| Yardım kuruluşları çoğunlukla kırsal alanlardaki resmi yerleşime odaklanıyordu ve bizim için yapılacak hiçbir şey yoktu. | TED | وتركز المنظمات الإنسانية في الغالب على التسوية الرسمية في المناطق الريفية، في حين لم يكن هناك شيء بالنسبة لنا. |
| Genç bir muhabir olarak, en çarpıcı etkiyi sağlamak için farklı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Çünkü olanları herkes biliyordu, fakat hala bu sistemi bozacak bir şey yoktu. | TED | كمراسل شباب، اعتقدت أنني يجب أن أفعل ذلك بطريقة مختلفة، ليكون لها أقصى قدر من التأثير، حيث أن الجميع كان يعلم بما يحدث، ورغم ذلك لم يكن هناك شيء يردعه. |
| Ama mükemmel erkek diye bir şey yoktu, değil mi? | Open Subtitles | انتظري قليلا, لا يوجد شيء اسمه رجل كامل اليس كذلك؟ |
| Bir adam ata binebildiği sürece sizi durduracak hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | إلى أقصى ما يستطيع الرجل الركوب إليه أو قيادة الماشية إليه لم يكن هناك ما يوقفه |
| - Bana gerçeği söyle aptal. - Özel bir şey yoktu. | Open Subtitles | اخبرني بالحقيقه ايه الغبي ليس هناك شيء معين |
| Onlar için bir giyotini iş başında görmek fazla hızlıydı ve bunda izlenecek bir şey yoktu. | TED | بالنسبة لهم، مشاهدة المصقلة عند عملية الإعدام، كانت عملية سريعة ولم يكن هناك شيء يستحق المشاهدة. |
| Çünkü satın alabileceğiniz hiçbir şey yoktu, perçin dışında tabi. | TED | لم يكن هناك شيء يشترى. إلا إذا كنت تريد شراء بعض المسامير. |
| Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء واحد يمكننى أن أفعله حيال ذلك |
| Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء واحد يمكننى أن أفعله حيال ذلك |
| Aslında seninle ilgili yasadışı hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لم يكن هناك شيء غير قانوني حولك |
| O darbelerde tek bir şey yoktu, nefret, nefret ve öldürme arzusu vardı. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في تلك الضربات ،غير الكراهية الكراهية ، والرغبة في القتل |
| Onun için gemisi, mürettebatı ve görevinden daha önemli bir şey yoktu. | Open Subtitles | ولم يكن يوجد شيء اكثر أهمية لها من سفينتها.. طاقمها ومهمتها |
| Sonra buraya geldim, ve orada hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لكني أتيتُ إلي هنا بعد ذلك ولم يكن يوجد شيء هناك |
| Yapacak başka bir şey yoktu. Karım da hiç ziyaretime gelmedi. | Open Subtitles | كما ترين ، لم يكن هناك ما أفعله إن زوجتى لم تأتى لكى ترانى |
| Bana inanmalısın. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | يجب أن تصدقني لم يكن هناك ما أستطيع فعله |
| - Bana gerçeği söyle aptal. - Özel bir şey yoktu. | Open Subtitles | اخبرني بالحقيقه ايه الغبي ليس هناك شيء معين |
| Ağabeylerinin onun için yapmayacakları şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شىء بالنسبة لهؤلاء الاخوة . لا يمكنهم ان يفعلوة لة |
| Hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكُن هناك شيء. |
| Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bunu kaderin bir cilvesi olarak gör. | Open Subtitles | لم يكُن هُناك شيئاً للقيام به أعتبره تحولاً للمصير |
| Burada üzerinden geçtik. Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | وسقط علينا الجسم فجاه لم يكن لدينا فرصة لتفاديها |
| Tabanca yoktu. Kurban yoktu. Bir şey yoktu. | Open Subtitles | اعنى, لايوجد سلاح, لايوجد ضحية, لايوجد شئ اطلاقا |
| Albay, Bay Janders için yapabileceğiniz başka bir şey yoktu. | Open Subtitles | بخصوص السيد جاندرز لم يكن هنالك شيء آخرر تستطيع فعله |
| Döndü, ama yapabileceği bir şey yoktu. | Open Subtitles | دار، لكن كان هناك لا شيء الذي هو يمكن أن يعمل. |
| Uygunsuz bir şey yoktu. Hiçbir şey. | Open Subtitles | ولم يكن هنالك أي تحرش، أي شيئ على الإطلاق |
| Çünkü benim evde hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لأن البيت الذي تركته لم يكن به شيء |
| - Elden gelen bir şey yoktu ta ki bu yaratıklar onu kurtarana dek. | Open Subtitles | لم يكن بيدنا شيء.. إلى أن أنقذتها هذه المخلوقات |
| Bir şey yoktu! | Open Subtitles | ! لم يكن شئ هام |