| Sadece, beni anlıyordu... Yeniydi, farklıydı. | Open Subtitles | كما تعلمين إنّه فهمني وكان وجهاً جديداً و مختلفاً عن الآخرين |
| Kardeşini düşün o beni anlıyordu. | Open Subtitles | شقيقكِ لقد فهمني |
| Ayrıca Tanrı'nın onun için bir planı olduğunu da anlıyordu. | Open Subtitles | و كان يدرك أيضاً أن الربّ قد أعدّ له سبيله |
| Daha ciddi bir dersin öğretilmesi gerektiğini anlıyordu. | Open Subtitles | ...كان يدرك بأن ثمة درس أكبر يجب أن يتعلمه |
| Aaron çok gençti, fakat teknolojiyi anlıyordu ve mükemmel olmadığını görüp daha iyi hale getirecek yollar arıyordu. | Open Subtitles | كان هارون صغيرًا، إلا أنه كان يفهم التقنية و كان يعرف أنّها ليست كاملة و كان يبحث عن طرق لتحسينها |
| Ama en azından neyle karşı karşıya olduğunu anlıyordu. | Open Subtitles | ولكن على الأقل كان يفهم الذي يعارضه |