| Eğer bu ağırlıkları giymiyor olsaydı, Lee'nin ayak bileği ezilmiş olurdu. | Open Subtitles | لو لم يكن يرتدي هذه الأوزان كان سيتحطم كاحل لي |
| El bileğinde çatlak var, ayak bileği burkulmuş ve burnu kırılmış. | Open Subtitles | هناك كسر شعري في المعصم و كاحل ملتو وانف مكسور |
| ayak bileği şiş olan dışında herkes göreve çağrıldı. | Open Subtitles | بالطبع , كل البحارة على السطح ولكن لا كاحل مشوح |
| ayak bileği bölgesindeki kaval ve kamış kemiklerini ölçtüm. | Open Subtitles | قست عظمة الظنبوب و الشظية حول منطقة الكاحل |
| Ama tekerlek yana doğru dönüyor fare kör ve ayak bileği çok kötü bir şekilde burkulmuş. | Open Subtitles | ما عدا ان عجلة القيادة تدور جانبياً و الفأر أعمى و لها التواء سيء في الكاحل |
| ayak bileği kırılmış ve alçıya alınması gerekecek. | Open Subtitles | كاحله قد انكسر إنه بحاجة إلى جبيرة |
| Tommy ve kırık kolu ve kırık ayak bileği... sen ve astımın. | Open Subtitles | ( . تومي) و ذراعه المكسورة و كاحله المكسور. و الربو لديكِ |
| Aşağıdayken ayak bileği yaralanmış. Morumsu bir sıvıdan dolayı kaymış. - O olabilir mi? | Open Subtitles | لقد أذت كاحلها عندما كانت هناك انزلقت في سائل بنفسجي |
| Üstelik, bileğinde travma izleri var. Üst kol ve ayak bileği de aynı. | Open Subtitles | بالإضافة، هناك رضوض في المعصم والذراع والكاحل |
| Eğer nüfusunuzun ortalama yaşı 30 ise, tedavi etmeniz gereken genel hastalıklar belki ara sıra kırık bir ayak bileği, belkide birazcık astım olacaktır. | TED | إذا كان متوسط العمر للسكان 30 سنة فستجد أن أغلب الأمراض التي عليك علاجها تكون ما بين كاحل مكسور من وقت لآخر و بعض حالات الربو |
| Hayran olduğum bir şey varsa, o da ayak bileği biçimli olan kızlardır. | Open Subtitles | أكثر ما أحب فتاة ذات كاحل رشيق |
| Dizini fark edebildiğin bir bacak ayak bileği, ve ayağın kendisi... içinde bacaklar olan bir torbada küçük delikler açılmıştı o deliklerden içeri baktığımızda gerçekten bir ayak tırnağı gördüğümüzü hatırlıyorum. | Open Subtitles | ، ساق، حيث يمكنك الإحساس بالركبة ... كاحل .. والقدم أيضا .. وأحد الأكياس التي تحتوي على الساقين |
| Violet, bu adamın sol ayak bileği, yelkenli kiralama görevlisiyken yutulmuş. | Open Subtitles | يا "فيوليت"، ألتهم كاحل هذا الرجل الأيسر أثناء قيامه بعمله كوكيل تأجير مراكب شراعية. |
| Devon'un ayak bileği zayıf. | Open Subtitles | ديفون عندها كاحل ضعيف. |
| ayak bileği ve yanındaki yırtık kıkırdak dokusu, ayaklarından asıldığını gösteriyor, bu da kanın neden göğüste toplandığını açıklıyor. | Open Subtitles | مترافق مع الغضروف المتمزق على عظام الكاحل و الكعب الأنسي يعني أنها كانت معلقة بالمقلوب |
| Ayağı incelerken, ayak bileği, topuk kemiği ve kamış kemiğindeki kılcal çatlakların farkına vardım. | Open Subtitles | ,عندما رأيت فحص القدمين انا لاحظت كسور شعريه قريبه من وقت الوفاة ,في الكاحل ,العقب |
| Bu ayak bileği eklemidir. Diğer adıyla krural tarsal eklemi. | Open Subtitles | إنه هذا ، ما يُسمى بمفصل ، الكاحل ، إنه المفصل الصدغي الأساسي |
| ayak bileği kırılmış ve alçıya alınması gerekecek. | Open Subtitles | كاحله قد انكسر إنه بحاجة إلى جبيرة |
| Birinin ayak bileği kırık. | Open Subtitles | أحدهما كاحله مكسور. |
| Kabin aşağı inerken ayak bileği kasnağa sıkışmış. | Open Subtitles | بينما إنخفضت الكابينة، حوصر كاحلها في البكرة، |