O anlarda her zaman, onlar da kendi kayıplarından bahsediyorlar. | TED | في هذه اللحظات دائمًا، فهم يشاركون تجاربهم الخاصة لفقدانهم أعزاء. |
Jamie birlikteyken küçük anlarda hissediyorum çünkü beni çok sert seviyor. | Open Subtitles | يمكنني الشعور به في بعض اللحظات مع جيمي لأنه يحبني بشدة |
Şafaktan önceki en karanlık anlarda bir kadın yatağına döner. | Open Subtitles | في أحلك اللحظات قبل بزوغ الفجر عادت إمرأة إلى فِراشها |
Zor anlarda, tehlike, fiziksel uzaklık anlarında, aslında kimse yalnız değil. | TED | إنه في لحظات المعاناة، الخطر والتباعد الاجتماعي، لا أحد وحده أبداً. |
Sadece bazı anlarda bir kaç saniyeliğine dışarıya çıkabildiği zamanlar oluyordu. | TED | كانت هنالك لحظات عندما يفقد التركيز لعدة ثواني من الوقت. |
Bazı anlarda, iyi yerleştirilmiş bir piyon, kraldan daha güçlüdür. | Open Subtitles | هناك أوقات عندما يكون البيدق بوضع جيّد أقوى من الملك. |
Böyle anlarda, kendimi düşünüyorum, şuanda nerede olduğum hakkında ailemin hiçbir fikri yok | Open Subtitles | بمثل هذه اللحظات أفكر بداخل نفسي وأقول إن والدي لا يعملون بمكاني الآن |
Sadece mutlu, önemli anlarda değil, bunun gibi önemsiz zamanlarda bile. | Open Subtitles | ليس فقط قضاء الاوقات السعيدة لكن فقط اللحظات البسيطة مثل هذهِ |
İnsan bundan fazla yakınlaşamaz. İşte böyle anlarda güvenebileceğin birine ihtiyacın olur. | Open Subtitles | لا نستطيع أن نكون اقرب من ذلك أهذه هي اللحظات التي تحتاج |
Bunun, ölümsüzlük teminatının o anlarda kendini kurban etmeyi kolaylaştırmasından daha önemsiz olduğunu sanmıyorum. | TED | وأعتقد أنه شعورٌ ليس أقل من الشعور بالخلود الذي يجعلنا نضحي بأنفسنا في تلك اللحظات بكل تلك البساطة. |
Böyle anlarda her şeyi kabul edersiniz, değil mi? | TED | حسنا، عندما تكون في تلك اللحظات المدمرة، فأنت حينها تقبل بأي شيء، صحيح؟ |
Anahtar kelimeler bu anlarda atik ve düşünceli olmak. | TED | والمفتاح هو أن تكون كل واحدة من هذه اللحظات ذكية ومدروسة. |
Ya, bu hararetli anlarda, diyalog kurmayı, tartışmaya tercih etsek? | TED | ماذا لو في مثل هذه اللحظات الساخنة اخترنا الحوار عوضًا عن الجدال؟ |
Böyle anlarda ne kadar garip davranışlarda bulunuruz. | Open Subtitles | كم من الغريــب تصــرفنا في مثل هذه اللحظات |
Şimdiki gibi konuştuğumuz anlarda, seni ciddiye almıyorum. | Open Subtitles | هذه اللحظات القليلة التي نتحدث بها الآن, لا آخذك بها على محمل الجديّة |
Böyle anlarda, ailesinin seyretmiyor olmasını dilersiniz. | Open Subtitles | في لحظات كهذه نأمل ألا تكون عائلته تشاهد هذا |
En keyifli anlarda ortaya çıkar. | Open Subtitles | فهذه طريقة هجومه، عند لحظات الفرح الكبرى |
Böyle anlarda kendinle hesaplaşmaya çalışınca ne için yaratıldığını görürsün. | Open Subtitles | إنها ليست لحظات مثل هذه عندما تجبر نفسك بأن ترى ما أنت مصنوع منه |
Ancak böyle anlarda neyin doğru, neyin yanlış olduğunu hatırlamaya çalışınca ancak böyle anlarda D.E.B. olmanın gerçek anlamını görürsün. | Open Subtitles | إنها ليست لحظات مثل هذه عندما تتذكر ماهو صحيح وحقيقى لأن لحظات مثل تلك عندما تكتشفى |
Böyle anlarda suçluluk hissediyorum çünkü aslında tek gerçek dostumu düşünmem gerekir. | Open Subtitles | في أوقات كهذه أشعر بالذنب، لأنّه يجب علي التفكير بصديقي الوحيد والحقيقي |
Şu andan itibaren uygun anlarda uygun dozlar alacaksın. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً خذ جرعات معقولة بأوقات معقولة |
Böyle anlarda onun için en iyisi yalnız kalmamaktı. | Open Subtitles | سقط عدة مرات عندما مات، أفضل شيء أخذته منه هو عدم البقاء وحيدا |