Annie çalıntı kredi kartı konusunda çok üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تعلم, آني أخبرتني أنك آسف جدا بشأن سرقة بطاقة الإئتمان |
Bana çok üzgün olduğunu söylediler Tanrı esirgesin, nasıl önemli bir maymunu rahatsız ederim? | Open Subtitles | ولكنهم أخبروني أنك منزعج للغاية، وحاش لله أن أزعج القرد المهم. |
Bak, olanlardan dolayı üzgün olduğunu biliyorum... ama hemen tekrar gençlik formülü üzerinde çalışmaya başlayabiliriz-- | Open Subtitles | انظر , أنا أعرف أنك مستاء بشأن ما حدث ولكننا نستطيع العودة للعمل على صيغة الشباب |
Size, Victoria'yı görmeye gittiğini çünkü üzgün olduğunu ama gerçek aşkını bulduğunu ve hayatının geri kalan kısmını onunla geçirmek istediğini | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أخبرك أنه ذاهب ليرى فيكتوريا و أنه آسف فقد وجد حبه الحقيقي |
O zaman ona üzgün olduğunu göster. | Open Subtitles | اذن أريها أنك أسف خذها إلى ريف التل الأزرق |
Yaptığı şey için üzgün olduğunu bilmeni istiyor. | Open Subtitles | المهم، يريد منك أن تعلمي بأنه آسف عما فعل، |
Sadece üzgün olduğunu söyle. | Open Subtitles | فقط أخبريني أنك آسفة |
üzgün olduğunu kanıtlamak istiyorsan bu kağıtları imzalayıp ebeveynlik haklarını devredebilirsin. | Open Subtitles | إذا أردت أن تُثبت أنك آسف فيمكنك أن توقع تلك الأوراق |
Kendini bu beladan kurtar. Gir içeri ve ona üzgün olduğunu söyle. | Open Subtitles | اسمع ، لم لا توفر على نفسك الكثير من المشاكل ، أدخل و قل للفتاة أنك آسف |
Bana üzgün olduğunu ya da beni kaybetmenin hayatını mahvettiğini ve sonra beni kaçırıp Hydra ve seninle beraber burada kilit altında kaldığımı söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقول أنك آسف. أو أن فقداني دمر حياتك ومن ثم تختطفني وتقول أن مصيري |
Byron, üzgün olduğunu biliyorum, ama böylesi çok daha iyi. | Open Subtitles | بايرون أعرف أنك منزعج ولكن الأمور أفضل هكذا |
üzgün olduğunu biliyorum,ama oturup bunları konuşabiliriz. | Open Subtitles | أعرف أنك منزعج لكن دعنا نجلس فقط و نتحدث |
Eğer bunu sırf seni kızdırmak için yapıyorsa o zaman yapabileceğin en kötü şey ona ne kadar üzgün olduğunu göstermektir. | Open Subtitles | إذا كانت تفعل هذا فقط لإغضابي لذا أسوء شيء تفعله أن تبين لها أنك مستاء |
üzgün olduğunu görebiliyorum, lütfen oturup, konuşalım. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى أنك مستاء لكن دعنا نجلس ونتحدث عنها |
Çok üzgün olduğunu ve yolu bulmak için etrafa bakacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه آسف وأنه ذذاهب ليعرف الإتجاهات |
Hadisene ya. üzgün olduğunu söyle, balıklama atlayacaktır. | Open Subtitles | هيا, قل لها أنك أسف وسوف تقفز من الفرحة |
Cliff size yaptığını anlattı ve bunun için üzgün olduğunu, değil mi? | Open Subtitles | لقد أخبرك كليف بأنه فعلها وقد أخبرك بأنه آسف لذلك، صحيح؟ |
- üzgün olduğunu biliyorum. - Üzgünüm. - Senin sorunun ne? | Open Subtitles | أعلم أنك آسفة آسفة- ما مشكلتك؟ |
En azından üzgün olduğunu söylemen gerekmez mi? | Open Subtitles | ألا ينبغي أن تقول بأنك آسف على الأقل؟ |
üzgün olduğunu söylüyor... böylesine sürtük olduğu için. | Open Subtitles | تقول لك أنها آسفة لأنها بدت كعاهرة حقيرة |
üzgün olduğunu biliyorum, her şeyi tekrar yoluna koymanın senin ellerinde olduğunu duymanın seni sevindireceğini de biliyorum. | Open Subtitles | أدري أنّك آسف وأدري أنّك ستسعد كثيرًا بمعرفة أنّ بمقدورك تصحيح الأمور مجددًا. |
Bayan Hill bana biraz üzgün olduğunu söyledi. Sorun ne? | Open Subtitles | الآنسة هيل أخبرتني أنك منزعجة قليلاً ما هي المشكلة ؟ |
Tamam, bu üzgün olduğunu ikinci söyleyişin, ve, iki senden bunu bugüne dek duyduğumdan daha fazla. | Open Subtitles | حسناً هذه مرتان قلتِ فيهما أنّكِ آسفة و تلك مرتان أكثر مما سبق أن سمعتكِ تقوليها أبداً |
Sokakta yaşananlar yüzünden üzgün olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اُنظر، أعلم أنك غاضب لما جرى هناك في الشارع |
Şimdi, üzgün olduğunu biliyorum ama hayat çok güzeldir. | Open Subtitles | الآن أتفهّم أنكِ منزعجة لكن الحياة .. جميلة |
Sadece dön, üzgün olduğunu söyle ve Kaptan İnanılmazı kurtarmalarına yardım et. | Open Subtitles | إذهب وحسب، قل إنك آسف وساعدهم بإنقاذ المدهش |