(Alkışlar) EMC: Büyük Verileri Dünya Çapında Tüm Organizasyonlar için Büyük Fırsatlara Dönüştürüyor. | TED | تصفيق إي إم سي : تحويل البيانات الكبيرة إلى فرصة كبيرة للمنظمات في جميع أنحاء العالم. |
(Alkışlar) Juna Cohen: Peki söyle Morgan, şeffaflık adına soruyorum şu $7,100'a ne oldu? | TED | تصفيق يونيو كوهين: وهكذا، مورغان، باسم الشفافية، حصلت على 7100 دولار |
(Alkışlar) Bill Gates: Peki Bruce, sence en zorlu bölgeler neresi olacak? | TED | تصفيق بيل غيتس: حسنا بروس، بإعتقادك ، ما هي الأماكن الأكثر تحديا لمشروعكم ؟ |
(Kahkahalar) (Alkışlar) Irkınız doğanın umrunda değil. Irk denen şey zaten insan yapısı. | TED | ضحك تصفيق ترى، الطبيعة لا تهتم عن عرقك هذا من صنع الإنسان. |
(Alkışlar) Hiç yok olmayacak ırk hangisi, biliyor musunuz: İnsan ırkı. | TED | تصفيق سوف أخبرك ما السباق الذى ليس على وشك الموت: هو سباق الإنسانية |
Şimdi -- (Alkışlar) Bu büyük bir iş ama alt edilemeyecek canavarlar olduğunu düşünmüyorum. | TED | الان تصفيق هذه مهمة كبيرة، من المفهوم، لكنني لا أصدق اى نوع من الوحش الذي لا يهزم |
Teşekkür ederim. (Alkışlar) Chris Anderson: Bir soru sormak istiyorum. | TED | شكرا لكم.. تصفيق كريس اندرسون : عندي سؤال |
Mekanik kahkaha, mekanik Alkışlar, nereye varıyoruz böyle? | Open Subtitles | ضحك و تصفيق ميكانيكى ما الذى سوف نصل إليه ؟ |
Burda üzerinde düşünülmeye değer küçük bir -- (Alkışlar) -- fark var. | TED | هناك فرق صغير هناك الذي يستحق فقط -- (تصفيق) -- فكروا بها. |
(Alkışlar) Eee, Luke, dün akşamdan beri Tony'yi en son ne zaman gördün? | TED | (تصفيق) إذاً لوك، قبل ليلة أمس، متى كانت آخر مرة رأيت فيها توني؟ |
(Alkışlar) JE: Tony, bu ameliyatlardan yüzlerce yaptı değil mi? | TED | (تصفيق) خوان: وهل قام توني بإجراء المئات من هذه العمليات؟ |
(Alkışlar) ♪ (Alkışlar) Sunucu: Arkadaşlar, Claron McFadden ile tanışmış oldunuz. | TED | (تصفيق) (غناء) (تصفيق) المضيف : اصدقائي لقد قابلتم للتو كلارون مكفادين |
(Alkışlar) Geçenlerde gördüğüm bir manşet aklıma geldi: ''Eğitim: Büyük ayrım.'' | TED | (تصفيق) هذا يستدعي عنوانا رئيسيا رأيته مؤخراً " التعليم: الفارق الأعظم" |
(Alkışlar) (Alkışların sonu) Yarışma sürem 14 saat 39 dakikaydı. | TED | (تصفيق) (انتهاء التصفيق) وكان توقيتي النهائي 14 ساعة و39 دقيقة. |
Hiçbir şey yok. (Alkışlar) Amerika'da şirketlerin günümüzde erişmeye çalıştıkları para sıkıntısı olan okullara gittik. | TED | تصفيق وذهبنا إلى المناطق التعليمية حيث الشركات الآن هي طريقهم في المدارس التي تعاني من الضيق المالي في جميع أنحاء أمريكا. |
(Alkışlar) "The Sun Times beni Cannes Film Festivali'ne Porteram Telebubble adında ve bavul büyüklüğündeki taşınabilir bir bilgisayarla göndermişti. | TED | (تصفيق) لقد ارسلتني الصحيفة حينها الى مهرجان كان للأفلام مع كمبيوتر محمول بحجم حقيبة سفر يدعى " بورترام تيليببل " |
İnsanlar--" (Alkışlar) "İnsanlar yüksek sesle konuşuyor--" Çok özür dilerim. | TED | الناس .. (تصفيق) الناس تتحدث بصوت مرتفع .. انا اعتذر |
(Alkışlar) Teşekkürlerimizi kabul edin. | TED | تصفيق الجمهور احتراماتي. احتراماتي. |
(Kahkahalar) (Alkışlar) Hayatımın tümünü harcayabilirim bu tür projelere diye hissediyorum. | TED | (ضحك) (تصفيق) فكرت أني قد أقضي حياتي كلها في مشروع كهذا |
(Kahkaha) (Alkışlar) Bir sanatçıyı ele aldığımızda, Queen B, parantez içinde Beyoncé- (Kahkaha) Beyoncé'nin müziğinde Afrika etkileri var. | TED | (ضحك) (تصفيق) عندما ننظر إلى فنان ما، (كوين بي) مثلا، بين قوسين، بيونسي. (ضحك) فهناك لمسات أفريقية في موسيقاها. |
Ama sen tüm Alkışlar arasında ödülünü almaya gittiğin zaman, | Open Subtitles | لكن عندما ترتفعين للحصول على الكأس وسط كلّ ذلك التصفيق |
(Alkışlar) Ben bir göçmen ya da mülteci değilim ama bu saldırıları üzerime alınıyorum çünkü dedelerim de göçmendi. | TED | (تَصفيق) انا نفسي لست بلاجئة أو مهاجرة، ولكنني أحس بالإساءة بسبب هذه التهجمات، لأن أجدادي كانوا لاجئين. |
Posterler, video oyunları, Alkışlar, çığlıklar. | Open Subtitles | الملصقات ، وألعاب الفيديو ، والناس يهتفون هتاف. |
Yahudi gerçeğiyle başa çıkarsak dünya bizi Alkışlar. | Open Subtitles | التعامل مع واقع اليهود، والعالم سوف يصفق لنا. |
Ooo kardeşlerim Surinder Sahni bey için Alkışlar gelsin. | Open Subtitles | اوه اخواني واخواتي ... صفقوا جميعاً للسيد سوريندر ساهني |
Kişisel zırvalıkları bir kenara koyarsak, "Alkışlar Bize"nin çok iyi olduğunu duydum. | Open Subtitles | بعد وضع كلا الخلافات جانيا فقد سمعت بأن "بيج ابز" فرقة رائعة |
Alkışlar bana bir şey ifade etmiyordu. Ama senin için bir anlamı vardı. | Open Subtitles | لم يعن الهتاف لى شيئا و لكنه كان يعنى شيئا بالنسبة لك ، أليس كذلك ؟ |
Beni Alkışlar değil, sen dışlıyordun. | Open Subtitles | ليس بالزحام يا حبيبى ، بك انت |
Alkışlar dans ikilisi Bay ve Bayan Terry Jeffords'a gelsin. | Open Subtitles | ارفعوا أياديكم ,من أجل ثنائي الرقص (السيد والسيدة (تيري جيفوردز |
İnsanlar onlar için sıraya girer. Onları Alkışlar. İsimlerini bağırırlar. | Open Subtitles | الناس يحتشدون لهم يهتفون لهم، يصيحون باسمائهم |
Bazı insanlar gürültülü, bazıları sessizce Alkışlar. | Open Subtitles | الآن بعض الناس يصفقون بصوت عال , وبعض لينة. |
BG: Hasan, çok teşekkür ederim. (HE: Teşekkürler.) (Alkışlar) | TED | بي جي: حسن، شكراً جزيلا. (هو: شكراً) (تصفيق) |