"şeylere" - Translation from Turkish to Arabic

    • الاشياء
        
    • أمور
        
    • بأشياء
        
    • الأشياء
        
    • اشياء
        
    • لشيء
        
    • بشيء
        
    • للأشياء
        
    • أشياء
        
    • بالأشياء
        
    • شيءٍ
        
    • بأمور
        
    • الأشياءِ
        
    • الامور
        
    • لشئ
        
    Belki de iyi şeylere sahip olalım diye arı gibi çalışıyordu. Open Subtitles لانه كان يشغل نفسه بالعمل كثيرا لجعلنا نحن نكتسب الاشياء الجميلة
    Kendimi özel hissetmiştim ama o senin söylediğin şeylere bile gülüyor. Open Subtitles لقد ظننت أننى مُميز لكنها حتى تضحك على الاشياء التى تقوليها
    Ama şu anda daha önemli şeylere yoğunlaşmalıyız, şey gibi... Open Subtitles لكن الآن يجب أن نركز على أمور أكثر أهمية مثل
    Başka şeylere olan takıntılarıma da bir şekilde ayak uyduruyordu, mesela sihir. TED و قد جارى جدى نوعا ما شغفى بأشياء أخري أيضا ..كالسحر مثلا.
    Ve ben artık bu şeylere sosyal ağ da diyemiyorum. TED لذا لا أستطيع تسمية هذه الأشياء بالشبكات الاجتماعية بعد الآن.
    Bakın, bazen acayip şeyler başka acayip şeylere neden oluyor. Open Subtitles انظري, احيانا هناك اشياء مخيفة تسبب حدوث اشياء مخيفة اخرى
    Kurulum Kılavuzu Hayal kırıklığına uğradım. Evde bir şeylere gelmeye alıştım. Open Subtitles أنا خائبة الظن جداً فقط اعتدت على العوده للمنزل لشيء ما
    Ve depresyonundaki kilit unsurlardan biri bugün sorgusuz sualsiz kabul ettiğimiz bazı şeylere inandığı için kötülenmiş, hatta dışlanmış olmasıydı. Open Subtitles و أحد الأسباب الرئيسية لاكتئابه أنه كان قد حُط من قدره حتى نُبذ بسبب إيمانه بشيء نعتبره اليوم من المسلمات
    Bu tür kadınsı olmayan şeylere nereden ilgi duyduğunu anlamıyorum. Open Subtitles لا اعرف من اين اتيت بهذا الأهتمام الغير أنثوى للأشياء
    Çocuk Koruma Hizmetleri'nde çalıştığımda bu gibi şeylere her zaman rastlıyordum. TED عندما كنت موظفة في خدمة رعاية الأطفال، رأيت أشياء كهذه دائمًا.
    Sevdiğin şeylere sahip olduğunda onlara şefkat göstermek çok önemlidir. Open Subtitles انُ من المهم ان تقدر الاشياء التي تحب عندما تملكهم
    Bu da suyu o kadar kutsal yapıyor işte. Böyle şeylere inanıyorsan elbette. Open Subtitles هذا أقدسُ ما يصل أليهِ الماء، أذا كُنت تؤمن بهذا النوع من الاشياء
    Ben bazı şeylere çok uğraşırken senin hemen ayağına gelmesi hiç adil eğil. Open Subtitles تعلم، انه ليس عادل بأن اعمل بجد لهذه الاشياء وتأتي لك جدا بسهل.
    Bazı şeylere alışkın olduğunu biliyorum ama biz farklı birşey yapacağız. Open Subtitles أنا أعلم أنك متعودة على أمور كثيرة لكننا سنفعل شيئاً مختلفاً
    Yüce şeylere doğru yol alırken önüme çıkan ve ezilmesi gereken bir böceksin. Open Subtitles أنت مجرد حشرة في طريقي وسأسحقك في رحلة سعيي إلى تحقيق أمور أعظم
    Biliyorsunuz, özünde, hepimiz görmediğimiz şeylere inanmak zorundayız. TED تعلمون في النهاية ، إننا نؤمن بأشياء لم نراها من قبل.
    Yeni şeylere açık olmanızı sağlar ve bir şeyleri anlayabilmenizi sağlar. TED هذا يجعلكم منفتحين على أشياء جديدة، وهذا يمكِّنكم من فهم الأشياء.
    Bazı şeylere yardım edebilecek birkaç dostum vardı, acil durumlar için. Open Subtitles كان لدي بعض الاصدقاء وضعو اشياء مع بعضها في حاله الطوارئ
    Biz çocukken bir şeylere çağırılmadığımızda onun hakkında bir şey duymazdık. Open Subtitles عندما كنا صغار، لو لم تُدعى لشيء لم تكن تعرف بأمره
    Bu ipler, mahalleden çok daha büyük bir şeylere katkı koyabileceğimiz bir alan yaratıyorlardı. TED أحدثت هذه الحبال مساحة حيث كنا قادرين على المساهمة بشيء ما الذي كان أكبر بكثير من الحي والجيرة.
    Dolayısıyla yapabildiğimiz tek şey çok benzeştiklerini düşündüğümüz şeylere bakmak. Open Subtitles هو النظر للأشياء التي نظّن أنها مشابهة لما كانت عليه،
    İnsan yalnızca kötü şeyleri unutmak ister, ve uydurma iyi şeylere inanır. Open Subtitles الرجل فقط يريد أن ينسى الأشياء السيئة و يؤمن فقط بالأشياء الجيدة
    Adamı makasla altı defa bıçakladı, yani bir şeylere kızmış olmalı. Open Subtitles لقد طعن الرجل ستّ مرّات بمقصٍّ، كان غاضباً حول شيءٍ ما.
    İş arkadaşların, FBI, çok ama çok kötü şeylere bulaştılar. Open Subtitles ، زُملائك في المكتب الفيدرالي إنهم يقومون بأمور مُروعة للغاية
    Hem herkes böyle şeylere senin benim kadar tepki vermiyor. Open Subtitles أكثر الناسِ لَمْ كما نوغموا إلى هذه الأشياءِ كك وأنا.
    Böyle şeylere dikkat eden bir annen olduğu için mutlusun değil mi? Open Subtitles ألست سعيداً بإن لديك أماً التى تولى أهتماماً لمثل هذة الامور ؟
    Kendimi savunmasız hissediyorum ve bir şeylere neden olabilirim diye etrafında olmak istemiyorum. Open Subtitles أنني أشعر بالضعف و لا أريد أن أكون معك لأنه قد يؤدي لشئ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more