Bugünkü bu anlaşmazlık iki akraba arasındaki bir meseledir, bizim değil. | Open Subtitles | ومسألة الإختلاف هذه اليوم هي مشكلة بين اثنين أقارب وليس بيننا |
Şimdi bir de kendini beğenmiş ukala tiplerle akraba olacağız. | Open Subtitles | ونحن الآن أقارب لأشخاص متكبرين, هذا ما ينقصنا |
Başka bir akrabanız var mı? Yani size yardım edebilecek bir akraba? Yok. | Open Subtitles | هل لديه أيّ أقرباء آخرون أي شخص آخر يمكنه أن يساعد؟ |
Aslında sanırım toksik atıklar akraba evliliklerinden daha fazla zarar veriyor. | Open Subtitles | في الحقيقة,اعتقد ان السموم يأخذون اكثر من الضريبة والزواج بين الأقارب |
Ben de kesinlikle sonunda bu adamla akraba olmak istemiyorum. | Open Subtitles | و بالتاكيد لن ينتهي بي صلة قرابة الي هذا الرجل |
Bak, akraba olmadığımızı biliyorum ama ne zaman birlikte olsak... | Open Subtitles | انا اعرف اننا لسنا اقارب لكن عندما نكون معاً |
Yani teknik olarak akraba değiliz, ama yine de bizimle kalabilir. | Open Subtitles | تقنياً نحن لسنا أقارب ولكن بإمكانها البقاء |
Geminin tahtalarında akraba denecek kadar çok kanının olduğunu söyler. | Open Subtitles | يقول أن هناك دماء أريقت من جسمة علي أخشابها بصورة تجعلهم كما لو كانوا أقارب |
Geminin tahtalarında akraba denecek kadar çok kanının olduğunu söyler. | Open Subtitles | يقول أن هناك دماء أريقت من جسمة علي أخشابها بصورة تجعلهم كما لو كانوا أقارب |
Evet, gerçek adım ve hayır, akraba değiliz. | Open Subtitles | أجل, إنه أسمي الحقيقي و كلا نحن لسنا أقارب |
İşte bu şekilde, gelip, sevdiklerini aramak isteyen akraba ve yakınlardan uzak duruyor. | Open Subtitles | فهمت، بهذه الطريقة يبقي أي أصدقاء أو أقارب بـعيداً الذين يحاولون الحضور و الإطمئنان على من أحبوهم يوماً |
Ben baktım zaten. Canlı hiçbir akraba kaydı yok. | Open Subtitles | إن البحث جاري أصلاً، و لا يوجد أي سجل عن وجود أقرباء أحياءٌ لهُ |
Bir bakışta, herhangi biri Petersonlar ve benim akraba olduğumuzu anlayabilirdi. | Open Subtitles | بنظرةٍ واحدة يظن المرء بأن آل بيترسون و أنا أقرباء |
Ama Bayan Norma Restarick cinayeti itiraf ettiğinde Sir Andrew Restarick olarak, en yakın akraba sayıldığınızı anladınız. | Open Subtitles | و لكن عندما أعترفت الآنسة نورما ريستارك فأدركت حينها بأنك أقرب أقرباء السيد أندروا ريستارك |
Birkaç akraba. Onlarla bir bağım yok, o evle de. | Open Subtitles | القليل من الأقارب لا اتصال بيننا, و ذلك المنزل القديم |
Ama artık bunu yapmak oldukça zor olacak çünkü herkes akraba. | TED | لكن ذلك سيكون من الصعوبة عمله حالياُ لأن كل شخص ذا صلة |
Erkek bir akraba davranışlarını hoş görmeyeceğinden muhtemelen anne, büyükanne, teyze gibi sömürebileceği bir kadın akrabayla yaşıyor. | Open Subtitles | و بما ان اقارب ذكر لن يحتملوا هذا التصرف فهو غالبا يعيش مع انثى قريبة امه جدته عمته ويقوم باستغلالها |
Arkadaş olduğumuz sürece, "bir tür akraba" olmaya itirazım yok. | Open Subtitles | أنا لا أمانع كوني نوع من الأقرباء طالما نحن أصدقاء حسن |
akraba olmayan iki kişinin kapması için bir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب منطقي لأن يعاني منه شخصان غير مرتبطين |
Yani, akraba sayılırız. | Open Subtitles | أعني .. نحن نعتبر أشبه بذوي القرابة |
Zach'in katili seninle akraba. Beyin Cerrahı seninle akraba. | Open Subtitles | -قاتل (زاك) قريبكِ، جرّاح الأدمغة قريبكِ |
Seninle akraba, ya da en azından aynı soyadını taşıyor. | Open Subtitles | أحد أقاربك, أو على الأقل يحمل الاسم ذاته |
Buradaki sanıkların çoğu akraba, bazıları arkadaş ya da komşu... birbirlerini küçükken birlikte oynadıkları oyunlardan beri tanırlar. | Open Subtitles | بعضا من تلك المدعي عليهم اقرباء والبعض الاخر اصدقاء او جيرانا والذين يعرفون بعضهم البعض منذ ان كانوا يلعبون البيسبول معا |
Kanunen evlat veya akraba sayılmıyorlar. | Open Subtitles | ولا يُمكن اعتبار الاولاد الاقارب خاضعين للقانون. |
Onlarla akraba olacağız... bundan emin olmalıyız... tatlım, pantolon satıcısıyım. | Open Subtitles | سيكونوا هؤلاء هم أقاربنا لذا علينا التأكد من أنا أبيع الملابس |
O deli karı mı, hani kimsenin akraba olmak istemediği? | Open Subtitles | المرأة العجوز؟ لا أحد يريد أن يكون من أقاربها. |
Tabii ki tanıyorum. akraba oluruz. Neden sordun? | Open Subtitles | أعرفه, نحن قريبان |