| Birisi size alerjisi olduğunu söylüyor, siz de alerjik şeyi yemeğine boşaltıyorsunuz. | Open Subtitles | شخص يقول لكم انهم حساسية إلى شيء، حتى تتمكن يلقونه في طعامهم؟ |
| Benim evimi önerirdim, ama köpek besliyorum ve onun alerjisi var. | Open Subtitles | كنت سأعرض عليها شقتى لكن لدى كلاب و هى لديها حساسية |
| Katilin güneşe alerjisi vardı ve reçeteli güneş kremi kullanıyordu. | Open Subtitles | القاتل لديه حساسية من الشمس ويستخدم وصفة طبية مضادة للشمس |
| Ama işin komiği onlara alerjisi vardı. | Open Subtitles | الغريب فى الأمر أنها كانت تعاني الحساسية |
| O da olamaz. İlaç kullanmadığını ve alerjisi olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | قال أنه لا يستخدم أي دواء وليس لديه أي حساسية |
| Yayılan haberlere göre, kurşuna karşı ciddi bir alerjisi varmış. | Open Subtitles | الأشاعة في الشارع تقول أن لديه حساسية شديدة من الرصاص |
| Yayılan haberlere göre, kurşuna karşı ciddi bir alerjisi varmış. | Open Subtitles | الأشاعة في الشارع تقول أن لديه حساسية شديدة من الرصاص |
| Bunu fıstığa karşı alerjisi olanlar için kullanıyorlar. | TED | يقدمون هذه الخدمة لمن حساسية من الفول السوداني. |
| Genellikle kronik alerjisi olan çocuklarda görülür. | TED | إنها تُلاحظ غالبًا بين الأطفال الذين لديهم حساسية مزمنة |
| Bunun yanında belirli aşılara alerjisi olan insanlar da vardır. | TED | وأيضًا أولئك الذين لديهم حساسية تجاه لقاح بعينه. |
| Harold'ın her çeşit arıya alerjisi var. Yanımızda hep adrenalin bulunduruyoruz. | Open Subtitles | عنده حساسية من كل النحل دائما نحمل معنا الأدرينالين |
| Ona benim domatesli kepek ekmekli sandviçimi vermişler. Kepeğe alerjisi var. | Open Subtitles | هو أخذ سندوتشي طماطم بخبز القمح الذي عنده حساسية منه |
| Muhtemelen alerjisi var. Sanırım çikolata yüzünden. | Open Subtitles | من المحتمل أن لديه حساسية شديدة من الشيكولاته |
| Merhaba, oğlumun battaniyelere alerjisi vardır. | Open Subtitles | مرحبا يعاني ابني من حساسية عالية من نوع القماش في الأغطية |
| Gel oğlum. El ilanları yaptım. Artık başkasının alerjisi olabilir. | Open Subtitles | أعددت بعض المنشوات يمكن أن يسبب الحساسية للغير الآن |
| Telefonumu evde bırakmak zorunda kaldım çünkü kızın mikrofonlara karşı alerjisi var. | Open Subtitles | وقد كان عليّ ترك الهاتف في المنزل لأنها حساسة تجاه تواجد الميكروفونات |
| Bir çeşit kemirgen. Işığa alerjisi var. | Open Subtitles | إنه نوع من القوارض ويبدو أنه حساس للضوء الساطع |
| Ben iyiyim. Notumu aldın mı? 7. masadaki Harry Bard'ın balığa alerjisi var. | Open Subtitles | هل وصلتك ملاحظتي بان هاري بار على المنضدة 7 يتحسس من المأكولات البحرية؟ |
| İki antibiyotiğe birden alerjisi olan çocuk şarbon kapıyor. | Open Subtitles | يصاب بالجمرة الخبيثة و يتصادف إصابته بحساسية من مضادين حيويين |
| Bu büyük bir iş. Eğer kimsenin köpeklere karşı alerjisi olmazsa avantajlı oluruz. | Open Subtitles | انه أمر كبير, إن لم يشعر أحدهم بالحساسية ضد الكلاب, سيكون ذلك لصالحنا |
| Cam kapıdan geçti. alerjisi olduğu bir şey var mı? | Open Subtitles | أيّ حساسيات التي يَجِبُ أَنْ نَعْرفَ حول. |
| Sıcak ve kuru çöl iklimi. alerjisi vardı. | Open Subtitles | حار وعواصف ترابيه حاره ، شئ من هذا القبيل ، حساسيه |
| Bak, özür dilerim, ama eğer kaza sırasında kaynak yapıyorsa ve eriyen metaldeki kimyasallara alerjisi varsa, | Open Subtitles | انتظر اسمع, انا آسف لكن اذا كان يلحّم وكان لديه حساسيّة للمواد الكيميائية المصهّرة |
| fıstık ezmesine alerjisi var. Söylemiştin. Geciktiriyorsun. | Open Subtitles | . تتحسس من زبدة البندق . لقد قلت لي ، أنت تماطلين |
| Muhtemelen çarşaflara ya da hastane önlüğüne karşı alerjisi vardır ve fark etmemişsinizdir. | Open Subtitles | إنّها بالغالب حسّاسة تجاه أغطية الفراش أو رداء المستشفى ولم تلحظ ذلك ببساطة |
| Ne yazık ki Frederick'in yedi ayrı tür sarmaşığa alerjisi var. | Open Subtitles | لسوء الحظ، فريدريك حسّاسُ إلى سبعة مِنْ تَنْويعاتِ اللبلابِ |
| Ona katılan süt yetişkinlerde yaygın bir gıda alerjisi nedenidir. | Open Subtitles | و التي أفترض أنه يتناولها مع اللبن من أكثر الأشياء المثيرة للحساسية |
| Laktoza alerjisi olsa da deli gibi organik süt içiyor. | Open Subtitles | وبالرغم من حساسيته للاكتوز فقد استهلك حليب عضوي بكميات كبيرة |