"bırakırdı" - Translation from Turkish to Arabic

    • يترك
        
    • سيترك
        
    • سيتركك
        
    • لتترك
        
    • كان يوصلنى
        
    • كان يتركه
        
    Her kuralı çiğneyebilirdi ortağını tehlikede bırakırdı ama yine de o bir kahramandı. Open Subtitles بإمكانه كسر كلّ قاعدة، يترك شريكه في خطر، ومع ذلك يكون هو البطل.
    Evet, buluşabilmemiz için hayır kurumu mağazasının tuğlalarının arasındaki deliklere sıkıştırılmış notlar bırakırdı. TED وكان يترك لي بعض المذكرات محشورة داخل جحرفي الحائط الواقع آخر المتجر الخيري هكذا كنا نلتقي.
    Ben aşırayım diye bozukluklarını bile bile etrafta bırakırdı. Open Subtitles نعم كان يترك الفكة ظاهرة عندما كنت صغيراً لأتمكن من سرقتها
    Eğer şirketin bir parçası olmanı isteseydi, sana bir pay bırakırdı. Open Subtitles لوأرادأن تكونيجزء منالشركة, لكان سيترك لك نصيباً
    Burada bir garnizon bırakırdı elimizde kalan ufak filoyla ganimeti Makedonya'ya götürürdü Atinalıları bizi desteklemeye zorlardı, sonra da 5 kat güçlü bir orduyla istila ederdi. Open Subtitles -كان سيترك حامية هنا -وياخذ الغنائم الى مقدونيا فى اسطول اقل مما تركنا -و لاجبار اثينا على امدادنا بغزوها ثانية بجيش اكبر من هذا خمس مرات
    Kim olduğunuzu bilseydi, rahat bırakırdı sizi. Open Subtitles كان سيتركك لو كان يعرف من انتي
    Yerlerde mobilyaların oynadığına dair bir iz yok. Bir mücadele olsaydı iz bırakırdı. Open Subtitles .لا خدوش في الارضيه ناتجه من حركة الأثاث المشاجره كانت لتترك آثار
    Koro çalışmasından sonra beni ve arkadaşımı okuldan eve bırakırdı. Open Subtitles في أيّام الأربعاء بعد فرقه الغناء الجماعى كان يوصلنى أنا وأفضل صديقاتى من المدرسه للمنزل
    - Laptopunu ofisinde bırakırdı. Open Subtitles حاسبه المحمول ؟ لقد كان يتركه دائماً في مكتبه
    Radyoyu parçaları evin her yanına dağılmış bir şekilde ortalıkta bırakırdı ve annen de o radyonun sesini açıp, evin içinde deliler gibi dans etmeye bayılırdı. Open Subtitles كان يترك الراديو في المنزل قطعاَ صغيرة وكانت تحب تشغيله والرقص حول المنزل
    Büyükbaban bir göreve gittiğinde bunu bana bırakırdı. Open Subtitles كلمّا كان جدك يذهب فى مهمة كان يترك هذة معى لأحفظها
    Gerçek bir soyguncu, cüzdanı, adamı öldürdüğü yerde bırakırdı. Taşıdığı yerde değil. Open Subtitles اللص الحقيقي سوف يترك المحفظة حيث قتل الرجل، ليس بالمكان الذي ألقاه فيه.
    demek istediğim, pusula katili her zaman... kurbanların yanında bir pusula ve pişmanlık notu bırakırdı. Open Subtitles أعني أن قاتل البوصلة دائماً ما يترك ملحوظة أو علامة وبوصلة مع كل جثة
    Babanız şehirler arası seyahat ederken sizleri bana bırakırdı. Open Subtitles كان والدهما يمرّ بالبلدة و يترك الصبيين معي
    Evet. Ama çıkarken hep arar ya da not bırakırdı. Open Subtitles لكنّه يتّصل دائماً عندما يكون بالخارج أو يترك ملاحظة
    Her zaman camı açık bırakırdı balkon kapısını ve havalandırmayı. Open Subtitles كان دائما ما يترك النافذة مفتوحة, و الباب مُشرعٌ على الشرفة, و المروحة تعمل
    İkiz her zaman kurbanın elinde iki dolarlık bir banknot bırakırdı. Open Subtitles جيمنى كان دائما ما يترك ورقة الدولارين فى يد ضحاياه
    Yara mı bırakırdı? Open Subtitles هل سيترك هذا ندبة؟
    Benim tanıdığım Michael, arkasında darmadağın olmuş cesetlerden bir iz bırakırdı. Open Subtitles ({\pos(192,220)}مايكل) الذي أعرفه كان سيترك آثاراً على الجثث المُحطمة
    Dobbin olmasa seni yüzüstü bırakırdı. Yaşasaydı da seni terk ederdi. Open Subtitles كان سيهجرك لولا تدخل "دوبين"، و كان سيتركك لو ظل على قيد الحياة
    Bir not bırakırdı. Open Subtitles كانت لتترك رسالة، لماذا لم تفعل؟
    Koro çalışmasından sonra beni ve arkadaşımı okuldan eve bırakırdı. Open Subtitles في أيّام الأربعاء بعد فرقه الغناء الجماعى كان يوصلنى أنا وأفضل صديقاتى من المدرسه للمنزل
    Hep burada bırakırdı. Open Subtitles كان يتركه هنا طوال الوقت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more