| Yemin ederim bir şey atları korkuttu ama ben değildim | Open Subtitles | ولكن هناك شيء أخاف الأحصنة ولم أكن الفاعل، أقسم بذلك |
| Karım vefat etmeden önce bu atları birbirinden ayırt edemezdim. | Open Subtitles | لم أعرف أيّا من هاته الأحصنة قبل أن تموت زوجتي. |
| Daha fazla devam edemeyiz. Sıcak ve susuzluk atları çok yordu. | Open Subtitles | لا يمكننا امتطاء الجياد عبر هذه الأرض المسطّحة سنمزق قلوب الجياد. |
| Kralın bütün atları ve adamları bununla başa çıkamaz. | Open Subtitles | جميع خيول الملوك ورجاله لا يستطيعوا فعل ذلك |
| Bu atları çok sevdiklerinden değil, bebeklerinin şanssız Keçi olmaması içindi. | TED | ليس لانهم يحبون الحصان جداً، ولكن تفاديا لعام العنزة قليلة الحظ، |
| Elma için teşekkür ederim. Susan. Benim atları kontrol etmem gerekir. | Open Subtitles | شكرا على التفاح علي القيام بتفتيش بعض الاحصنة |
| Göreviniz yedek atları sürmenin yanı sıra iletişimi sağlamak olacak. | Open Subtitles | دورُكم سيكون إلى جانب امتطاء الأحصنة الهزيلة هو تسليم الرسائل |
| atları beslerken sinsice geldiler. | Open Subtitles | و تسللوا إلى هنا و هاجموني حينما كنت أطعم الأحصنة |
| Hadi bu atları alıp, Amerika'ya götürelim! | Open Subtitles | لنأخذ هذه الأحصنة إلى دار الشجاعة وأرض الحرية |
| Bana o atları sattığınız için size tekrar teşekkür etmeme izin verin. | Open Subtitles | دعني أشكرك مرةً أخرى على تلك الأحصنة التي بعتها لي |
| Bu gece hiç durmadan ilerleyeceğiz. atları koşturacağız. | Open Subtitles | الليلة سنتابع الذهاب وسنجعل الأحصنة تمشي |
| Eğitici arkadaşlarımdan biri yarın bazı atları zamana karşı deneyecek. | Open Subtitles | لى صديق مدرب يعمل بعض الجياد فى تجربه سباق غدا |
| - Faytoncu mu? - Evet, atları süren adam. - Faytoncu nedir biliyorum. | Open Subtitles | نعم ، رجلا يقود الجياد اننى أعرف ما هو الحوذى |
| atları alacağımız yerde, o adamı trene getirme işini ayarla. | Open Subtitles | رتب لصعود هذا الرجل معنا على متن القطار فى الصباح عندما نتوقف لألتقاط الجياد. |
| İspanyolları veya atları istemiyorlar. | Open Subtitles | لا يتركون الشعب الإسباني أو خيول تدخل للمخزن |
| Biliyorsun, kralın bütün atları ve bütün adamları baş edemiyorlar. Bu kez gerçekten zorlandı. | Open Subtitles | كما تعلم جميع خيول الملوك وحاشية الملوك لم يستطيعوا |
| Çılgın deniz atları beni durduramaz. | Open Subtitles | خيول البحر و البرية لا يستطيعوا أن يوقفوني |
| Onu daha önce onu, atları böylesine kamçılarken görmemiştim. | Open Subtitles | ولكنكِ لم تريه لم أراه يضرب الحصان بهذا الشكل من قبل |
| Peki, efendim. Bütün atları hesaba katmalarını söyle. Sadece savaşçılar gidecek. | Open Subtitles | حاضر سيدي أخبرهم كلهم ليأخذوا الاحصنة فقط المحاربون يذهبون |
| Sanırım hiç kimseyi atları sevdiğin kadar sevmiyorsundur. | Open Subtitles | أعتقد أنك مولع بالخيول أكثر من أي شخص آخر |
| Gelirken yolda gördük. atları çalınmış. | Open Subtitles | مررنا بها ونحن في طريقنا إلى هنا وليس لديهم جياد |
| Ve gerçekte ne kadar uzağa gitmeleri gerekeceğini bilmiyorlardı, ve atları yüzlerce ve yüzlerce kiloluk eşyayla aşırı yüklemişler. | TED | فلم يكونوا يعرفوا المسافة التي سيذهبون إليها، كما أنهم أرهقوا الخيل بحمل مئات ومئات الأرطال من الأغراض. |
| atları da güzelmiş. - Henüz gençler, ama fena değil. | Open Subtitles | خيولكم هذه جميلة إنها صغيرة السن ولكن لا بأس بها |
| Kalplerimiz hızla çarparken, ormanın içine koştuk. Ama atları hızlıydı. | Open Subtitles | وقلوبنا تنبض بسرعة ، فررنا نحو الغابة لكن أحصنتهم كانت سريعة |
| - atları ve silahları istiyorlar. - Atlarımı asla vermem. | Open Subtitles | يريدون خيولنا وأسلحتنا أنا لا أعطي خيولي |
| - Hitch, şu atları arabalara bağla. - Peki, efendim. | Open Subtitles | ـ إجعلهم يربطون خيولهم في العربات ـ نعم ، سيدي |
| atları mı öğrenmek istiyorsunuz? | Open Subtitles | أي أنت تريدين أن تعرفي بخصوص ما حدث للخيول |
| Bulduklarında, helikopterle vahşi atları arıyorlarmış. | Open Subtitles | كانوا يبحثون بمروحيتهم عن أحصنة برية عندما وجدوها |
| atları tutun! | Open Subtitles | هدىء تلك الاحصنه |