| Kan şekeri düşecek, enerji yetmezliği ve kas zafiyeti görülecek. | Open Subtitles | سينخفض السكر في دمه، و تنخفض الطاقة الموجودة في العضلات |
| Kan şekeri düşecek, enerji yetmezliği ve kas zafiyeti görülecek. | Open Subtitles | سينخفض السكر في دمه، و تنخفض الطاقة الموجودة في العضلات |
| Hemen bir GooGoo al Güney'in en sevilen şekeri, '62'den beri. | Open Subtitles | اجلب لك حلوى قوو قوو الحلوى المفضلة في الجنوب ل62 سنة |
| - Kokladın mı? - Krema şekeri alacağım. - Ne dedin? | Open Subtitles | أنا أريد شراء الحلوى الهلامية لأجل رحلة المونتك نهاية هذا الأسبوع |
| Ama pudra şekeri olmasın, hak etmiyorum. Belki çok az olabilir. | Open Subtitles | لكن بدون بودرة سكر ، لست أستحقها ، ربما القليل منها |
| Dün bana şeker hastası olduğunu söylemişti, kan şekeri donanımı nerede? | Open Subtitles | لقد اخبرتني بالأمس انها مصابة بالسكر,أين معدات السكر الخاصة بها ؟ |
| Bir dahaki sefere beni ara. Esmer şekeri seversin sen. | Open Subtitles | حسناً,في المرة القادمة,إتصل بي تُحب السكر البني في كل شيء |
| En son bana menapoza bağlı düşük kan şekeri teşhisi konuldu. | Open Subtitles | تم تشخيص حالتي مؤخراً بانخفاض السكر في الدم المصاحب لسن اليأس |
| İşi bağlamak için gerçekten de işlenmiş şekeri beslenme biçimimden çıkardım. | Open Subtitles | بالواقع, توقفت عن تناول السكر المكرر من نظامي الغذائي لأتمام الصفقة |
| Ben New York'a sırf filmler yüzünden geldim, mesela Borsa şekeri... | Open Subtitles | لقد جئت إلى نيويورك بسبب .. بعض الافلام مثل جدار السكر |
| 30 gün süresince şekeri bıraktığımda, 31. gün böyleydi. | TED | عندما توقفت عن استخدام السكر لمدة 30 يوما, اليوم 31 بدا هكذا. |
| Bu boktan şekeri almamızın tek amacı onu yemek istemeyeceğimizdi! | Open Subtitles | الهدف الوحيد من شراء تلك الحلوى البشعة هو ألا نأكلها |
| şekeri ve müzikal biletini kabul ettin ama benden hoşlanmıyordun, değil mi? | Open Subtitles | ،أنتِ قبلتي الحلوى و تذاكر الحفلة ولكنكِ، لم تُـحِبّيني، أليس كذلك؟ |
| Bu fiyat biçilmez draje, nane şekeri dediğin şey aslında biyokimya dünyasının bir zaferidir. | Open Subtitles | تلك الحلوى الرخيصة؟ التي تشبهها بلا عناية بالنعناع في حقيقتها تعتبر انتصارا في مجال الكيمياء الحيوية |
| Ailemi korumak zorundayım. Hangi şekeri istediğime karar vermeye çalışırken, silah sesi duydum. | Open Subtitles | كانت لدي مشكلة بأتخاذ القرار أي قطعة حلوى أريد ,ثم سمعت بطلق ناري |
| Zaten rengarenk olan adamın kolunda şekeri kim ister ki? | Open Subtitles | الان من يريد رجل وسيم مع حلوى على ذراعه ؟ |
| Yaşlı adam sırtına güneş losyonu sürdürdü ve sadece akide şekeri verdi. | Open Subtitles | رجل عجوز جعلني أضع واقي الشمس على ظهره وكل ماحصلت عليه حلوى |
| Kandaki asit, hemoglobin proteini ve kan şekeri arasındaki reaksiyonu yavaşlatır. | Open Subtitles | الحمض في الدم يبطء التفاعل بين بروتين الهيموغلوبين و سكر الدم |
| Bu pancar şekeri üretmek için, bu da elektrik ışığı için. | Open Subtitles | هذه من أجل صنع سكر البنجر و هذه من أجل الضوء الكهربي |
| Bunun anlamı sizler hücrelerinizde bir enzime sahipsiniz ve bu, fazladan bir yapı taşı olan kırmızı şekeri daha da bileşik bir yapı inşa etmek için ekler. | TED | هذا يعني أن لديكم إنزيمًا في خلاياكم والذي يضيف وحدة بناء إضافيّة، ذلك السكّر الأحمر، ليبني تركيبًا أكثر تعقيدًا. |
| Basit olarak anlatmak gerekirse, Maki`nin kan şekeri düşük virüs bu yüzden onun vücudunda... | Open Subtitles | ماكي عندها سكّر دمّ منخفض أساسا. الفيروس من المحتمل أنه لم يكن نشيط داخلها |
| Doğrusu, Willy yediği ilk şekeri hatırlıyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة ويلي وانكا تذكر ماذا كانت أول حلوي تناولها |
| Restorana, dükkanımdan yılbaşı şekeri getirdim. | Open Subtitles | أحضرت بعض حلويات عيد الميلاد من متجري إلى المطعم. |
| Amatör roket klübüne yolladım ve dedim ki potasyum perklorit ile şekeri asla karıştırmayın. | TED | يخصصونها لمطلقي الصواريخ الهواة، و وكان مكتوبا هناك ألا تفرط في تسخين خليط فوق كلورات البوتاسيوم والسكر. |
| Sen , küçük bir kız gibi araba bagajına saklanmış kağıtlı şekeri bulabilirsin. | Open Subtitles | أنت ستطيع أنت تشم لفافة سكاكر و تجد فتىً صغير في بئر |
| Ya da şekeri hastası olan veya düşük karbon diyeti yapan bir reklamcıydı. | Open Subtitles | أو مسؤول تنفيذي إعلان الذي يعاني من مرض السكري أو على نظام غذائي منخفض الكربوهيدرات. |
| Tüm şekerli ürünler ve gazlı içeceklerdeki şekeri çıkarabiliriz ve yerine tamamen doğal taze meyve koyabiliriz. | TED | يمكننا ان نلغي السكر من الساحة من كل منتجات الحلويات و الصودا وان نبدلها بهذه الفاكهة الطبيعية النقية |
| Sana şekeri ve kaşığı uzatabilecek kadar yakınım. | Open Subtitles | أنا على وشك إعطائك كيسٌ من السُكّر ومِلعقة |
| Muhtemelen sadece düşük kan şekeri. | Open Subtitles | من المرجح انه فقط انخفاض بسكر الدم |