Eğer bunu yapacaksan tam yapmalısın. büyük bir şey yap. | Open Subtitles | إنْ كنت تريدين فعل هذا، فعليك أنْ تبالغي وتفعلي شيئاً كبيراً |
Senin yerinde olsam ve elime bu para geçecek olsa büyük birşey , hayatım boyunca istediğim büyük bir şey yapardım ben. | Open Subtitles | إذا كنت بدلا منك و هناك مال سيأتى إلى سوف أفعل شيئا كبيرا, شىء أردت فعله طليلة حياتك |
Phoebe'deki bilim insanları güç dengesini etkileyecek büyük bir şey keşfeder. | Open Subtitles | العُلماء على سطح " فيبي " اكتشفوا شيئاً ما شيء ما كبير قادر على ترجيح ميزان القوى |
Çok büyük bir şey için hazırlanıyoruz ne olduğunu bize söylemediler. | Open Subtitles | نحن نحضر لشيء كبير, ولكنهم لم يخبرونا ما هي, ولكنه قادم لا محالة |
Bu büyük bir şey, ne zaman bana söyleyecektin? | Open Subtitles | هذا أمر جلل ، هل كنت ستخبرني حتى ؟ |
Tamam, belki azizler yok ama bir şey olduğuna inanıyorum. büyük bir şey. | Open Subtitles | ربما يحصل لنا شيئاً شيئاً كبيراً , لا اعلم |
Bilmiyorum, bir gün büyük bir şey yapacağımı umuyordum. | Open Subtitles | لا ادري كنت اتأمل يوماً ما ان افعل شيئاً كبيراً |
Eğer bu kadar büyük bir şey istiyorsan, karşılığında büyük bir şey isterim. | Open Subtitles | إن أردت أن أفعل شيئاً بهذه الأهمية أريد شيئاً كبيراً بالمقابل |
Sahnede, üzerimde elbiseyle yürümemiş olabilirdim,... ama çok büyük bir şey başardığımı hissediyordum. | Open Subtitles | قد لا أكون على المسرح مرتديا ثيابة أنيقة ولكني شعرت بأنني فعلت شيئا كبيرا في حياتي |
Ama bu madalyalar ve sabıka büyük bir şey değil. | Open Subtitles | ولكن هذه الميداليات والسجلات ليست شيئا كبيرا |
Hallederim ama bana büyük bir şey borçlusun ona göre. | Open Subtitles | أنا سحب هذا الخروج ولك مدين لي شيئا كبيرا. |
Yıllardır büyük bir şey için çalışıyoruz. | Open Subtitles | كُنا نعمل على شيء ما كبير لعدة سنوات |
Yani, yaklaşık olarak 1 yıldır büyük bir şey planladıklarını biliyorsun ama bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorsun. | Open Subtitles | لقد كنت تعمل على هذا ما يقرب العام, و تعلم بأنهم يُخطِّطون لشيء كبير, لكنك لا تتوفر على أي شيء للمساعدة في إيقافهم. |
Burada bir şey var büyük bir şey, bağlantılı bir şey. | Open Subtitles | لا أعلم، هناك خطب ما أمر جلل شيء متصل |
Ama hayır, hâlâ avcı gücüne sahip olmanın çok büyük bir şey olduğunu sanıyorsun. | Open Subtitles | ولكن لا . تعتقدين لأن لديك قوة مبيدة أمر كبير |
Bir aile olacaksınız, ki bu da büyük bir şey, söylemekten her ne kadar nefret etsem de | Open Subtitles | ستصبحان عائلة و هذا أمر مهم للغاية على رغم صعوبة هذا علي لأن أقوله |
Ulusal müsabakalar. İki atı da götürüyorlar, anlaşılan büyük bir şey | Open Subtitles | سيأخذا كلا الحصانين، يبدو أمر هام |
Ama sanırım evrensel hack cihazının peşinde olan bir adamın polis telsizlerini dinlemesi büyük bir şey değildir. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لرجل يطمح للإختراق العالمي فإنّ الإستماع لأجهزة الشرطة ليس أمراً كبيراً |
Altından kalkamayacağınız... sahiden büyük bir şey vurmadıkça çağırmayın. | Open Subtitles | لا تستدعوني الا لو عَلَقتم بشيء كبير حقاً لن تستطيعون التصرف |
büyük bir şey yapmak istiyorum. aklında ne var? | Open Subtitles | أريد أن أعمل شيئ كبير مالذي يدور في رأسك؟ |
Ben büyük bir şey yapabilirim. Ama uzun süre tutamam. | Open Subtitles | لدي شيء نوعاً ما كبير ولكني لا أستطيع الاستمرار به لوقت طويل |
Yani hayatımızda bizlerden daha büyük bir şey olmasının önemine inanıyorsun. | Open Subtitles | إذاً تعتقد أنّه من المهم إمتلاك شيء أكبر منّا في حياتنا. |
Hayır bundan büyük bir şey beklemiyorum, bu sadece sıradan bir sefer. | Open Subtitles | لا، إنني لن أجعلها صفقة كبيرة فقط بعثة روتينية |
Bir sürü insanı çıplak gördüm. Benim için büyük bir şey değil. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثيرون ليس هذا حدث جلل بالنسبة لي |