Kocam Şükran Günü'nde çalışmamdan hoşlanmadı ama o cerrah olmadığı için anlamıyor. | Open Subtitles | زوجي لا يهمه عملي في عيد الشكر لكنهليسجراحاً، لذلك لن يفهم شعوري |
Şükran Günü'nde bu soruyu sormamak için tüm enerjimi harcıyorum. | Open Subtitles | استهلكت طاقتي بأكملها لأتجنب سؤالها هذا السؤال في عيد الشكر |
İlk Şükran Günü'nde nasıl hissetmişlerse o şekilde hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | أشعر بمثل ما يتوجب عليهم الشعور في عيد الشكر الأول |
Annemin Şükran Günü'nde heyecanla söylediği deli işi tüm zırvalıklar. | Open Subtitles | كل الأشياء الغبيه التي ألمحت إليها أمي في عيد الشكر |
ve hepiniz bunu Şükran Günü'nde deneyimliyorsunuz. Büyük, yağlı bir öğün yediğinizde nasıl hissediyorsunuz? | TED | وانتم جميعاً جربتم ذلك في عيد الشكر, عندما تأكل وجبة عالية دهون, بماذا سوف تشعر بعد تناولك إياها؟ |
Çoğu insan kardeşleriyle Şükran Günü'nde, kolejdeki oda arkadaşlarıyla kolej toplantılarında, Joey'le de Burger King'de görüşebiliyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يرون اخواتهم في عيد الشكر ورفقاء سكنهم في لم الشمل وجوي في برجر كنج |
Sadece Şükran Günü'nde değil. Bence bu iyi bir Noel hikayesi olur. | Open Subtitles | ليس في عيد الشكر فقط أظنها قصة جيدة من أجل رأس السنة أيضاً |
Hadi, Şükran Günü'nde yalnız kalamazsın. | Open Subtitles | الأن , هيا. لا يمكن أن تكون وحيداً في عيد الشكر. |
- Hayır, hayır. Şükran Günü'nde çiğ balkabağı ve ördek yiyemezsiniz. | Open Subtitles | لا لا لايمكن أن تأكل بط ويقطين في عيد الشكر |
Görünüşe göre, Şükran Günü'nde sarhoş olup neredeyse ölecek olanlardan hoşlanıyorum. | Open Subtitles | من الواضح أني احب من تكون سكرانة في عيد الشكر |
Hem, Robin ve Ben o "geri dönüşü", geçen Şükran Günü'nde yaşadık zaten, çok geçmedi bile. | Open Subtitles | كما أننا مارسنا الخطيئة في عيد الشكر الماضي ، قبل وقتٍ ليس بالطويل |
Pilgrimlerin ilk Şükran Günü'nde hindi yemediğini biliyor muydunuz? Öyle mi? | Open Subtitles | هل سمعتَ بأنّ المهاجرين لم يأكلوا ديك الحبش في عيد الشكر الأوّل؟ |
Şükran Günü'nde bunu özleyeceğimi hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | اوه انا لن انسى تلك التي كانت في عيد الشكر |
Siz Şükran Günü'nde ortaya çıkan zombilerden daha zeki iki insan olarak... hiçbir şey yapmamaya mı karar verdiniz? | Open Subtitles | أنتم يا رفاق لديكم عقول أكثر من عقول الزومبي في عيد الشكر وخطتكم العبقرية ألا تفعلوا شيئاً؟ |
Sence Şükran Günü'nde burada kalmak eğlenceli olur mu? | Open Subtitles | إذاً أتعتقد أنه من الممتع البقاء هنا في عيد الشكر ؟ |
Bu sene Şükran Günü'nde ailesi onu ziyarete gidecek. | Open Subtitles | هذا العام سيذهب والداها لزيارتها في عيد الشكر |
Noel'de hindi dağıttı. Şükran Günü'nde hindi dağıttı. | Open Subtitles | وزّع طعامًا في عيد الميلاد ووزع طعامًا في عيد الشكر |
Geçen Şükran Günü'nde, bir müşterinize bu fili ve birkaç sigara sattığınızı hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | حسناً , بعيد الشكر الماضي , هل تتذكر زبوناً قام بشراء هذا الفيل و بعض السجائر ؟ |
Şükran Günü'nde evde olmak için sabırsızlanıyorum. Sen gidiyor musun? | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار للعودة للبيت لعيد الشكر هل ستذهب للبيت؟ |
Ve, evet, bir gün buraya taşınmak benim bir parçam ve neden biz bu tartışmayı bir hapishane hücresinde ve Şükran Günü'nde yapıyoruz? | Open Subtitles | و نعم .. هنالك جزء مني يريد ان ينتقل إلى هنا يوم ما و لماذا نجري هذه المناقشة في زنزانه في يوم عيد الشكر ؟ |
Bu Şükran Günü'nde, bağırmak yok, histeri yok, özellikle de büyükbabanız burada değilken. | Open Subtitles | وعيد الشكر هذا، لا صراخ ولا هستيريا وخاصة في ظل غياب جدكما |
Annem bana Şükran Günü'nde senin aradığın numarayı verdi. | Open Subtitles | أمي أعطتني رقم الهاتف الذي اتصلت به ليلة عيد الشكر |
Şükran Günü'nde tanık olduğum kayda değer bir tükürük değişimini. | Open Subtitles | عن تبادل لعاب هامّ شهدتُه في عشاء عيد الشكر |
Şükran Günü'nde bana gelsenize. | Open Subtitles | عليكم أن تأتوا لمنزلي لقضاء عيد الفصح |
Annem ve babam Şükran Günü'nde restorana gideceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | أمي وأبي يقولان أننا سنتناول وليمة عيد الشكر في مطعم |