Bu yaptığın şey için, sana teşekkür edeceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | لا تظن أنها ستشكرك على ما فعلته من أجلها اليوم |
Sonra şuraya oturacağım ve sen beni yaptığım şey için öldüreceksin. | Open Subtitles | وبعد ذلك سوف اجلس هناك وتعدمني على ما قد قمت به |
Her gün yaptığım bir şey için benden para isteyemezler. | Open Subtitles | لا يمكنهم جعلي أدفع لشيء أستخدمه يومياً ، ما التالي؟ |
24 saat önce benim olan bir şey için kredi almamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أ، آخذ قرضاً على شيء كان ملكي مجاناً قبل 24 ساعة؟ |
Hayatımı böyle bir şey için neden tehlikeye attığımı öğrenmek istiyordu. | Open Subtitles | هو يريد أن يعلم لماذا أخاطر بحياتي من أجل شيء كهذا؟ |
Muhtemelen geçen gün yaptığın şey için, sana borçlu olduğumu düşünüyorsun, ha? | Open Subtitles | على الأرجح تظن أنني أدين لك بشيء بسبب ما فعلته ذاك اليوم |
Bak, hiçbir şey için özür dilemen gerekmiyor, tamam mı? | Open Subtitles | إنظري , لا يجب عليكِ الإعتذار لأي شيء , حسناً؟ |
Sanırım orada yaptığınız şey için size teşekkür etmem gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجدر بيّ أن أشكرك على ما فعلته هناك |
Shep, başardığın şey için ve geldiğin için çok teşekkürler. | TED | شيب، شكرًا جزيلًا على ما أنجزته ولحضورك معنا. |
- Her şey için teşekkürler. - Faturaya eklerim. | Open Subtitles | شكرا جزيلا على ما فعلته سأضع كل شىء ضمن فاتورة الحساب |
Yapmadığı bir şey için birinin ömür boyu hapse girmesine izin veremem. | Open Subtitles | لا أريد ان ارى رجلا يقضي بقية حياته بالسجن لشيء لم يفعله |
Sormadığım bir şey için yardım kabul etmek bir şey, ama insanlar bu tür şeyler yüzünden okuldan atılıyor. | Open Subtitles | تقبّل مساعدة لشيء لم أطلبه كان أمراً لوحده لكن الأشخاص يُطردون من الجامعات . لفعلهم هذا النوع من الأمور |
Sen de öldürmedin. Elinde olmayan bir şey için kendini suçlama. Biliyorum. | Open Subtitles | ولا أنت يا بني، لا تلم نفسك على شيء خارج عن سيطرتك |
Tanışmamızdan yıllar evvel yaptığım bir şey için beni cezalandıramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ معاقبتي على شيء فعلته قبل سنوات من إلتقائنا |
Buraya bir şey için geldin, ama ben başka şey duyuyorum. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا من أجل شيء واحد لكني أسمع آخر |
Kadının bacağı zaten mahvolmuş bir de varlığından bile emin olmadığımız bir şey için göğsünü yarıp açmamıza hiç gerek yok. | Open Subtitles | هذه المرأة تم بتر ساقها للتو. وليست في حاجة لأن يتم فتح صدرها من أجل شيء لسنا متأكدين حتى من وجوده. |
Yaptığım şey için onların içinde çürüyeceğim. O zaman ona sahip olabilirsin. | Open Subtitles | ،سأتعفن وأنا مكبّلة بهم بسبب ما اقترفته بينما أنت تحصل عليها هي |
Ve bu yeni yaklaşım yaratıcı bir şekilde yaptığımız her yeni şey için geçerlidir. | TED | وبالتالي هذه المقاربة تبقى صالحة لأي شيء جديد نقوم به بشكل إبداعي. |
Garip bir şey için para teklif eden oldu mu? | Open Subtitles | أي زبائن دعارة جدد عرضوا عليك مالاً لأجل شيء غريب قليلاً؟ |
Sadece ona mektup yazarak bana yaptığın şey için üzgün olduğunu söyle. | Open Subtitles | ،أريدك أن تكتب لها خطاب اعتذار فحسب بشأن ما ارتكبته معى |
İhtiyacı olmayan bir şey için çocuğunun hayatını riske atmak istiyorsun. İhtiyacım var. | Open Subtitles | وأنت على استعداد للمخاطرة بحياته لأجل ما لا يحتاجه بل أحتاج الجراحة |
İyi insanlar doğru olan şey için savaşmak için bir araya geldiler. | Open Subtitles | عندما الرجال جيدة تجمعوا معا للقتال من أجل ما كان على حق. |
Anladığından emin değilim. Gerçek bir şey için değil en azından. | Open Subtitles | أنا لست متأكده أنك كذلك , ليس من أجل شئ حقيقي |
Ama gerçekten, sanki bu para daha iyi bir şey için kullanılabilir. | Open Subtitles | لكن حقاً، إنه يبدو وكأنه يمكن أن يستعمل هذا المال في شيء أفضل. |
Eğer geri dönemezsem, Sobinski ile aranda geçen her şey için seni affediyorum. | Open Subtitles | ان لم أعد... فانني أغفر لكِ عن ما حدث بينكِ و بين سوبينسكي |
Zaten 16 yaşında bir kız hemen hemen aptaldır bu yüzden başkasının yaptığı bir şey için seni suçlayamam. | Open Subtitles | فتاة فى السادسة عشرة عمليا ، انها بلهاء و لهذا لا يمكننى أن ألومك على شئ عمليا كان لشخص آخر |
Bu son 24 saatte çok şey için şükreder oldum. | Open Subtitles | أشعر بالامتنان للكثير من الأشياء خلال الساعات الـ 24 الأخيرة |