En azından başlangıcında. Ama işin sonunda tamamen bize ait bir şey olacak. | Open Subtitles | لكن في النهاية، سوف تكون لدينا شركة قانون ناجحة التي تستحق ذلك التعب. |
Evet biliyorum. Ama işin aslı şu ki bunu zaten yapacaktım. | Open Subtitles | أجل، أعلم هذا، و لكن في الأخير كنت سأفعل هذا |
Ama işin gerçeği bir sene bile yaşayabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن في الحقيقَة، لا أعتقِد أنهُ سيُكمِل السنَة |
Ama işin aslı o bana bakıyordu, ta ki o yaz gününe dek. | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة هي التي كانت تعتني بي ، حتى ذلك الصيف عندما |
Ama işin aslı, elinde bir şey yokken bile kazanır. | Open Subtitles | ولكن الأمر هو أنه ينتصر حتى لو يملك أي شيء |
Ama işin komik yanı şu ki onlardan biri ölürse, cinayetten dolayı hapse gireceksin. | Open Subtitles | لكن الشيء المثير للسخرية، أنّ لو ماتت أيّ واحدة منهنَّ. فستزج إلى السجن ، يتهمة القتل، يا للغرابة. |
Onlara istediğin soruyu sorabilirsin ve beni bir çocukla kıyaslayabilirsin Ama işin aslı, gerçekten ne düşündüklerini asla öğrenemeyeceksin. | Open Subtitles | لذلك تستطيعين أن تطلبي منهما كل ما تريدين و تستطيعين أن تقارنيني بطفل كما تريدين لكنّكِ في الحقيقة لن تعرفي أبداً |
Ama işin iyi tarafı, sanırım hıçkırığım geçti. | Open Subtitles | لكن في الجانب الجيد، أظن أن الفواق قد زال |
Ama işin gerçeği o küçük İsveçli sekreteriyle kaçtı. | Open Subtitles | لكن في الواقع كان يستمتع بأوقاته مع السكرتيرة اللطيفة |
Hepiniz ölümden korktuğunuzu söylüyorsunuz Ama işin doğrusu, yaşamaktan daha çok korkuyorsunuz. | Open Subtitles | جميعكم تقولون بأنّكم خائفون من الموت، لكن في الحقيقة أنتم تخافون من الحياة أكثر. |
Beni elitistmişim gibi göstermekten hoşlandığını biliyorum Ama işin aslı bu insanlarla yakınımdır ben. | Open Subtitles | أنتي تعتقدين أني أتكبر عليهم لكن في الحقيقة أنا مقرب إليهم |
Kurgulu şeyleri çözümleyebilir sistem çözümlemesi yapar, ortaya fikirler çıkartır Ama işin doğrusu sizin için en değerli ajan o çünkü onu tanımıyorsunuz ve o da sizi tanımıyor. | Open Subtitles | هو موهوب في تحديد الأنماط، تحليل الأنظمة، وخلق نظريات بسرعة لكن في الواقع، أهمّ خدمة سيقدمها لكم |
Partileri severim Ama işin doğrusu bu kadından anne olmaz. | Open Subtitles | انا احب الحفلات .. لكن في الحقيقة تلك السيدة لا ينبغي ان تكون اماً |
Takma isimler kullanabiliriz Ama işin aslı, kendiminkini ilk unutan ben olurum. | Open Subtitles | ،يمكننا أن نستخدم أسماء رمزيّة لكن في الواقع سأكون .أول من أنسى أسمي |
Ama işin doğrusu, bana aşık değildi. | Open Subtitles | ولكن في الواقع، فإنها لم تكن في علاقة حب معي. |
Tamam. Ama işin gerçeği, doktorla konuşmadım, teklifimi değiştireceğim. | Open Subtitles | حسناً ، ولكن في ضوء الحقيقة ، بأنني لم أتحدث مع الدكتور فسأعدل عرضي |
Ama işin sonunda kararı vermek onlara kalmış. | Open Subtitles | ولكن في نهاية اليوم القرارات لهم ليحددوها |
Ama işin gerçeği bundan çok daha farklıdır. | Open Subtitles | وأن تحيا في سعادة إلى الأبد ولكن الأمر أكبر من ذلك |
Ama işin garip ve delice gelen yanı, yine de şaşırmış olmam. | Open Subtitles | ولكن الأمر المضحك, الأمر الجنوني هو أنني ما زلت مصدوماً |
Ama işin komik yanı şu ki onlardan biri ölürse, cinayetten dolayı hapse gireceksin. | Open Subtitles | لكن الشيء المثير للسخرية، أنّ لو ماتت أيّ واحدة منهنَّ. فستزج إلى السجن ، يتهمة القتل، يا للغرابة. |
Onlara istediğin soruyu sorabilirsin ve beni bir çocukla kıyaslayabilirsin Ama işin aslı, gerçekten ne düşündüklerini asla öğrenemeyeceksin. | Open Subtitles | لذلك تستطيعين أن تطلبي منهما كل ما تريدين و تستطيعين أن تقارنيني بطفل كما تريدين لكنّكِ في الحقيقة لن تعرفي أبداً |
Ama işin özünde hepimizi buraya bu küçük performansını izlemeye çağırıp oyununa hepimizi alet ettin. | Open Subtitles | و لكن حقيقة انك جلبتنا كلنا الى هنا لأدائك السخيف هنا و من ثم تشركنا جميعا في لعبتك |
- Ama işin iyi tarafı Saul'un İndirimli Gözlükçüsü bana kaldı. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيّد هو أنّي حصلت على محلّ التخفيضات ''سول'' للنظّارات. |