Bu alışkanlıkları daha acısını bile hissetmeyecekleri bir zamanda çocuklara öğretebilirsin. | TED | يجب تعليم هذه العادات للاطفال الصغار حينما يمكن تعليمهم ذلك بسلاسة |
Büyük kuruluşlar ve markalar bu sosyal normları değiştirebilir ve bu gibi inatçı alışkanlıkları değiştirebilirler. | TED | الشركات الكبرى والعلامات التجارية يمكنها تغيير وتبديل تلك السلوكيات الاجتماعية وعمل فرق في هذه العادات الراسخة. |
Araştırma ayrıca bunun kötü alışkanlıkları artırdığını da gösteriyor. | TED | وأظهر كذلك أن هذا يُرَبي العادات السيئة. |
Cinsel alışkanlıkları değişmemiş. Hala oğlanlarla yatmaktan hoşlanıyor. | Open Subtitles | عاداته الجنسية لم تتغير هو ما زال يحب ممارسة الجنس مع الأولاد الصغار |
Yağmur mevsimi yaklaştıkça tavukların yeme alışkanlıkları da değişiyor. | Open Subtitles | بقرب حلول موسم الأمطار الشيمبانزي يغير عاداته الغذائية |
Farklı alışkanlıkları, farklı insanları, farklı dinleri, farklı inançları tanıması gerekiyordu. | TED | وقد توجب أن يتعرف على عاداتهم المختلفة، أشخاص مختلفون وديانات مختلفة وعقائد مختلفة. |
Teknede iyi alışkanlıkları olan bir kadının bulunması harika... | Open Subtitles | انه شيء عظيم ان يكن هناك سيدة علي متن السفينة بعادات جيدة. |
Sürekli gördüğünüz kabusunuzu dikkatimize sunduğunuzdan beri Raymond Shaw'un hayatı, geçmişi, alışkanlıkları, arkadaşları ve yakınları çok titiz bir şekilde incelemeye alındı. | Open Subtitles | منذ أن جلبت لإنتباهنا هذا الحلم المتكرر الذى تعانيه فإن حياة ونشأة وعادات وأصدقاء ريموند شو .. أصبحت تحت الملاحظة الدقيقة .. |
Çok pişmiş iki yumurta istiyorum. Damarlara zararlı ama eski alışkanlıkları bırakmak zor. | Open Subtitles | أريد بيضتين، البيض يتعب شراييني ولكن يصعب التخلّص من العادات القديمة |
Onunla kalmak istemiyorum. Bazı kötü alışkanlıkları var. | Open Subtitles | لا اريد البقاء معه, لديه بعض العادات السيئة |
Önemli değil. Herkesin tuhaf alışkanlıkları vardır. | Open Subtitles | في الحقيقة,كل شخص لديه بعض العادات الغريبة. |
Neyim olduğunu duymak mı yoksa orada öylece oturup, kötü alışkanlıkları tartışmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | تريد أن تسمع ما حصلتُ عليه، أو تريد أن تجلس هنا وتناقش العادات السيئة؟ |
Bilirsiniz, böylece, aynı alışkanlıkları benimsemeyerek sağlık kaderimi değiştirdim. | Open Subtitles | و بهذا، غيرّت مصير صحّتي بعدم الإشتراك في نفس العادات. |
Güvenlik alışkanlıkları olan bayanı sevmeli. | Open Subtitles | عليكَ أن تُحب الفتاة، ذات العادات الأمنية الجيدة |
Makedonyalı generalleri onun düz konuşması, değişen giysileri ve giderek artan yabancı alışkanlıkları çileden çıkarıyordu. | Open Subtitles | لذلك، ليس مفاجئًا أن يغضب القادة المقدونيين من ملابسه المنحلّة وتزايد عاداته الدخيلة عليهم |
Lütfen yanlış anlama ama talibin ailesi, alışkanlıkları ve geliri hakkında sorular sormam gerek. | Open Subtitles | رجاءًأنتلاتعنينْهذا , ..لَكنِّي يَجِبُأَنْأَسْألَ. عن عائلته عاداته وظيفته إلي غير ذلك... |
Nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmaz, alışkanlıkları neler? Küresel ısınma hakkında ne düşünüyor? | Open Subtitles | ماذا يحب وماذا يكره ما هي عاداته |
Düzgün bir davranış biçimi göstermiyorlar kişisel alışkanlıkları iğrenç. | Open Subtitles | يفتقرون الى البراءة و عاداتهم الشخصية منفرة |
Kötü alışkanlıkları olan birisini de istememiştim zaten. | Open Subtitles | لا اريد أي شخص بعادات سيّئة |
- Atom silahlarının yayılması. Kontrolsüz üreme alışkanlıkları. | Open Subtitles | انتشار الادوية الذرية ، وعادات التربية التى لايمكننا السيطرة عليها |
Dostları alışkanlıkları. | Open Subtitles | حلفاؤهم وعاداتهم |
Kötü alışkanlıkları yüzünden Tanrı onları sonsuza dek lanetledi. | Open Subtitles | كانوا قد لعنوا كل الوقت من قبل الرب إلهك... ... لمكرهاتهم. - |
Balık araştırmaları için tasarlandı: derin deniz balıklarının yumurtlama alışkanlıkları. | Open Subtitles | صمم خصيصا لابحاث عادات وضع السمك للبيض فى اعلى البحار |