"şansı yaver" - Translation from Turkish to Arabic

    • محظوظاً
        
    • يحالفه الحظ
        
    • يحالف الحظ
        
    • محظوظة للغاية
        
    • يحالفه الحظّ
        
    • يكون الحظ
        
    Unutma, buna "şansı yaver gidiyor" derler ama şans tasarımın tortusudur. Open Subtitles تذكر أنك قد تكون محظوظاً ولكن الحظ يأتي لمن خطط له
    Anlaşılan dün gece şansı yaver giden tek ben değilmişim. Open Subtitles يبدو أني لست الوحيد الذي أصبحَ محظوظاً ليلة أمس
    Su hataların çoğunu örter. Adamın şansı yaver gitmiş. Open Subtitles تغطي المياه الكثير من الأخطاء، ربّما كان الرجل محظوظاً للغاية.
    İçimdeki çocuğun şansı yaver gidiyor. TED أنه الصبي داخلي الذي يحالفه الحظ مرة ثانية
    Umarım Billy ve Trini'nin Kumanda Merkezinde şansı yaver gitmiştir. Open Subtitles أتمنى أن يحالف الحظ بيلى وترينى فى مركز القيادة
    Jackson, son zamanlarda çok kızgın, Holander'e karşı şansı yaver gitmiyor. Open Subtitles (جاكسون)، الذي أصبح متحمس مؤخرًا لم يحالفه الحظّ بتاتـًا أمام فريق "هولندر"
    -Umarım şansı yaver gider . Open Subtitles -أتمنى أن يكون الحظ معك
    şansı yaver gidip de ölmeyen herkes gelebilir. Yavaş ol bakalım katil. Open Subtitles لأي شخص قد يكون محظوظاً في البقاء على قيد الحياه
    Bu gece herkesin şansı yaver gidiyor. Open Subtitles حَسناً، كُلّ شخص الذي يُصبحُ محظوظاً اللّيلة.
    Belki şansı yaver gitmedi, belki hiçbir şey görmemişti. Open Subtitles قد يكون محظوظاً, و ربما أنه لم يرى شيئاً
    Belki de şansı yaver gider. Belki onu Lompoc'a koyarlar. Open Subtitles ربما يكون محظوظاً ، ويضعونه في مدينة لومباك
    Anthony'nin birkaç maçta şansı yaver gitti ve ben de düşüşteydim. Open Subtitles أنثونى" كان محظوظاً قليلاً وأنا هبط مستواى، هذا كل ما فى الأمر
    Şanslı olduklarını düşündüğümü hatırlıyorum ama Auschwitz'de kimsenin şansı yaver gitmiyordu. Open Subtitles وعاودتُ التفكير أنهم كانوا محظوظين "ولكن لم يكن احد محظوظاً في "أوشفيتز
    Ya da herif ağzını kapadı ama birilerinin şansı yaver gitti. Open Subtitles أو قد تكلم الأحمق و كان شخص ما محظوظاً
    Çünkü bir sonraki sefer, şansı yaver gitmez ve birini öldürebilir. Open Subtitles لأن المرة القادمة، لن يحالفه الحظ سيقتل أحداً
    Seninle olduğu zamanlarda pek şansı yaver gitmedi galiba. Open Subtitles أخمن أنه لم يحالفه الحظ كثيرا حين كنت معه
    Ve Vicky'nin de şansı yaver gitmedi. Open Subtitles و لم يحالف الحظ (فيكي) أيضًا
    Sheldon Cooper'ın şansı yaver gitmez. Open Subtitles (شيلدن كوبر) لا يحالفه الحظّ!
    -Umarım şansı yaver gider . Open Subtitles -أتمنى أن يكون الحظ معك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more