"alışmış" - Translation from Turkish to Arabic

    • اعتدت
        
    • اعتاد
        
    • معتادة
        
    • إعتاد
        
    • تعتاد
        
    • تعودت
        
    • إعتدت على
        
    • اعتادوا
        
    • الإعتياد
        
    • تعوّد إلى القتل
        
    Etrafındaki herkese yalan söylemeye alışmış olabilirsin ama yalan söylemeyeceğin tek kişi benim. Open Subtitles ربّما اعتدت الكذب على كلّ من بحياتكَ لكنّي الرّجل الذي يلزم ألّا تكذب عليه
    Güçlü bir adam, istediği her şeyi, istediği zaman elde etmeye alışmış. Open Subtitles الرجل ذو السلطة اعتاد على ان ينال مايريده فى الوقت الذى يريده
    Sibirya soğuğuna o kadar alışmış ki. Open Subtitles هي كانت معتادة جـدًا على فصـول الشتاء السايبيرية
    Pekala, buna alışmış olabilir, ama bunda düşündüğü kadar iyi olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles حسناً ، لربما قد إعتاد على ذلك ولكنني لست متأكداً من انه جيد في ذلك كما هو يعتقد
    Artık o yaşta ikisinden birine alışmış olması lazımdı. Open Subtitles يجب أن تعتاد فى سنها هذا على شيىء واحد فقط
    Savaşa alışmış bir ulus bir kez daha normale dönmenin yollarını arıyor. Open Subtitles أمةٌ تعودت على الحرب تسعى مجدداً للعودة إلى طبيعتها
    Şimdiye kadar alışmış olmalıydım. Küçüklüğümden beri yalnız olduğum için. Open Subtitles إعتدت على ذلك منذ كنت صغيرا أمكث وحدى تماما
    - Evet, alışmış olduğum bir yaşam tarzım var. Open Subtitles نعم , لدي نمط حياة معين و قد اعتدت عليه جداً
    Çünkü elim annem ya da manzaralar gibi sevmediğim şeyleri çizmeye alışmış. Open Subtitles وأنا اعتدت على رسم الأشياء التي أكرهها مثل أمي والمشاهد الطبيعية
    Bu kadar uzun süre gizli görev yapınca yalan söylemeye alışmış olmalısınız. Open Subtitles خلال تلك العمليّة السريّة، لابدّ أنّك اعتدت على الكذب،
    Amerikalılar var olan tüm hiyerarşilerde tepede olmaya bir hayli alışmış durumdalar. TED اعتاد الأمريكيون على مكانتهم في قمّة كل ترتيب هرمي.
    Sürekli emir vermeye, sahiplenmeye alışmış bir adam... nasıl bu hale gelebilir? Open Subtitles كيف يمكن ان يحدث هذا لرجل قد اعتاد على ترتيب المستقبل؟ ..وفوق كل ذلك الإمتلاك؟
    Bu kadar çok eleştirildiğin için buna alışmış olmalıydın. Open Subtitles طالما انك منتقد بهذا الكم الهائل يجب ان اعتاد علي هذا
    Söylemek istediğim; ben belli bir hayat tarzına alışmış bir insanım ve sen de kendi potansiyeline erişirsen- Open Subtitles كل ما أقوله هو أنني أصبحت معتادة على نوع معين من الحياة ولو أنك فقط تبذل جهدا بقدر إمكانياتك
    Söyledikleri gibi her koşula alışmış biri. Open Subtitles إنها كما قالوا عنها ، معتادة على هذه الأمور..
    Muhtemelen savaş olduğunda bu halde olmaya zaten alışmış olduğum için şanslıyım. Open Subtitles أظنني محظوظة كوني معتادة على هذا عندما اندلعت الحرب.
    Benim gibilerin gelip, dalga geçmesine alışmış adam. Open Subtitles لقد إعتاد على مجيء الحمقى أمثالي اليه و السخرية منه
    - Ölmeye bu kadar alışmış birinin ölümünün uzun sürmemesini istemeyeceğini sanırsın. Open Subtitles حسبتُ أن شخصًا إعتاد على الموت لن يريد أن يطيل من شقاء ميتته.
    Sanırım siz istediğini elde etmeye alışmış bir adamsınız, değil mi? Open Subtitles ظننتُ أنّك رجل إعتاد الحصول على ما يريده، صحيح؟
    Suratına fışkırtılmasına alışmış olman lazımdı. Open Subtitles عليك أن تعتاد على الانتشار في وجهك
    Tabiki de alışmış olduğumdan biraz farklıydı. Farklı? Open Subtitles بالطبع ، هو مختلف قليلاً عما تعودت عليه
    Şimdiye kadar alışmış olman gerekiyordu Open Subtitles لقد إعتدت على ذلك بالإضافة إلى كونه بحث ليوم السابع عشر
    Bunu yapmak çok korkutucuydu, çünkü geleneğimizin büyükleri, zaten uzun zamandır bulunan şeylere alışmış durumdaydılar. TED كان أمرا مخيفا القيام به، بسبب هؤلاء الزعماء التقليديين أنهم فقد اعتادوا على القيام بهذه الأشياء التي وجدت منذ عصور
    Ama sanırım buna alışmış olmam gerekiyor. Open Subtitles ولكن، أفترض أن علي الإعتياد على هذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more