anladığını sanmıyorum... bir kız arkadaşa sahip olmaktan gelen duygusal yükümlülükler. | Open Subtitles | أنا فقط لا أظنك تفهم المسؤولية العاطفية التي تأني من صديقة. |
Dört yaşındaki bir çocuğun hayal kırıklığından ne anladığını biliyormusunuz? | Open Subtitles | هل تعرف كيف تبلغ من العمر أربع سنوات تفهم الإحباط؟ |
Beni anladığını söyleyebilirsen, gerekince içim rahat ölebilirim. | Open Subtitles | لو قلتى لى أنك تفهمين لمِت ميتةً طيبة, إذا لم يكن من الأمر بُد |
çünkü,Bizim ailemizin izzeti sözkonusudur. Benim, ne demek istediğimi anladığını umarım. | Open Subtitles | إنه شرف عائلتنا أتمنى بأنكى تفهمين ما أعني |
Anlamıyor gibi yapabilirsin, ama anladığını biliyorum. | Open Subtitles | تستطيع التظاهر بأنك لا تفهمني لكنني أعرف بأنك تفهم |
Bana bunu anladığını söyle, söyle ki bazı ayarlamalar yapabileyim ve sana ihtiyacın olan korumayı sağlayayım. | Open Subtitles | , أخبرني أنك تتفهم هذا حتى يمكنني اتخاذ بعض الاجراءات و أمدك بالحماية التي تحتاجها |
Bunun benim için ne kadar zor olduğunu anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اعتقد انك تفهم مقدار صعوبة هذا بالنسبة لي |
En sonunda yasal olarak evlenebilecek olmanın nasıl hissettirdiğini anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنك تفهم كيفية شعور أن تستطيع أخيراً الزواج قانونياً. |
anladığını sanmıyorum... bir kız arkadaşa sahip olmaktan gelen duygusal yükümlülükler. | Open Subtitles | أنا فقط لا أظنك تفهم المسؤولية العاطفية التي تأني من صديقة. |
İnsan doğasını anladığını sanıyordum. | Open Subtitles | كنت اظن انك تفهم شيئا عن الطبيعة البشرية |
Devrimi anladığını sanıyordum. | Open Subtitles | ما الأمر يا صديقي؟ لقد ظننت انك تفهم مبادئ ثورتنا |
Her neyse, bunları niçin yaptığımı anladığını umuyorum. | Open Subtitles | المهم، أتمنى أن تفهمين لماذا أفعل كل ذلك |
- Affedersin, Rita... - Nasılsın, tatlım? - Benim buranın yeni sahibi Gina olduğumu anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | المعذرة يا ريتا, لا أظن أنك تفهمين أنا ـ جينا ـ المالكة الجديدة |
Bu durumun ne kadar ciddi olduğunu anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّك تفهمين مدى ما يتضمنه الأمر من خطورة |
Bunun ne kadar zor olduğunu anladığını düşünmüyorum. | Open Subtitles | تعلمين ، أنا لا أعتقد أنكِ تفهمين مدى صعوبة هذا |
Beni anladığını biliyorum. Bacağına ne oldu? | Open Subtitles | انا اعلم انك تستطيع ان تفهمني ماذا حدث لساقه ؟ |
Seni bu birime göreve getirdiğimde, bunu anladığını söylemiştin. | Open Subtitles | عندما كلّفتك بقيادة تلك الوحدة، قلت إنك كنت تتفهم ذلك. |
Anlıyorum. Oh... bence anladığını söylüyorsun ama anlamıyorsun, tam olarak değil. | Open Subtitles | أنت تقولين بأنك تتفهمين الأمر و لكنك لست كذلك, ليس تماماً |
Haydi ama, bana anladığını, onları izlediğini kendin söyledin. | Open Subtitles | هيا، أنتِ أخبرتيني بنفسك أنكِ فهمتِ برؤيتهم |
Ama buna rağmen beni karım Helen'in 42 yıllık evliliğimiz boyunca anladığından çok daha iyi anladığını hissediyorum. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك أشعر أنك تفهمينني أفضل مما فهمتني زوجتي هيلين أبداً |
Ama dünyanın bunu anladığını sanmıyorum, utanç yüzünden. | TED | لا أعتقد أن العالم يتفهم ذلك بسبب العار. |
Yatak odası penceresinden anlamadığı bir şey görüyor, ama anladığını sanıyor. | Open Subtitles | من نافذة غرفتها لا تفهمه، لكن تظن أنها تفهمه |
Anlamalısın, anladığını sanıyordum. | Open Subtitles | عليك ان تفهمي ذلك واعتقد انك قد فهمتي الان |
Lütfen anladığını söyle Anne. | Open Subtitles | وروح صادقة, أرجوك قولي بأنك تفهميني, يا آن |
anladığını sanmıyorum. Şeytanlar seni her zaman kandırır. | Open Subtitles | لا أظنك تعي الأمر، الكائنات الشيطانية تتمكّن منك كل مرة |
Luke, Bess senin bu fırsatı neden istemediğini anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | استمع يا لوك، لا أظن أن بيس تتفهّم لماذا تغيّرت مشاعرك تجاه هذا |
Elektrikten anladığını söyleyenlere inanmayın, anlamıyorlar. | TED | لا تدعوا أحداً يخبركم أنه يفهم الكهرباء, لأنه لا يفهمها. |