AsıI çürükler üst katta, Adalet Bakanlığı'nın bir ofisinde. | Open Subtitles | المحتالون الحقيقيون في الأعلى في مكتب قسم العدالة |
Buradan çıktığın an Adalet Bakanlığı'na gidip onlara her şeyi anlatırsın. | Open Subtitles | كلُ شيء تحتاجه لِتخرج من هنا وتتجِه إلى قسم العدالة |
Rütbemi hatırlatmak istemem ama Adalet Bakanlığı benim yetkime giriyor. | Open Subtitles | أكره أن أسحب شارتك لكن وزارة العدل هي سلطتي القضائية |
Adalet Bakanlığı'nın istediği telefon ve internet kayıtlarını birazdan hazırlamış olurum. | Open Subtitles | سأجهز التسجيلات الهاتفية و بيانات إتصال الأنترت من أجل وزراة العدل خلال وقت قصير |
Senatör deliye döndü, Jack. Adalet Bakanlığı'ndan Paul Krendler burada. | Open Subtitles | حسنا , ان السيناتور غاضبه جدا لقد حضر بول كريندلر من وزاره العدل |
Adalet Bakanlığı işi sıkı tutuyor. | Open Subtitles | دائرة العدل لا تحب التدخل في أمور كهذه |
Shelby az önce ekibimin çalıştığı Adalet Bakanlığı dosyalarını çaldı. | Open Subtitles | لقد سرقت للتو ملفاً لوزارة العدل كان فريقة يعمل عليه |
Adalet Bakanlığı, kongre bütçe ofisi, C.I.A. | Open Subtitles | بوزارة العدل مكتب موازنة الكونجرس المخابرات المركزية |
Adalet Bakanlığı bu yoldan gitmek istiyorsa tamam. | Open Subtitles | إذا كان ذلك هو الطريق الذي يريد أخذه قسم العدالة |
Adalet Bakanlığı, davalarına bakmayı reddettiyse de bir grup insan hakları avukatı bu şubattaki davalardan ilkini kazandı ve müvekkillerine 14 milyon dolar kazandırdı. | TED | و على الرغم من أن قسم العدالة رفض أن ينظر في قضيتهم إلا أن فريقا من محامي الحقوق المدنية ربحوا أول دعوى مدنية من بين العشرات في فبراير الحالي، و جلبوا لموكليهم 14 مليون دولار. |
Adalet Bakanlığı, soruşturmada gösterdiğim işbirliği için cezamı 2 yıla indirmeyi önerdiği halde görevindeki son günlerini yaşayan Bush bunu reddetti. | Open Subtitles | و على الرغم من الحقائق التي يطلبها قسم العدالة عقوبتي ستخفض بسنتين للتعاون الكامل مع المحققين... |
Ben de tekrar, sizin Adalet Bakanlığı'na gönderecektim. | Open Subtitles | عادة يتم ارساله لي عن طريق قسم العدالة |
Adalet Bakanlığı'nın Lucca Quinn'i serbest bırakması için geçici sınırlama emri. | Open Subtitles | امر تقييدي مؤقت يجبر وزارة العدل على اطلاق سراح لوكا كوين |
Ve ben de Adalet Bakanlığı'nda çalışan hukuk akademisindeki oda arkadaşımı aradım. | Open Subtitles | وما فعلته أنا هو الإتصال برفيق غرفتي أيام الجامعة في وزارة العدل. |
Adalet Bakanlığı Rio'ya Nina'nın kara listesindekilerin peşine düşmesine izin verdi. | Open Subtitles | وزراة العدل استخدم ريكو لاقتحام اي شخص في قائمة "نيكسون" المكروهة |
Bu bir şikayet, Bayan Scott Carr, sizin departmanınız ve Adalet Bakanlığı aleyhine. | Open Subtitles | هذه شكوى يا سيدة سكوت كار ضد وزراة العدل وقسمكِ |
Adalet Bakanlığı'ndan biri bunu elimizden almak istiyor. | Open Subtitles | رجل من وزاره العدل يريد انتزاع كل شيء منا |
Şu andan itibaren, soruşturmanı Adalet Bakanlığı yürütecek. | Open Subtitles | ابتداء من الان ، قضيتك ستكون بين يدى وزاره العدل |
Program, Adalet Bakanlığı'nın iş birliğiyle yayınlanmaktadır; bütün hakları saklıdır. | Open Subtitles | أنتج بالتعاون مع دائرة العدل |
Adalet Bakanlığı adına çalışıyoruz. | Open Subtitles | أعرف من السّهل نسيان، لكن نعمل لوزارة العدل. |
Zaten Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma altındalar. | Open Subtitles | انهم رهن التحقيق بوزارة العدل |
Bunun sonucunda Adalet Bakanlığı, tüm ülkede ziyaret kurallarını sertleştirip katı kurallar getirdi, aile üyesi bile olsa ergin olmayanların ziyaretleri yasaklandı. | Open Subtitles | و نتيجةَ لذلك، أصدرَت إدارة الإصلاحيات في الولايَة أقسى و أضيَق سياسات الزيارات في أي مكان في البلَد |
Adalet Bakanlığı neden ölü bir satış elemanını önemsiyor? | Open Subtitles | ولماذا قد يهتم مكتب المُدعي العام الأمريكي بأمر مندوبة مبيعات ميتة ؟ |
İstenmeyen Adalet Bakanlığı dostlarımız gitti mi? | Open Subtitles | هل غادر أصدقائنا من دار العدالة الغيرِ مرحبٍ بهم؟ |