Rüyamda, The Three Stooges'dan ikisi beni üzümle beslediyordu. | Open Subtitles | و بعدها، في الحلم ، مهرجان من الثلاثة أطعموني العنب |
Lütfen savcıya elimde o üzümle gitmemi istemeyin benden. | Open Subtitles | أرجوك لا تطلب مني الذهاب للمدعي العام حاملا هذا العنب فقط |
Gerçekten o tekneye binmek ve şampanyamı yudumlarken, bikini giymiş bir kaç hayırseveri üzümle beslemek istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظنين أنّني حقـًا أريد أن أذهب في مركب أرتشف الشمبانيا وأطعم العنب لفتاة ترتدي البيكيني ؟ |
Seni uyardım, üzümü üzümle karıştıramazsın. | Open Subtitles | لقد حذرتك ألّا تخلط الحبوب مع العنب. |
O kadar üzümle doldular ki... onları bir kupaya sıktım ve Firavun'a sundum. | Open Subtitles | لقد أصبحوا مثقلين جدا ً بالعنب لدرجة انني عصرتهم في كأس و قدمته الي فرعون |
Bal ve üzümle doldurmayın, anladınız mı? | Open Subtitles | نعم.. لاتملأها بالعنب والبطيخ هل سمعتني؟ |
Şarap... ...ayrıca üzümle de yapılır. | Open Subtitles | ...ان النبيذ " " يُمكن عمله أيضاً من العنب... |
Beni üzümle besle, kadın. | Open Subtitles | قومى باطعامى العنب يا امرأه |
üzümle birlikte yutmak ister misin? | Open Subtitles | هل ستتمرننين مع العنب |