| Tek bildiğim seni sevdiğim. Seni bir daha asla bırakmayacağım. Birlikte halledeceğiz. | Open Subtitles | كل ما أعرفه اننى أعبدك و لن أتركك و سنتغلب على كل شئ بطريقة ما |
| Bir iskelete bile dönüşsem, seni asla bırakmayacağım. | Open Subtitles | برغم إني سأتحول إلى هيكل عظمي إلا إني لن أتركك |
| Kullanılabilir bir kanıt bırakmayacağım fakat o bir şeyler buldu. | Open Subtitles | لن أترك أية أدلة نافعة ولكنها عثرت على شيء ما |
| Senin adına çok mutluyum, Seni asla bırakmayacağım. | Open Subtitles | انا فرحة لأجلك جدا , ولن اتركك تذهبين ابدا |
| Bir daha ben olmadan seni hiçbir yere bırakmayacağım. | Open Subtitles | لن أترككِ تذهبين إلى أي مكان بدوني ثانية |
| Uzun zamandır birlikteyiz. Bana ihtiyacın olduğunda, seni hiç yarı yolda bırakmayacağım. | Open Subtitles | كنا معاً لوقت طويل، لن أتخلى عنك أبداً عندما تحتاجني |
| Ama adamın iki lafından biri yalan. Onun peşini bırakmayacağım. | Open Subtitles | لكن أعرف الكذب من فمه ولن أتركه يفلت بذلك |
| Seni yalnız bırakmayacağım. Laptop'ını al ve gidelim. | Open Subtitles | لن أتركك لوحدك أجلبي المحمول و دعينا نذهب |
| O küçük Hollandalı çocuğun hikayesindeki gibi parmağın barajdaki çatlakta bırakmayacağım seni! | Open Subtitles | لن أتركك مثل هذا الفتى الهولندي الذي علق اصبعه في السد |
| Seni bırakmayacağım ama onun öyle düşünmesini sağlayabiliriz. | Open Subtitles | أنا لن أتركك بعدي لكنّنا يمكن أن نجعله يعتقد بأنّني سأتركك |
| Seni bu seksi genç adamlarla yalnız bırakmayacağım. | Open Subtitles | لن أتركك وحيدة مع كل هؤلاء الرجل المثيرين |
| Endişelenme, Jenny. Seni bu sorunla baş başa bırakmayacağım. | Open Subtitles | لاتقلقي يا جيني, لن أتركك لوحدكِ في مشكلة |
| Hayır, burayı asla bırakmayacağım. Dolaşmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا ، لن أترك المكان هنا ابدا لا أريد ان أتجول |
| Bekle. Şu şeyi tek parça halinde bırakmayacağım. | Open Subtitles | إنتظري لحظة أنا لا أريد أن . أترك هذا الشيء سليماً |
| Olayı çözelim, ama o silahını bırakmadan ben de benimkini bırakmayacağım. | Open Subtitles | حسناً، ربما نذهب للخارج ولكن لن أترك مسدسي قبل أن يتركه هو |
| Bence konuşmamız gereken bir şey var. Seni bırakmayacağım. | Open Subtitles | أعتقد أننا بحاجة إلى ان نتحدث في شيء ما انا لن اتركك |
| Bu yüzük taahhütümdür, seni bir daha hiç bırakmayacağım. | Open Subtitles | أعطيكِ هذا الخاتم كوعدِ مني بأنني لن أترككِ ثانية |
| Diğer değerler için her yeri arayacağım. Jack' i yüzüstü bırakmayacağım. | Open Subtitles | سأبحث عن بقية الأرقام في كل مكان لن أتخلى عن جاك الآن |
| Onu hiç yanlız bırakmayacağım, sorunları benim sorunum olacak. | Open Subtitles | أنا لن أتركه وحده ، وأنا سوف تجعل مشاكله بلدي |
| Ama ona alışsan iyi olur, çünkü onu bırakmayacağım. | Open Subtitles | لذا أقترح بأنّك تتعوّد عليها لأن لا أتركها تذهب أي مكان |
| Çocuklarına bir şeyler almayı bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنـا لن أتوقف عن شراء الأشياء للأطفال،بالرغم من ذلك |
| Çünkü gelirseniz, ceketimi bu sefer elimden bırakmayacağım. | Open Subtitles | لأنك لو ستفعلي فلن اترك هذا المعطف من يدي |
| Yardım edebilirsin diyene kadar bırakmayacağım seni. | Open Subtitles | أنا لن أدعك تذهب حتى تقول بمقدورك بأنه يمكنني مساعدتك |
| Ben babasız büyüdüm. Nasıl olduğunu bilirim. Ve ailemi bu şekilde bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا كبرت بدون أب وأنا أعرف ما هذا ولن أدع عائلتى تمر به. |
| Hemen o hastaneye gideceğim, büyük doldurulmuş bir hayvan alacağım ve onu kollarımın arasına alıp, bir daha asla bırakmayacağım. | Open Subtitles | سأذهب للمستشفى، وسأشتري له دمية محشوة وألقي بذراعي حوله، ولن اتركه ابدًا |
| Çünkü nerede olursam olayım, buradan nereye gidersem gideyim seni, asla ama asla, bırakmayacağım. | Open Subtitles | ،لأن أياً كان مكاني ،مهما كانت وجهتي بعد هذا فلن أتخلّى عنكِ أبداً أبداً |
| Bir daha bırakmayacağım seni. | Open Subtitles | لن أغادرك ثانيةً |
| Tanrısını tanımıyorum! Ayrıca kavmini bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ربه و لن أسمح لقومه بالمغادره |