Bu gösteriyor ki, küresel sorunlarla karşılaştığımızda karar alıcı mekanizmalar acil olarak, birlikte hareket edip para basma gibi alışılmışın dışındaki riskli kararlara imza atabiliyorlar. | TED | ما يدلُ هذا هو أنه عند مواجهة بعض التحديات العالمية، يستطيع صناع السياسة التصرف بشكل جماعي وسريع وتعطيل مخاطر السياسات غير تقليدية مثل طباعة الأموال. |
Ailesiyle alışılmışın dışında iletişimleri vardı. | Open Subtitles | وقال انه وسيلة غير تقليدية في التعامل مع مرضاه. |
Bir erkeğin yatak odasına alışılmışın dışında davetsiz girmemi göz önünde bulunduracağın ortada. | Open Subtitles | لاشك بأنك ستعتبر هذا غير تقليدي لتواجدي في حجرة نوم رجلٌ بدون دعوة |
alışılmışın dışında bir hareketti, ama Maggie onu arkada bıraktı. Eminim şu anda büyükbabası ona gülümsüyordur. | Open Subtitles | غير تقليدي لكنه أعادها الى السباق أن أراهن أن جدها يبتسم الآن |
Bak mesele şu ki, aklımdaki yöntem sana biraz alışılmışın dışında gelebilir. | Open Subtitles | أنصتي، المغزى أنّ ما برأسي قد يكون خارجًا عن المألوف قليلًا |
Mükemmel şartlar altında "Birlik Nişanı"na sizi de dahil etmek alışılmışın dışında olur. | Open Subtitles | الاّن , فى إطار مثالى للظروف إدراجك فى وحدة التنوية سيكون حسنا , غير تقليدى |
- Açıkça alışılmışın dışında... - Seçici yargılama. | Open Subtitles | هو بشكل واضح وغير تقليديّ يوضّح انتقائية الملاحقة القضائية |
Elbisenin alışılmışın ötesinde olduğundan bahsetmiş miydim? | Open Subtitles | هل يمكنني ذكر أن الملبس خارج عن الرسم البياني ؟ |
Kim olduğunu, nereli olduğunu o lanet evde ne aradığını öğrenmek istiyorsan alışılmışın dışında bazı yöntemler uygulayabilirim. | Open Subtitles | ولكن إن أردتَ معرفة من تكون وموطنها وماذا تفعل في ذلك المنزل فقد أضطرّ إلى الاستعانة بطرق غير تقليديّة |
alışılmışın dışında ama sokaklarda... ..bağlantı ve istihbarat için mükemmel. | Open Subtitles | انه غير تقليدية ولكن له على الشارع.. .. وشبكة الاستخبارات ممتازة. |
Sen alışılmışın dışında bir hayat istiyorsun o yüzden bazı şeyleri gizli tutmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | أنت تريد أن تعيش حياة غير تقليدية عليك تعلم الإختفاء عن مرأى الجميع. |
Evet, kesinlikle. alışılmışın dışında bir yolla reklam vermek istiyoruz. | Open Subtitles | أجل, أجل, أجل, نريد القيام بدعاية غير تقليدية. |
Biraz alışılmışın dışında olduğunu biliyorum ama... | Open Subtitles | عندما تخبرها انها عقيم اعرف ان ماأفعله غير تقليدي |
alışılmışın dışında ama parçanın adın bir kez daha söyleyeyim. | Open Subtitles | هذا ليس تقليدي تماماًَ، لكن بجدر بي أن أعيد ذكر القطعة. |
Çalışmadaki ortaklığımız alışılmışın dışında. | Open Subtitles | مشاركتنا في الدراسة كان أمراً غير تقليدي. |
Son zamanlarda alışılmışın dışında bir öfkesi olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | هي فقط.. تعرفين، كانت طباعها غير المألوف مؤخراً. |
Ani bir artış, düşüş, alışılmışın dışında herhangi bir şey. | Open Subtitles | طفرات ، انخفاضات ، أي شيء خارج المألوف |
Dört köşe çivinin tastamam oturacağı, alışılmışın dışında bir delik aramaktansa yuvarlak bir deliğe girmeye çalışması daha iyidir. | Open Subtitles | إنه أفضل ، لأنه شئ شريف من الناحية الأخلاقية بالنسبة للرابط الذى يمنعه من كشط نفسه فى حفرة مستديرة بدلاً من اكتشاف و استخدام الشئ الغير تقليدى الذى يصلح من شأنه |
Vodkanı satmak istiyorsan, alışılmışın dışında bir kampanya yapmalıyız. | Open Subtitles | لو أردنا حقًا ان نبيع ماركتك، يجب علينا ان نقوم بعمل شىء غير تقليدى بالكامل. حملة اعلانيّة واسعة الانتشار! |
Biliyorum alışılmışın dışında, ama harika bir polistir. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه a غير تقليديّ إلى حدٍّ ما، لَكنَّه a شرطي عظيم. |
Foton enerjisi alışılmışın dışında. | Open Subtitles | إن طاقة الفوتون هو الخروج من الرسم البياني. |
Yorumları alışılmışın dışındaydı. | Open Subtitles | كما سترون- -، تعليقاته كانت غير تقليديّة تمامًا." |
Doom'un güç sınırları birden bire alışılmışın dışına çıktı. | Open Subtitles | مستويات قوة دوم فجأة خارج الرسوم البيانية |
alışılmışın dışında bir şey ama duyulmamış bir şey değil. | Open Subtitles | إنه وضع غير سوي، ولكنها لن تكون سابقة فريدة. |