Ancak yapabileceğimiz başka şeyler de var, örneğin makine bilimi, finans, tıp... | TED | لكن يوجد مجموعة من الأشياء الأخرى التي نستطيع القيام بها، مثل الميكانيكا والمالية والطب، إلى آخره. |
Teknoloji geliştiği, tamamen kaptıran görünüşleri ve bilmem neleri elde ettiğimiz sürece bu gibi şeyler de gelişecektir. Benimsenecek, | TED | بينما تتطور التقنية, بينما تحصل على عروض غامرة وأي شيء آخر, هذا النوع من الأشياء سينمو فقط. ستستقطب. |
Yani artık gaipten şeyler de görmüyorum. - Bu iyi bir şey değil mi? | Open Subtitles | فلم أعد أتخيّل أموراً تلك بشرة خير، لا؟ |
Başka şeyler de yaptım. Berbat, mide bulandırıcı şeyler. | Open Subtitles | أفعل أشياء أخرى رهيبة وأشياء مثيرة للاشمئزاز |
Burada görebildiğiniz gibi çoğu üstüste geliyor, sarı renkte. Ama sadece Alice'de olan şeyler ya da sadece Bob'da olan şeyler de var. | TED | و تستطيعون أن ترون، أغلبها تتطابق و إنها صفراء، لكن هناك أشياء عند أليس فقط و أشياء عند بوب فقط. |
Daha başka şeyler de getirdim, istediğin gibi bakabilirsin. | Open Subtitles | أحضرت العديد من الأشياء الآخرى يمكنك سماع ما تريد |
Bu gece başka şeyler de isteyebilirsiniz, Sör Edward. | Open Subtitles | سيكون هنالك العديد من الأشياء الليلة يا سير ادوارد |
Okumaya çok meraklı değilim. Zevk aldığım başka şeyler de vardır. | Open Subtitles | فأنا لست قارئة عظيمة كما أننى أستمتع بالكثير من الأشياء |
Sonra başka şeyler de var. | Open Subtitles | ولديه العديد من الأشياء الأخرى الغريبة مثل ذلك |
Carol, burada düşünülmesi gereken başka şeyler de var. | Open Subtitles | كارول ، هناك الكثير من الأشياء الأخرى للأخذ بها |
Elbette görüyorum ama bizi öldürtmeyecek... - ...başka önemli şeyler de var. | Open Subtitles | بالطبع أعتقد ذلك، لكن هناك أموراً مهمة أخرى يمكننا القيام بها لن تعرضنا للقتل. |
- Tatlım, hayatında yapabileceğin başka şeyler de var. | Open Subtitles | عزيزي، هناك أموراً أخرى بإمكانك فعلها في حياتك |
İncil'de biri sana tokat atarsa öteki yanağını da dön ve sizi sadece Tanrı yargılayabilir gibi şeyler de yazmıyor mu? | Open Subtitles | ألا يقول الإنجيل ايضاً شيئاً بشأن إدارة الخدّ الآخر والله هو الوحيد الذي يمكنه أن يحكم وأشياء من هذا القبيل؟ |
Birçok insan gelecek ve birçok şeyler de değişecek. | Open Subtitles | أناس كثيرة ستحضر وأشياء كثيرة ستتبادل |
Böylece adam öldürmekten 9 sene daha yedim. Başka şeyler de vardı. | Open Subtitles | فنِلت 9 سنوات إضافية لقتل غير متعمّد و أشياء أخرى |
Tartışılır şeyler yaptım. Aynı zamanda olağanüstü şeyler de. | Open Subtitles | أنا فعلت أشياء مشكوك فيها و أشياء إستثنائية أيضا |
Bir sürü fotoğrafı varmış, başka şeyler de. Bâzı kişilere bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | كانت لديه صور كثيرة, وبعض الأشياء الأخرى ربما كشف بعض الأشخاص |
Harika şeyler de söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت عنه بعض الأشياء الحسنة |
Çeviride kaybolan başka şeyler de var, insan sezgisi gibi. | TED | هناك أشياء أخرى تفُقد في الترجمة أيضاً، مثل الحدس البشريّ. |
Orada yaşamdaki merhamet ve beklentiden köyü şeyler de var. | Open Subtitles | هناك أشياء أسوء من حياة مليئة بالتعاطف والإزدراء |
L şeyler de, biliyorsun yapmak zorunda. | Open Subtitles | لدي أشياء يجب أن أفعلها أيضاً ، كما تعلم |
Kaşlarında gezen şu şeyler de neyin nesi? | Open Subtitles | ما تلك الأشياء التى تزحف حول حواجبك ؟ |
Tüm bu şeyler de ne? | Open Subtitles | إذاً , ما هذه الأشياء على أية حال؟ |