Sunumlar heyecan verici ve gelecek vaat ediciydi; üzerinde çalıştıkları çoklu reaktörler var. | TED | كانت كل عروضهم مثيرة للغاية وواعدة جدًا؛ لديهم العديد من المفاعلات التي يعملون عليها. |
Grant ölüyor ve üzerinde çalıştıkları tüm dosyalar mahkemeye saçılıyor. | Open Subtitles | قرانت يموت,القضايا التي يعملون عليها ترمى خارج المحكمة |
Ben de gidip, Rachel Beck'in kaybolduğu dönemde üzerinde çalıştıkları projelerin listesini aldım. | Open Subtitles | لذا ذهبت واحضرت قائمة بكل المنتجات التي كانوا يعملون عليها في الوقت التي اختفت فيه رايتشل بيك |
Ordu için üzerinde çalıştıkları ancak kullanılması çok tehlikeli bir madde. | Open Subtitles | كان عاملاً كيميائيّاً يعملون عليه للجيش، لكن أُعتبر استخدامه خَطِراً للغاية. |
Bak, bu üzerinde çalıştıkları uzun soluklu bir proje aşağı yukarı bir buçuk yıldır neticede annem kendi hayatına devam etmeye karar verdi. | Open Subtitles | أنظر، إنه نوع من المشاريع الطويلة المدى إنهم يعملون عليه لمثل عام وربع |
Ve üzerinde çalıştıkları birçok teoremleri kabul etmişler. | Open Subtitles | وتنقيح جميع النظريات المقبولة التي كانوا يعملون عليها |
Bosch ve Edgar'ın üzerinde çalıştıkları bir dava var. | Open Subtitles | بوش وإيدقار لديهم قضية يعملون عليها |
Biliyor musun, Castle, bu güne kadar, hep üzerinde çalıştıkları hukuki bir dava yüzünden öldürüldüklerini üzerinde durdum. | Open Subtitles | أوَتعلم يا (كاسل)، حتّى اليوم كنتُ أضع هذا في النظرية القائلة بأنّهم قتلوا بسبب قضيّة قانونيّة كانوا يعملون عليها |
Hem şu anda gerçekten çok kızgın çünkü Danny'nin kardeşi üzerinde çalıştıkları bir anlaşmayı, mahvetmiş. | Open Subtitles | وهو منزعج حقّاً الآن... لأن أخ (داني)... أفسد الصفقة التي كانوا يعملون عليها. |
üzerinde çalıştıkları şey buydu. İleride olabilecek salgınları önlemenin bir yolu. | Open Subtitles | ذلك ما كانوا يعملون عليه طريقة للحيلولة دون إنتشار المرض |