Ve bize bulut gözlemlemenin amaçsız doğasını hatırlatır, ne kadar amaçsız bir aktivite olduğunu. | TED | وتذكرنا بأن مشاهدة السحب تتميز بكونها بلا هدف يا له من نشاط لا هدف له |
Senden kalanları toplayacak biri olmayınca da ruhun amaçsız bir şekilde etrafta dolanıp duracak. | Open Subtitles | وإن لم يسترجع أحد بقاياك ستهيم روحك بلا هدف |
Lütfen. Bu amaçsız yıkım benim her zamanki tarzım değil. | Open Subtitles | ،رجاءً ، هذه أفعال تدميرية بلا معنى ليست مثل أفعالي ذات المعنى الدفين |
amaçsız için bir kelime daha? | Open Subtitles | مالكلمة الأخرى التي تعني (فيكليس)؟ |
Sanırım bunların hepsi çok amaçsız. | Open Subtitles | إذ كلّ شيء يبدو غير فعّال |
Tıpkı o kadın gibi amaçsız bir gaye uğruna darağacına gitmeye hazırsın. | Open Subtitles | نحن مثل تلك المرأة، مستعدين للذهاب إلى المشنقة من أجل قضية لا طائل لها. |
Hayır, amaçsız gezintilerimiz için kendi payımı ödemek istiyorum. | Open Subtitles | كلا, أريد أن أدفع نصيبى فى رحلتنا بلا هدف. |
Görünüşe göre herkes amaçsız bir zavallı olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | , من الواضح الجميع يظنون أني فاشلة بلا هدف |
Sadece amaçsız ayrıcalıklı yaşamlarımızı doldurmak için. | Open Subtitles | فقط تعويض لحياة مليئة بالإمتيازات بلا هدف |
Anladığım kadarıyla amaçsız bir hareket için zararlı ya da fiziksel olarak tehlikeli bir ortam yaratıyormuş. | Open Subtitles | كما فهمته كان يُشكّل خطراً أو هيئة جسدية عنيفة بلا هدف |
Biliyorsun, hayatım boyunca amaçsız bir şekilde oradan oraya savruldum durdum. | Open Subtitles | أتعلمين، كنتُ أنتقل من مكان لآخر بلا هدف طوال حياتي. |
amaçsız istek duyduklarına olan sarsılmaz inancı hatta hiçbir şey söylemediği zaman bile. | Open Subtitles | حسن النية بلا هدف الإعتقاد الراسخ بأن لديها الحق في أن تُسمع حتى وإن لم يكُن لديها ما تقول. |
Birinin baskısına direnmek asla amaçsız değildir. | Open Subtitles | ليس الكفاح لمقاومة الأسر شيئاً سخيفاً بلا معنى |
Ben her zaman telefonda gevezelik edebileceğim amaçsız bir seksin peşindeyim. | Open Subtitles | دائماً اتبع المضاجعة التي بلا معنى مع أحاديث هاتفية عذبة |
Tamam, amaçsız. | Open Subtitles | حسناً، كلمة (فيكليس) |
Hayatım, amaçsız zaten diğer kelime. | Open Subtitles | عزيزتي، (فيكليس) هي كلمة أخرى |
"amaçsız" dedin. | Open Subtitles | لقد قلت "غير فعّال" |
Tüm bunlar amaçsız, saçmasapan işler. | Open Subtitles | الأمر برمته مثير للسخرية، مهزلة لا طائل منه |
* amaçsız insanlar * * gecenin içinde bir yerlere saklanmış * * duyguları bulmak için yaşarlar... * | Open Subtitles | * أناس عند عواميد الإنارة * * يعشيون فقط لإيجاد العاطفة * * يختبأون في مكان ما * |
Çok ciddi bir sorununu unutmak için kendini amaçsız sekse vermiş durumdasın. | Open Subtitles | أنت تستعمل الجنس الخالي من الأحاسيس لكي يصرفك عن المشكلة الحقيقية |
Burada olan şu, ortadaki amaçsız seçenek kimse onu istemediği için amaçsızdı. | TED | الذي كان يجري كان أن الخيار الذي كان بلا فائدة، في الوسط، كان بلا فائدة بالطريقة التي لم يرغب به أحد. |
Bize bak. amaçsız, yönsüz, evsiziz. | Open Subtitles | انظر إلينا، نحن بدون هدف وتائهون ومشرّدون |
Otuzbir gibi amaçsız birisisin, değil mi Jeppie? | Open Subtitles | فانت دون جدوى كخرقه باليه, اليس كذلك, يا جى بى ؟ _ |