Belki de iyi şeylere sahip olalım diye arı gibi çalışıyordu. | Open Subtitles | لانه كان يشغل نفسه بالعمل كثيرا لجعلنا نحن نكتسب الاشياء الجميلة |
Kendimi özel hissetmiştim ama o senin söylediğin şeylere bile gülüyor. | Open Subtitles | لقد ظننت أننى مُميز لكنها حتى تضحك على الاشياء التى تقوليها |
Ama şu anda daha önemli şeylere yoğunlaşmalıyız, şey gibi... | Open Subtitles | لكن الآن يجب أن نركز على أمور أكثر أهمية مثل |
Başka şeylere olan takıntılarıma da bir şekilde ayak uyduruyordu, mesela sihir. | TED | و قد جارى جدى نوعا ما شغفى بأشياء أخري أيضا ..كالسحر مثلا. |
Ve ben artık bu şeylere sosyal ağ da diyemiyorum. | TED | لذا لا أستطيع تسمية هذه الأشياء بالشبكات الاجتماعية بعد الآن. |
Bakın, bazen acayip şeyler başka acayip şeylere neden oluyor. | Open Subtitles | انظري, احيانا هناك اشياء مخيفة تسبب حدوث اشياء مخيفة اخرى |
Kurulum Kılavuzu Hayal kırıklığına uğradım. Evde bir şeylere gelmeye alıştım. | Open Subtitles | أنا خائبة الظن جداً فقط اعتدت على العوده للمنزل لشيء ما |
Ve depresyonundaki kilit unsurlardan biri bugün sorgusuz sualsiz kabul ettiğimiz bazı şeylere inandığı için kötülenmiş, hatta dışlanmış olmasıydı. | Open Subtitles | و أحد الأسباب الرئيسية لاكتئابه أنه كان قد حُط من قدره حتى نُبذ بسبب إيمانه بشيء نعتبره اليوم من المسلمات |
Bu tür kadınsı olmayan şeylere nereden ilgi duyduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | لا اعرف من اين اتيت بهذا الأهتمام الغير أنثوى للأشياء |
Çocuk Koruma Hizmetleri'nde çalıştığımda bu gibi şeylere her zaman rastlıyordum. | TED | عندما كنت موظفة في خدمة رعاية الأطفال، رأيت أشياء كهذه دائمًا. |
Sevdiğin şeylere sahip olduğunda onlara şefkat göstermek çok önemlidir. | Open Subtitles | انُ من المهم ان تقدر الاشياء التي تحب عندما تملكهم |
Bu da suyu o kadar kutsal yapıyor işte. Böyle şeylere inanıyorsan elbette. | Open Subtitles | هذا أقدسُ ما يصل أليهِ الماء، أذا كُنت تؤمن بهذا النوع من الاشياء |
Ben bazı şeylere çok uğraşırken senin hemen ayağına gelmesi hiç adil eğil. | Open Subtitles | تعلم، انه ليس عادل بأن اعمل بجد لهذه الاشياء وتأتي لك جدا بسهل. |
Bazı şeylere alışkın olduğunu biliyorum ama biz farklı birşey yapacağız. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك متعودة على أمور كثيرة لكننا سنفعل شيئاً مختلفاً |
Yüce şeylere doğru yol alırken önüme çıkan ve ezilmesi gereken bir böceksin. | Open Subtitles | أنت مجرد حشرة في طريقي وسأسحقك في رحلة سعيي إلى تحقيق أمور أعظم |
Biliyorsunuz, özünde, hepimiz görmediğimiz şeylere inanmak zorundayız. | TED | تعلمون في النهاية ، إننا نؤمن بأشياء لم نراها من قبل. |
Yeni şeylere açık olmanızı sağlar ve bir şeyleri anlayabilmenizi sağlar. | TED | هذا يجعلكم منفتحين على أشياء جديدة، وهذا يمكِّنكم من فهم الأشياء. |
Bazı şeylere yardım edebilecek birkaç dostum vardı, acil durumlar için. | Open Subtitles | كان لدي بعض الاصدقاء وضعو اشياء مع بعضها في حاله الطوارئ |
Biz çocukken bir şeylere çağırılmadığımızda onun hakkında bir şey duymazdık. | Open Subtitles | عندما كنا صغار، لو لم تُدعى لشيء لم تكن تعرف بأمره |
Bu ipler, mahalleden çok daha büyük bir şeylere katkı koyabileceğimiz bir alan yaratıyorlardı. | TED | أحدثت هذه الحبال مساحة حيث كنا قادرين على المساهمة بشيء ما الذي كان أكبر بكثير من الحي والجيرة. |
Dolayısıyla yapabildiğimiz tek şey çok benzeştiklerini düşündüğümüz şeylere bakmak. | Open Subtitles | هو النظر للأشياء التي نظّن أنها مشابهة لما كانت عليه، |
İnsan yalnızca kötü şeyleri unutmak ister, ve uydurma iyi şeylere inanır. | Open Subtitles | الرجل فقط يريد أن ينسى الأشياء السيئة و يؤمن فقط بالأشياء الجيدة |
Adamı makasla altı defa bıçakladı, yani bir şeylere kızmış olmalı. | Open Subtitles | لقد طعن الرجل ستّ مرّات بمقصٍّ، كان غاضباً حول شيءٍ ما. |
İş arkadaşların, FBI, çok ama çok kötü şeylere bulaştılar. | Open Subtitles | ، زُملائك في المكتب الفيدرالي إنهم يقومون بأمور مُروعة للغاية |
Hem herkes böyle şeylere senin benim kadar tepki vermiyor. | Open Subtitles | أكثر الناسِ لَمْ كما نوغموا إلى هذه الأشياءِ كك وأنا. |
Böyle şeylere dikkat eden bir annen olduğu için mutlusun değil mi? | Open Subtitles | ألست سعيداً بإن لديك أماً التى تولى أهتماماً لمثل هذة الامور ؟ |
Kendimi savunmasız hissediyorum ve bir şeylere neden olabilirim diye etrafında olmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنني أشعر بالضعف و لا أريد أن أكون معك لأنه قد يؤدي لشئ |