İnsanlarımın çoğunun bu parmaklıkları tükürdüğüne şaşırmamak gerek, çünkü gerçekleri yutmak zordur. | TED | لا عجب في أن الكثير من قومي ولأن الحقيقة من الصعب إبتلاعها. |
Gecenin bir yarısında kalkıp bir tarih kitabından bir savaşın tarihine bakmanıza şaşırmamak gerek. | TED | لا عجب في أنك تستيقظ في منتصف الليل لتبحث عن تاريخ معركة شهيرة في كتاب عن الحرب. |
Pencereden görünen Ay'ın ezbere bildiğiniz bir aşk şiirinden çıktığını düşünmenize şaşırmamak gerek. | TED | لا عجب في أن القمر في الشباك يبدو وكأنه انسل من قصيدة عاطفية كنت تحفظها عن ظهر قلب. |
Yani kızların gelecekle ilgili kaygılarına şaşırmamak gerek. | TED | إذاً، لا عجب في أن ينتاب الفتيات القلق حيال مستقبلهن. |
Alkolikler toplantısında sinir krizi geçirmene şaşırmamak gerek. Senden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لاعجب أنه كان لديك إنهيار عصبي في إجتماع مدمني الكحول |
İş bulduğun her yere gelecek olmasına şaşırmamak lazım. | Open Subtitles | لا عجب بأنه سينتقل لأي مكان تجدين فيه على عمل |
Çalışma günün gelmesinden korkmana şaşırmamak lazım. | Open Subtitles | لا عجب أنكى تخافى من أسبوع عملك ليس لدى وقت لهذا |
Bu gibi dönemlerde bazılarının Peter Pan ve varolmayan Ülke gibi şeyleri unutmasına şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | لا عجب فى نبذ بعضا الامور الطفولية مثل بيتربان و ارض العجائب |
Buna şaşırmamak gerek. Saate bak! Neredeyse dört saattir buradayız. | Open Subtitles | لا عجب فى ذلك ، انظر للساعة نحن هنا منذ أربع ساعات تقريبا |
Beni ailenle tanıştırmaya hiç getirmemene şaşırmamak lazım. Çok küçük bir evleri var. | Open Subtitles | لا عجب في انك لم تأخذني إلى مقابله عائلتك انهم يملكون بيت صغير جداً |
Seni bu şeyin içinde saklamalarına şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | لم يكُن لدي أدنى فكرة. لا عجب في أنكِ تختبئين في المُخيم. |
Yeni fonumuza gelen talep patlamasına şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | ولا عجب أن هناك العديد من المشتركين الجدد |
Modüllerimizin neden aynı hızda çalışmadığına şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | لا عجب فى ان وحداتنا لا تعمل بنفس السرعه لما فعلت هذا؟ |
Annemin bu denli istemesine şaşırmamak gerek..." | Open Subtitles | لا عجب ان أمي أرادت الأبتعاد بشكل سيء |
Bütün bu yıllar boyunca baş ağrısı çektiğine şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | لا عجب في أنه كان لديكِ صداعاً طوال تلك السنوات ... لأنكِ كنتِ تحاولين |
Onun kutu içinde bir gelin, sipariş etmesine şaşırmamak lazım. | Open Subtitles | لا عجب انه ذهب وطلب خطيبة فى صندوق |
Bayan Elton'la arkadaşlık etmesine pek de şaşırmamak gerekir. | Open Subtitles | لا عجب انها كونت صداقة مع السيدة التون |
Yani, radyoda çalışıyor olmama şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | أقصد بأنه لا عجب بأني أعمل في المحطة |
- Nadir olmalarına şaşırmamak lazım. | Open Subtitles | لاعجب أن نوعه نادر |
Burada hiçbir şeyin yapılmamasına şaşırmamak gerek. | Open Subtitles | لاعجب أن لاشئ ينجز هنا ! |