| Sizlere gerçek aşkla ilgili bir şey anlatayım da dinleyin. | Open Subtitles | دعوني اخبركم دعوني اخبركم شئ يا جماعة عن الحب الحقيقي |
| aşkla savaşamazsın tatlım. | Open Subtitles | الرجل يخرج، و يثمل الحب هي شيء لا يمكنك مقاومته |
| Bu gece aramızda geçenlerin aşkla ilgisi olmayacak. | Open Subtitles | ما يمر بيننا الليلة ليس له علاقة مع الحب |
| Yenemeyeceksem de hayatımı aşkla merhametle ve Kuzey Yıldızım olan senle geçireceğim. | Open Subtitles | إذا لم تنجح, سأعيش حياتي بالحب, و العاطفه و معك كنجمي المستدل |
| İşin aslı tek eşliliğin aşkla hiç alakası yok. | TED | الواقع أن الزواج الآحادي لا علاقة له بالحب |
| Ama, Tripoli, dinle, bi çok insan aşkla dolu iki gün yaşamayacak. | Open Subtitles | كثيرٌ من الناس سيعيشون دون أن .يذوقوا طعم الحب أبداً |
| Makasla değil aşkla yap. | Open Subtitles | ليس مع مقص. تفعل ذلك مع الحب. قلت لك لا. |
| aşkla ilgili bir hikaye anlatayım. | Open Subtitles | من أجل الحب ؟ دعني اخبرك قصة عن الحب , دارتانيان |
| İçi öyle aydınlık ve öyle aşkla dolu ki... bunun çok parlak bir gelecekle neticelenmeyeceğine inanmam mümkün değil. | Open Subtitles | هو يحمل الكثير من الكذب و الحب لا أصدق بأن هذا لن يكون في مستقبلنا |
| Biraz cesaret ve biraz aşkla her şeyin hallolacağını sanıyorsun. | Open Subtitles | هل تعتقد أنه فقط بالشجاعة والقليل من الحب... بأنّهالكلسيكونكما يُرام. |
| Evlilik çağına gelmiş bir kadın, aşkla anılmaktan hoşlanır. | Open Subtitles | بجانب الرغبة فى الزواج, تحب الفتاة أن تخدع فى الحب من وقت لآخر |
| Kalp atışlarının arasına girip aşkla ilgili düşünceleri yerleştirdiğin ufak büyülü yüzüğünü ödünç alıyorum. | Open Subtitles | إنّ خاتمك السحري الذي تستخدمه للجمع بين القلوب النابضة، زارعاً أفكار الحب بين الناس. |
| Dünyanın aşkla döndüğünü düşünemeyiz, güçlü olan kazanır. | Open Subtitles | لا يمكننا أن ندعي بأن العالم يدار على الحب إنه البقاء للأصلح |
| Dünyanın aşkla döndüğünü düşünemeyiz, güçlü olan kazanır. | Open Subtitles | لا يمكننا أن ندعي بأن العالم يدار على الحب إنه البقاء للأصلح |
| Birine aşkla bağlanmak her zaman mutluluğu getirmeyebilir. | Open Subtitles | لأن تحمّل شخص بالحب لا يجلب لك السعادة دائماً |
| Şimdiki genç nüfusun büyük çoğunluğu kiliselerde evlenip sıradan hayatlar yaşayan ve aşkla hiç alâkası olmayan ebeveynler tarafından büyütüldü. | Open Subtitles | معظم الشباب اليوم تربوا بواسطة والدين تزوجا في كنيسة، وعاشا حياة عادية حياة لا شأن لها بالحب |
| Bilardoyla, seksle, aşkla ilgisi yok. | Open Subtitles | إن الأمر لا يتعلق بالبلياردو إنه لا يتعلق بالمعاشرة ، لا يتعلق بالحب إنه يتعلق بالمال |
| Seninle tutkuyla... aşkla, taparcasına sevişirken... sen sadece anlamsız bir seks yapabilir misin benimle? | Open Subtitles | ضدّ الرجالِ الذين يَقِعونَ في الحبّ لذا أنا يُمْكِنُني أن احبك العاطفة الصدق العِبادَة، الهيمان بالحب |
| Ve birdenbire onu aşkla... sevmediğinden kuşku duymaya başlamıştı. | Open Subtitles | وفجأة لم تكن متأكدة من أنها لم تُغرم به بحب لم تراه |
| Çağdaş aşkla ilgili bu gözlem ışığında gelecek yıllarda sevgiyi, aşkı nasıl düşünebiliriz? | TED | وفي ضوء هذه الرؤية للحب المُعاصر كيف ستكون نظرتنا للحب في الأعوام القادمة؟ |
| Bunun aşkla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | أنـا هنـا كـ دكتورة لك فقط ليس للأمر علاقة بالحبّ |
| Aslında... Teyzelerimden biri, kürklere aşkla düşkündü. | Open Subtitles | لقد كانت واحدة من عمّاتي هي التي كان لديها شغف حقيقي بالفراء |
| İlk dileği, kafası evlilik ve aşkla karıştırılmadan hayatını dilediği gibi yaşamasına izin verilmesiymiş. | Open Subtitles | الأولى أن تعيش حياتها لوحدها دون أن تعير بالاً لحبٍ أو زواج |