| Görevini bitireceksin. Seni çalışman için tuttum ve ücrette Anlaştık. | Open Subtitles | ستقوم بالمهمة التي أمرتك بها و بالسعر الذي إتفقنا عليه |
| Siz buraya gelmeden önce her şeye doğru cevap vereceğimiz konusunda Anlaştık. | Open Subtitles | لقد إتفقنا كلنا قبل أن تأتون لهنا أن نُجيب على أسئلتكم بصدق |
| Sanırım Anlaştık, ama onu niye istiyorsun? | Open Subtitles | أعتقد أننا عقدنا صفقة ولكن لماذا تريدها؟ |
| Dediğim gibi, fazla dost göz çıkarmaz. Anlaştık mı? Düşüneceğim. | Open Subtitles | ، كما قلت لا أكتفي من الأصدقاء هل أتفقنا ؟ |
| Anlaştık mı yoksa notu gönderip adamlarının kökünü mü kazıyacağız? | Open Subtitles | هل حصلنا على اتفاق أم نرسل الرسالة ونقضي على رجالك؟ |
| Anlaştık. Şimdi şunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | ـ موافق ، علينا أن نكمل ما بدأنا ـ أتسمح لى بالمشاهدة |
| Hayır, Bob. Anlaştık. | Open Subtitles | لا بـــوب وزّع الأوراق تعني إتفاق ، و تعني توزيع الأوراق كذلك : |
| Hayır, iki saat sonra buluşacağız diye Anlaştık. | Open Subtitles | لا، اتّفقنا على اللقاء هناك في غضون ساعتَين |
| Bu olana kadar bir şey yapmayacağımıza dair Anlaştık sanıyordum. | Open Subtitles | أعني، ظننتُ أننا إتفقنا أن حتى حينها، سنبقى كما نحن |
| Ev işlerini yılın ilk 365 günü sen yapacaksın diye Anlaştık, | Open Subtitles | لقد إتفقنا على أن تجُز العشب لمدة 365 يوم في السنة |
| Sen kendi üzerine düşeni yap, ben de benimkini yapacağım. Anlaştık mı? | Open Subtitles | إذن ، إذا قُمت بتأدية جزئك سأقوم بفعل جزئى من الإتفاق إتفقنا |
| Sadece hangi kostümü giyeceğimiz konusunda Anlaştık sanmıştım. | Open Subtitles | لكنني ظننت بأننا إتفقنا على أن يكون لباسنا متشابهاً، هذا ما في الأمر |
| Sen bizi şu gulyabani Crittenden'den uzak tut, ve bende sana Anlaştık diyeyim. | Open Subtitles | أنت إحتفظ بهدفك فى محاولة طردنا. وأنا سأقول لك أن لدى صفقة لأعقدها، أليس كذلك يا شباب؟ |
| - Onlarla Anlaştık. - O halde manikürcünün içine gireceğiz. | Open Subtitles | ـ لقد عقدنا صفقة معهم ـ إذن سوف تتوسعون إلى متجر العناية بالأظافر |
| Tamam, sanırım her şeyde Anlaştık, iki düzüne ninja yıldızı | Open Subtitles | يبدو بأننا أتفقنا على الأمر إذن سأتقدم و أخذ دزينتين |
| Hayatım, seninle on yıl sonra burada buluşacağım. Anlaştık mı? | Open Subtitles | حبيبتى ، سوف أقابلك هنا بالتحديد بعد عشرسنوات ، إنه اتفاق |
| Böylelikle, tetikte ve atik olacaksın. Anlaştık mı? | Open Subtitles | بهذه الطريقة سأبقيك متيقظاً و مستعداً موافق ؟ |
| Anlaştık sanmıştım, herşeyi aynı görüyoruz sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أننا لدينا إتفاق نعتقد أننا نرى الأمور بنفس الطريقه |
| En azından bir konuda Anlaştık. | Open Subtitles | حسناً، اتّفقنا على شئ، على الأقل. |
| Ben bir avukatım. Bunda Anlaştık mı? | Open Subtitles | أنظر الأن ، نحن متفقون على أنني محام ، أليس كذلك؟ |
| Evet, en azından bir şey üzerine Anlaştık. | Open Subtitles | أجل، على الأقل نحن متفقان على نقطة واحدة |
| İnatla pazarlık ediyorsun evlat, fakat Anlaştık. | Open Subtitles | انت تطلب صفقة صعبة , إبني، لكن الصفقة جاهزةَ. |
| Asıl önemli olan buradan canlı çıkmak, Anlaştık mı? | Open Subtitles | ما يهم هو الخروج من هنا على قيد الحياة هل هذا واضح |
| Kurallarda Anlaştık mı o zaman? Yahudiler ve zenciler yok. | Open Subtitles | كلنا متفقين على القوانين لا يهود ولا زنوج في هذه اللعبة |
| Çok güzel. Öyleyse Anlaştık. Bir rozete razı geliyorum. | Open Subtitles | حسنٌ جداً، إتّفقنا وسآخذ البطاقة ذات النقطة الواحدة. |
| Çok iyi Anlaştık ama merkeze inmek istemiyor. | Open Subtitles | كان بيننا وفاق جيد و لكنه لم يقبل النزول إلى أسفل المدينة اذا فهمتي قصدي |
| Matkap konusunda Anlaştık mı? | Open Subtitles | نحن واضحون إذاً بمسألة عدم الحفر؟ |