Tasarım, çok büyük bir ayrıcalık ama daha da önemlisi büyük bir sorumluluk. | TED | التصميم هو امتياز ضخم، لكنه مسؤولية أكبر من ذلك. |
Fakat bu, beyaz ayrıcalık teorisinin ifade ettiği şey değil. | TED | لكن ليس هذا ما تقوله نظرية امتياز اللون الأبيض، |
Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. | Open Subtitles | كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة |
Bugün sizlerle burada olmak büyük bir onur ve ayrıcalık. | Open Subtitles | إنه شرف عظيم وتميز لي أن أكون هنا معكم اليوم |
"Han, Han anla, ben ayrıcalık yapmayı satın alamam." | Open Subtitles | هان, هان افهم, أنا فقط لا أستطيع تحمل اى استثناء |
Eğer kendim için bir ayrıcalık yaparsam, Apophis hayal kırıklığına uğrar. | Open Subtitles | أبوفيس سيخاب أمله فيّ لو كان هناك إستثناء لي. |
Hareket olağanüstü bir ayrıcalık ve aile büyüklerimizin hiçbir zaman hayal dahi edemediği birçok şeyi yapmamızı sağlıyor. | TED | التنقل ميزة رائعة، وسمح لنا بعمل الكثير مما لم يكن أجدادنا قادرين حتى أن يحلموا به. |
Belki de bunun kur yapan çiftler için bir ayrıcalık olduğunu bilmiyorsundur. | Open Subtitles | -ما هذا ؟ ربما لا تعرف بأن هذا امتياز لخطب ود الأزواج |
Öğrendim ki, ışınlanma ayrıcalık değil, bir hakmış. | Open Subtitles | حسناً , اتضح بأن الانتقال الذهني ليس حقاً ولكنه امتياز |
- Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - ayrıcalık mı? | Open Subtitles | الحرية امتياز , سيد شور , وليست حق امتياز |
Bu gerçekten beklemiş olmaya değer bir ayrıcalık kuzen. | Open Subtitles | هذا حقا إمتياز يستحق أن ينتظر الإنسان لأجله يا بنت العم |
Sizin gibi bir suç dehası ile çalışmanın bizim için bir ayrıcalık olduğunu bilmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | أردنَاك أَنْ تَعْرفَ اي إمتياز هو كَانَ لنا. للعَمَل مَع عبقري إجرامي مثلك |
Eskiden ailenin bir hak olduğunu düşünürdüm. Ama değil, bir ayrıcalık ve kazanılması gerekiyor. | Open Subtitles | دائماً ما أعتقدت أن العائلة هي حق ولكن هي ليست كذلك بل هي إمتياز ويجب أن تستحقه |
Leydi ve Lord Warleggan'ı çayda ağırlamak ne büyük bir ayrıcalık. | Open Subtitles | يا له من شرف لإستضافة السيد .و السيدة وارليجان لشرب الشاي |
Burada ülkenizde, ailenize, güzel evinize konuk olmak bizim için ayrıcalık. | Open Subtitles | إنه شرف لنا أن نستضاف هنا في بلدكم و عائلتكم و منزلكم الرائع |
Bence bizim kasamızdan bir ayrıcalık yapabilirsin, Lenny. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنك أن تعمل استثناء في حالتنا يا ليني .. |
Onun işine burnunu sokan hiç kimse için ayrıcalık yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد إستثناء لأحد . الذي يتعارض مع صاحب العمل هل فهمت ؟ |
Şimdi herhalde bugün önünüzde durmanın benim için ne büyük bir ayrıcalık olduğunu size açıklamama gerek yok. | TED | الأن, أنا أفترض أني لا أحتاج أن اشرح لكم كم هي ميزة عظيمة لي أن أقف أمامكم اليوم. |
Neredeyse bir tür radyo ya da dahili radar gibi, hoşlandıkları fazladan bir ayrıcalık olarak düşünürler bu durumu. | Open Subtitles | إنهم يفترضون فى كل الحالات تقريباً أنها نوع من الإمتياز الإضافى يتمتعون به مثل استقبال راديو شخصى أو رادار مدمج فيهم |
İyi. Fakat bu sana bir ayrıcalık sağlamayacak. Burada hepimiz eşitiz. | Open Subtitles | حسنا ولكن أفهم أن ذلك لن يخول لك أى أمتياز كلنا هنا سواسيه |
Görevlerini unutma. Her şeyi açın ve hiçbir ayrıcalık yapmayın. | Open Subtitles | انتبه لواجبك وافتح كل شيء لا تجعل هنالك استثناء، لا استثناءات |
Yeni Almanya için ölmen senin için bir ayrıcalık olacaktır. Şunu plağa koy. | Open Subtitles | سيكون هذا إمتيازا لك أن تموت من أجل ألمانيا الجديده ضع هذا على راديو السفينه |
Sen bir beyefendisin Chevalley. Seninle tanışmış olmayı bir ayrıcalık olarak görüyorum. | Open Subtitles | أنت رجل محترم، وأنا أعتبره شرفاً لي أن أتعرف عليك |
Ülkemizi zafere götürmek ve büyük ulusumuzu tekrar bir araya getirmek bizim için bir ayrıcalık olmuştur. | Open Subtitles | قائدين دولتنا إلى النصر موحدين أمتنا العظيمة كان امتيازا حقيقيا لنا جميعا |
Dünyadaki biyoçeşitlilik merkezlerinden bir tanesi olan, Hint Okyanusu'ndaki Mascarene Adaları'nda çalışıyor olmak benim için büyük bir ayrıcalık. | TED | إنه لشرف كبير بالنسبة لي العمل بإحدى أغنى مناطق التنوع البيولوجي بالعالم: جزر ماسكارين بالمحيط الهندي. |
- Bana ayrıcalık var. - Herkesin yardımı gerekli. | Open Subtitles | - صلاحيات لكِ ستكون ومؤكد هنا, مساعدة لكل نحتاج |
Beyaz, engelsiz bir erkeğim; ayrıcalık dağının neredeyse tepesinde oturuyorum. | TED | أنا رجل أبيض وقادر جسديًأ جالس حوالي القمة من جبل من الامتيازات |