeni gördüğünde Öyle demek istemediğimi anlayacaksın. | Open Subtitles | حين ترى العلاوة ستعرف أننى لم أكن أقصد ذلك |
| Öyle demek istememiştim, sadece bana ait birkaç şeyi geri getirmek için aramış. Hepsi bu. | Open Subtitles | لم أقصد هذا, انها تحاول فقط إعادة علاقتنا هذا كل شىء |
| Hayatımı mahvettin demek isterken Öyle demek istememiştim. | Open Subtitles | ممم لم اقصد ذلك عندما قلت لك أنك تخربين حياتي |
| Öyle demek istemedim! Ben bir şey söylemedim! | Open Subtitles | اسمعوني لم أكن أعني هذا لا , لم اقل شيئا على الأطلاق لا |
| Özür dilerim, ne demek istediğimi biliyorsun. Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | آسفة، تعرفين ماقصدته، لم أكن أعني ذلك |
| Özür dilerim. Öyle demek istememiştim. Arkadaşınız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | آسفةـ لم أعني ذلك أعرف أنها صديقتكم |
| Öyle demek istemedim. Tekrar deneyebilir miyiz? | Open Subtitles | لم أعني ذلك ، هل يمكننا البدء مرة أخرى |
| Çok üzgünüm. Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | انا في غاية الأسف لم أكن أعني ذلك |
| Saçmalama. Öyle demek istemedim. Bir süredir birlikte takılmadık. | Open Subtitles | لا تمزحى لم أقصد ذلك لكننا لم نخرج منذ وقت طويل |
| - Kirli genlerim için üzgünüm. - Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | ـ آسفة أنني لوثت الجين السائد ـ أنا لم أقصد ذلك |
| Ve o... "iyi insanlar" ile ilgili söylediğim şey Öyle demek istememiştim. | Open Subtitles | ذلك.. ذلك الشيء عن الناس الجيدون و أنا لم أقصد ذلك |
| Öyle demek istemedim. Sadece iş bulduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أقصد هذا بسؤالي ، أنا لم أكن أعلم أنّ لديكَ وظيفة ، فحسب. |
| Hayır, sen-- Sen söylediğimi yanlış anladın, ben Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | الآن هذا ، أنت فهمتي كلامي بالشكل الخاطئ ، لم أقصد هذا |
| Syreeta, seninle öyle konuştuğum için özür dilerim. Öyle demek istememiştim. | Open Subtitles | (سيريتا) أنا آسف إني قلت ذلك الكلام، أنا لم اقصد ذلك |
| Aslında bu bir iltifat olabilir, iltifat olarak aldıysan, Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | و لكن يمكن اعتبار هذا مجاملة و في هذه الحالة، لا أعني هذا |
| Öyle demek istemedi... | Open Subtitles | كلا انها لا تعني ذلك انها مرتبكة قليلاً فحسب |
| Eğer gerçekten Öyle demek istemediysen, buna önsevişme deme. | Open Subtitles | لا تسمي ذلك مداعبة، إنّ لم تكن تقصد ذلك. |
| Ona zarar vermeyin. Öyle demek istemedi. Abim arada sırada böyle aptallaşır. | Open Subtitles | كلا, لا تؤذوه فهو لم يعني ذلك إن أخي غبي في بعض الأحيان. |
| Dalga geçiyor. Öyle demek istemedi. Sende adresi var mı? | Open Subtitles | لا ليس كذلك ، كان يمازحك هو لم يقصد ذلك هل لديك العنوان ؟ |
| Ve bende sana kötü bir üvey kardeş olduğunu söylediğim için özür dilerim Öyle demek istememiştim. | Open Subtitles | ..واسمع وانا اسف انني قلت عنك انك اخ سئ انا لم اعني ذلك |
| - Özür dilerim. Aslında Öyle demek istememiştim. Yine saçma kitabım hakkında konuşup duruyorum. | Open Subtitles | اسفة يا عزيزتى ,لم اقصد هذا المعنى , ها انا استمر فى كتابى السخيف |
| Kusura bakmayın, Başmüfettiş, Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | المعذرة يا رئيس المفتشين أنا لم أقل ذلك |
| Özür dilerim, Öyle demek istemedim bebeğim. | Open Subtitles | أَنا آسف ، أنا لم أعنِ ذلك ، يا عزيزتي |
| Simran, Öyle demek istemediğini biliyorum. | Open Subtitles | سيمران , أنا اعرف أنك لم تكوني تقصدين ذلك |
| Üzgünüm, Öyle demek istemedim. | Open Subtitles | أنا آسفة. لم أعنِ أن تفهمه بهذه الطريقة. |