"büyüklüğü" - Translation from Turkish to Arabic

    • حجم
        
    • الحجم
        
    • بحجم
        
    • وحجم
        
    • عظمة
        
    • العظمة
        
    • حجمها
        
    • قياس
        
    • حجمه
        
    • ضخامة
        
    • لحجم
        
    • عظمته
        
    Nöronlar çok fazla enerji harcadığı için vücut büyüklüğü ile nöron sayısı arasında bir seçim olması gerektiğini bulduk. TED و الذي وجدناه هو أن بسبب تكلفة الخلايا العصبية المرتفعة، هناك تقايض بين حجم الجسم و عدد الخلايا العصبية.
    Ekibimizin büyüklüğü, Megan'ın değil, Gary Soneji'nin kim olduğunu gösteriyor. Open Subtitles حجم فريق العمل يعكس أهمية غاري سونجى، وليس مايجن روز
    Kafatası büyüklüğü ve çene kemiğinin kavisi kurbanın Kafkasyalı bir kadın olabileceğini gösteriyor. Open Subtitles من حجم الجمجمة و تقوس الفك الأعلى يبدو أن الضحية هي أنثى قوقازية
    Büyük veya küçük olsan bile Ayın büyüklüğü aynı gözüküyor. Open Subtitles القمر يبدو بنفس الحجم ، سواءًا كان كبيراًَ أم صغيراً
    Bu, sırf bizim burada olabilmemiz için neredeyse ailelerimizin tamamında olan fedakârlığın büyüklüğü. TED هذا هو حجم التضحية التي كان يجب أن تحدث في جميع عائلاتنا تقريبًا فقط لنكون هنا.
    Son olarak çok ilginç bir çalışmaya göre -- oyun oynamak ile beyin büyüklüğü arasında bir ilinti vardır. TED وهذه دراسة أخرى مثيرة للاهتمام، أثبتت، أن هناك ارتباطا كبيرا بين اللعب و حجم الدماغ.
    Bunu aklında canlandırabilmek için her atomu bir yaban mersinin boyutuna şişirelim. O zaman greyfurtun büyüklüğü ne olur? TED حسنا، لمساعدتك على تصور هذا، دعونا نضخم كل الذرات إلى حجم عنبية. إذن بأي قدر من الكبر يجب أن يكون الليمون الهندي؟
    büyüklüğü yaklaşık, Dünya kadar olurdu. TED حسنا يفترض أن يكون بنفس حجم .. حسنا، في الواقع، بحجم الأرض.
    Beyin büyüklüğü genellikle vücut büyüklüğünü takip eder. TED هذا لأن في العادة يتناسب حجم الدماغ مع حجم الجسم.
    Şehir coğrafyacıları ve nüfus bilimcileri şiddet oranını şehrin büyüklüğü ya da yoğunluğunun belirlemediğini söylüyorlar. TED إذًا الجغرافيون الحضريون أو الديمغرافيون، يخبروننا أن ليس بالضرورة حجم أو كثافة المدن هو ما يحدد العنف، لا.
    Bu silah teröründe, potansiyeline sahip olduğumuz değişimin büyüklüğü. TED هذا هو حجم التغير الذي نحن قادرون على أن نوجده بخصوص عنف الأسلحة النارية.
    Fakat aynı zamanda yüksek maliyetlere de sahiptir: Büyük miktarda enerji tüketir ve vücudun büyüklüğü ile ağırlığını sınırlar. TED لكنها تكلّف الكثير أيضًا: إنها تستهلك كميات ضخمة من الطاقة وتحدُّ من حجم الجسم والوزن.
    Fakat düşünmemiz gereken şey problemin büyüklüğü. TED لكن حجم المشكلة هو أمر لابد أن ننتبه إليه،
    Maalesef, Jabba'nın ağzının büyüklüğü nedeniyle ve ayrıca ağzına koyduğu şey nedeniyle ağızdan ağıza bölümünü yapmak istemeyebiliriz. TED لسوء الحظ، بسبب حجم فم الجابا وأيضًا ما يضعه في الفم من المحتمل أننا لانرغب بفعل ذلك عن طريق الفم.
    Ve bu teleskobun büyüklüğü, onu bütün çöle kurmuş olmamız bize Parkes'ten daha yüksek bir çözünürlük sağlıyor. TED وهذا هو حجم التلسكوب، الحقيقة أننا أقمناه فوق الصحراء بكاملها والتي أعطتنا دقة أفضل من باركيس.
    Bu uyduların ebatları birkaç kilometre ile ABD'nin büyüklüğü arasında değişiyor. TED وهي تتراوح في الحجم ما بين بضع كيلوميترات و ما يماثل الولايات المتحدة الامريكية في المساحه
    Bir kayısı büyüklüğü kadar. Bu ne kadar fazla olabilir ki? Open Subtitles أنا أضع كمية بحجم حبة البازلاء فكيف يكون هذا كثيرا ؟
    Bu baloncukların büyüklüğü, buradaki baloncukların büyüklüğü her ülkede kaç kişinin enfekte olduğunu gösteriyor, renkler de kıtaları gösteriyor. TED وحجم الفقاعات، الفقاعات الموجودة هنا تعكس عدد المصابين في كل دولة واللون هنا يمثل القارة
    Gördüğüm şu ki, bu keskin zekanla bile annenin yapmaya çalıştığı büyüklüğü anlayamamışsın. Open Subtitles ما أراه أنه بالرغم من ذكائك الحاد لا تستطيعين فهم عظمة ما تحاول أمكِ فعله
    Bazıları büyük birisi olarak doğar bazıları büyüklüğü elde eder bazıları da zorla büyükleşirler. Open Subtitles بعضهم يولدون عظماء بعضهم يحقق العظمة و آخرون تفرض عليهم العظمة
    Peki, onun büyüklüğü ve ağırlığındaki hayvanların oldukça hantal bir şekilde hareket etmiş gerekir. Open Subtitles حسناً، الحيوانات في مثل حجمها ووزنها بالتأكيد كانت تتحرك بشكلٍ متثاقل نوعاً ما
    Beni sırtımdan bıçaklanmam değil sırtımdaki bıçağın büyüklüğü üzüyor asıl. Open Subtitles لكنه ليس السكين في ظهري الذي يؤلمني. لكن قياس ذلك السكين في ظهري.
    Önemli olan büyüklüğü değil, kutsallığı. Open Subtitles المهم هو مكان العباده وليس حجمه اليس هذا صحيح ايها الاسقف
    Öncelikle oradaki bir gezegenin varlığına karar verebiliriz. Aynı zamanda bu gezegenin büyüklüğü ve gezegenin ana yıldızdan olan uzaklığı hakkında fikir edinebiliriz. TED شيء واحد هو أنه يمكننا أن نحدد أن هناك كوكبا هناك، لكن كذلك مدى ضخامة ذلك الكوكب ومدى بعده عن النجم الأم.
    Hepsi dalganın büyüklüğü ve şiddeti gibi hesaplamalara etki ediyor ve karman çorman hâldeler. Open Subtitles إنّها تؤثر جميعاً على الحسابات بالنسبةِ لحجم وضخامة الموجة، التي تظهر هنا على الخريطة
    O, büyüklüğü kaderiyle beklenen bir çocuktu. Open Subtitles وكانت عظمته شيئا متوقعا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more